uludağ sözlük hikaye tamamlama

entry399 galeri3
    362.
  1. Gelsene yakışıklı diyerek göz kırptı.
    0 ...
  2. 361.
  3. daha sonra beni evin içine atıp 3 tane zenciye baş başa bıraktılar. ne olduğunu anlamadan zenciler 35 cm dalgayı çıkarıp ağzıma verdiler.
    0 ...
  4. 360.
  5. Sonra da "pala jason derler baanaa" diye şarkı söyleyip yavan yavan danslar yapmaya başladı. O esnada maskeli ve deri giysili arkadaşları da ağaçların arasından çıktılar.
    1 ...
  6. 359.
  7. (bkz: #45386056)
    durakta beklerken freni patlamış bir kamyon son sürat duraga daldı. sağ kurtulan olmamıştı. yine de ölüm sebebine covid yazdılar. o artık sadece bir rakamdı. bir istatistik olmuştu. kimsenin umrunda değildi.
    1 ...
  8. 358.
  9. Dışarı çıksana kanka...

    Sonra birden düşündü acaba biraz ormanda hava mı alsam ulu da tanıştığım çocukla. Hava puslu ve soğuktu. Yürürken birden baktı ki panoda kristal göl kampı yazıyor. Usulca gülümsedi Ayhan, biraz gezeyim bari. Gölün etrafını gezerken kanlı bir bez parçası gördü ve olanlar olmuştu artık tanıktı bizim Ayhan. Arkasını döner dönmez palasıyla Jason belirdi.
    2 ...
  10. 357.
  11. hemen yeni bir internet paketi yaparak. uluya tekrardan giriş yaptı lakin ne yazacağını unutmuştu. gerçi hatırlasa da pek beğeni almayacaktı. boşverdi. gözü usulca mesaj kutusuna doğru süzüldü 1 yeni mesaj gördü, mesajda şunlar yazıyordu;
    1 ...
  12. 356.
  13. Yazacak o kadar çok şey vardı kii hangisini yazsam diye düşünürken interneti bitti.
    1 ...
  14. 355.
  15. oysa yazılmaya devam edilecekti ve oyun bozulmayacaktı. *
    1 ...
  16. 354.
  17. kahvaltısını yaparken haberleri izledi. söylene söylene masadan kalktı. hazırlanıp yola koyuldu. durağa giderken uzun uzun düşündü. işte düşünmeye vakit olmuyordu, minibüs de tıklım tıkıştı. durak uzaktı, düşünecek çok zaman vardı. ne olacak bu ülkenin hali, oy verecek kim var derken durağa vardı. görünürde araç yoktu. bari uluya bakayım deyip "uludağ sözlük hikaye tamamlama" başlığını gördü ve şunları girdi:

    beni bulaştırmayın. *
    1 ...
  18. 353.
  19. 352.
  20. Ormanın içerisine girdiğimizde, Maymunlar üzerimize yine yağmur gibi yağıyor biz de onlara ateş ederek kendimizi korumaya çalışıyorduk. Ama maymunların kaçışmasını beklediğim o yere geldiğimizde değişen hiçbir şey olmadı. daha şiddetli ve kalabalık  şekilde bize saldırıyorlardı. Viktor ve benjamin cephaneyi hoyratça harcamaya devam ediyordu. Hava kararmak üzereydi ve Olivia korkudan nerdeyse bayılma noktasına gelmişti. Ormanın içerisine doğru bir hayli yol katetmiştik. Ben sürekli artık geri dönelim, bunlarla başa çıkamayağız diye onları ikna etmeye çalışıyordum.

    korktuğumuz başımıza geldi ve mermimiz tükendi. başımıza üşüşen maymunlara karşı, Elimizdeki bıçaklarla kendimizi savunmaya çalışıyorduk. Ormanın içerisinde daha fazla kaybolup yem olmadan önce geri çekilmeliydik. ama geri dönene kadar hiçbirimizin hayatta kalma garantisi yoktu, az ötede, tepenin yamacında, bir mağara dikkatimizi çekti. Ne yapıp edip o mağaraya sığınmamız gerekecekti.  Güç bela tepedeki mağaraya ulaşmıştık ama kelimenin tam anlamıyla yerlerde sürünerek, ancak kendimizi attık içeriye. Ardımızdan tepeye doğru bir sürü maymun akın ediyordu. Ben ve viktor Mağaranın önünde duran taş ve kaya yığıntısını tepeden maymunların üzerine fırlatırken. Benjamin ve olivia da bir taraftan mağaranın önünden bulduğu çalı çırpıyı tutuşturma çabasına girmişlerdi.
    1 ...
  21. 351.
  22. Biz bunları tartışırken, aniden, birkaç saniye süren kulak çınlamasına benzer, tin bir sesle irkildik. Refleksle, kulaklarımızı kapatıp olduğumuz yere diz çöktük. etrafımıza bakıp neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk. O esnada, tam karşımızda ağaçların arasından yeşil bir ışık hüzmesi ormana doğru yayılmaya başladı. Viktor ve benjamin, ışığın geldiği noktaya doğru ateş etmeye başladılar. ışığın bize ulaşması birkaç saniye ancak sürdü. ışıkla birlikte, O an içimde inanılmaz bir rahatlama hissettim.

    O sessizlikte etrafıma baktım. Ormanın içi yemyeşil loş bir ışıkla kaplanmıştı. Viktor, benjamin ve olivia için zaman sanki durmuş gibiydi. Öylece oldukları yerde ayakta hareketsizce kalakalmışlardı. Karşımdan insana benzeyen ince uzun boylu, esrarengiz iki varlık üzerime doğru gelmeye başladılar. onları tanıyor gibiydim ve bana hiçbir zarar vermeyeceklerinden o kadar emindim ki, beni oracıkta öldürseler, hiç sesim çıkmadan onlara itaat edecek kadar güven duygusu oluşmuştu içimde.

    içlerinden biri tam karşıma geçti,  işaret parmağını alnımın ortasına koydu ve diğer eliyle de göz kapaklarımı kapattı. Gözlerimi kapatmasıyla birlikte kendimi silahlarla birlikte, ormana girdiğimiz anı tekrar yaşarken buldum.
    1 ...
  23. 349.
  24. Bize saldıran maymunlar telaşla kaçışmaya başladılar. Etraf ürkütücü bir sessizliğe bürünmüştü. Neler olup bittiğini tahmin bile edemiyorduk.

    (Viktor) bu da, ne anlama geliyor şimdi. Nereye kaçıştı bu piç kuruları.

    (Benjamin) bizimle baş edemeyeceklerini anladıkları için galiba artık pes ettiler. Savaşı kazandık. Artık geri dönebiliriz viktor.

    (Noah) maymunların bir anda kaçışması çok anlamsız. Burda böylece beklemek hiç iyi bir fikir gibi gelmiyor bana.  bence de bir an önce geri dönmeliyiz.

    (viktor) hayır olmaz. Tekrar Geri gelmeyeceklerinden emin olmalıyız. Peşlerine düşüyoruz.

    (Noah) hayır viktor, anlamıyor musun. Maymunları korkutan her neyse bizim de korkmamızı gerektirecek bir şey olmalı. Zaten cephanemiz de bitmek üzere.

    (Viktor) bak noah, şu elimdekini görüyor musun. Dünyada, Bunun alt edemeyeceği hiçbir canlı yok. Korktukları o şeyin canına okumadan bir adım dahi geri çekilmiyoruz.
    0 ...
  25. 348.
  26. Viktor, elimize tutuşturduğu taramalı silahlar ve bir sandık dolusu cephaneyle, beni ve benjamini ormanın içerisinde önüne katıp, olivia ile birlikte bizi arkadan takip ediyordu. Ormanın içine girdiğimizde tarif edilemez iğrenç bir koku bizi karşıladı. Viktor sevgilisinin ölümü nedeniyle çok kızgındı ve ağzından salyalar akıtarak, sürekli bağırıyordu.

    (Viktor) - gelin lanet olası iğrenç yaratıklaaarrr. hepinizin canınına okuycam, sizi teker teker gebertip cehenneme yolluycaaam!!

    Çok geçmeden, maymunlar ağaçların üzerinden ikişer üçer üzerimize atlamaya ve saldırmaya başladılar. Daha üzerimize düşmeden çoğunu havadayken öldürüyorduk. Şans eseri, Yere düşenler, ya yaralıydı ya da korkudan kaçıyorlardı. Ormanın içersinde daha 1000 metre dahi ilerleyemeden 100 e yakın maymun, şempanze, orangutan gibi primat türünü öldürmüştük. Her yer hayvan cesediyle  dolmuştu. Bunların arasında irili ufaklı diğer hayvan leşleri de vardı. Anlaşılan bizden önce hayvanlar arasında yaşanan çatışmada zayıf ve küçük hayvanlar, iri ve güçlü hayvanlar tarafından katledilmişti. Ama sadece katledilmemiş, kemiklerine kadar etleri sıyrılmıştı.

    Ormanın içerisine doğru ilerledikçe, hayvanlar yağmur gibi üzerimize yağmaya devam ediyordu. viktor un öfkesi dinmek bilmiyordu. Viktor ve benjamin, Hoyratça etrafa rastgele ateş ettikçe cephanemiz tükenme noktasına gelmişti. Tam bu noktada inanılmaz bir şey oldu..
    0 ...
  27. 347.
  28. Ben teknenin içinden, viktor ve kızların sızıp kaldığı yere doğru korkuyla pür dikkat bakarken. Çok geçmeden, bir grup maymun kudurmuşcasına jasmine ve olivia ya saldırmaya başladı. viktor kızların çığlıklarıyla uyandı. belinden çıkardığı tabancayla maymunlara ateş etmeye başladı. Üç dört maymunu yere seren viktor, yanlışlıkla jasmini de boğazından vurmuştu. Diğer maymunlar kaçtıktan sonra jasmin kanlar içerisinde yere yığıldı.

    Tam o esnada , benjamin ormanın içinden nefes nefese çıkageldi.

    ( benjamin) - ben size sadece şaka yapmak korkutmak istemiştim viktor. Bu Olanlardan benim hiçbir kabahatim yok. Ormanın içi delirmiş hayvanlarla dolu, hepsi birbirini yemekle meşgul. Kaçıp canımı zor kurtardım.

    (Viktor)- sen ve  lanet olası şakan yüzünden az önce sevgilimi vurdum. Seni o lanet olası siyah kıçını  hayvanlara yem edeceğimden kuşkun olmasın. Noah nereye gitti. Korkak tavuk yine kümesine kaçmıştır. Çabuk bulun getirin şu ödleği. Tüm silahları alın ormana girip hepsinin canına okuyacağız.
    0 ...
  29. 346.
  30. Benjamin, tuvalet ihtiyacı için yanımızdan uzaklaşmış olmalıydı diye düşündüm. Sızıp kalan arkadaşların yanına vardığımda benjamin in oturduğu yerden ormanın içine doğru sürüklendiğine dair izler gördüm. Ardından ormanın içinden gelen, belli belirsiz bir çığlıkla irkildim. Olanları anlatmak için, viktoru zar zor uyandırabildim.

    (viktor)- noluyor noah, senin derdin ne.

    (Noah)- birileri veya bi şey benjamin i ormana sürükleyip götürmüş. Az önce, çığlık sesi geldi ormanın içinden.

    (Viktor) saçmalama!! hayal görüyorsun . Tuvalete gitmiştir. Gelir birazdan. Ya da bizi korkutmak için şaka yapıyodur. Ben onu tanırım. Şimdi rahat bırak uyuycam.

    Beni dinlememiş tekrar sızıp kalmıştı viktor.

    Artık Viktor için hiç acımıyordum. Çünkü vurdumduymaz ve söz dinlemez biriydi. Benjamin i alıp götüren her neyse muhakkak tekrar gelecekti. Kendimi bir şekilde bu tehlikeden korumalıydım. Hemen teknenin kamarasına gizlenip olacakları seyredecektim. Nasıl olsa onların dediği gibi pısırık korkak herifin biriydim işte.
    0 ...
  31. 345.
  32. Ne kadar saçma bir başlık.

    Ay pehh yani.
    1 ...
  33. 344.
  34. Viktor ukala ve serseri biriydi. Benjamin in de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Kızlarsa, onlar için kullanıp atılan basit bir eşyadan ibaretti. Adaya ulaştıktan sonra onlara sürekli sessiz olmalarını söylememe rağmen beni dinlemiyorlardı.

    (Viktor)- noah, senin derdin nedir dostum anlamıyorum. Biz macera arıyorduk öyle değil mi. işte sana macera, Hadi kaldır o lanet kıçını da eğlencemize bakalım. Hadi kızlar getirin içkileri, siz de ateşi yakın hadi hadi..

    (Noah)- viktor, Bu iş artık macera olmaktan çıktı viktor. Bu adada, Başımıza her an kötü şeyler gelebilir. Bilmediğimiz bir yerdeyiz. Anlamıyor musun. Benjamin bari sen bir şeyler söyle.

    (Benjamin) - noah,  artık kapatır mısın o lanet olası çeneni. Sen gerçekten, korkak bir tavuksun . Kızlar bile senin kadar endişe etmiyor. Öyle değil mi Kızlar!!  Bak yanımızda silahımız, erzağımız, içkimiz ihtiyacımız olan her şey var. Biz öyle basit insanlar da değiliz. En yakın zamanda, Bizi muhakkak kurtarmaya geleceklerdir. Sen eğlenmene bak.

    Ada, o kadar gürültülüydü ki, orada bir terslik olduğunu anlamamanın imkanı yoktu. Günlerce hiç ayık gezmeden, içtiler eğlendiler, dans ettiler, seviştiler. Aslında korkularını böyle bastırıyorlardı. içki de cesaret veriyordu onlara. Beni de hizmetçi olarak kullanıyorlardı. Nasıl olsa pısırık korkak herifin tekiydim. Dışlamışlardı beni iyice. Başka ne işe yarardım ki zaten. Beni yanlarına aldıklarına pişman olduklarını konuşuyorlardı kendi aralarında.

    Adaya gelişimizin 4. Günüydü, içki getirmem için beni tekneye yollamışlardı. Geri Döndüğümde hepsi sızıp kalmıştı. Bir kişi hariç benjamin ortalarda gözükmüyordu.

     
    0 ...
  35. 343.
  36. Sonunda kara görünmüştü ve küreklere var gücümüzle asılarak karaya ayak bastık. Ufak bir adaydı bu. Biraz dolaştıktan sonra ada da yaşayan insan olmadığına kanaat getirdik.
    Fakat yürümeye devam edince ileride bir ev gördük. Burada yaşayan insanlar da olmalıydı. Gidip kapıyı çaldık ama kimse açmadı. Viktor yerden bir taş alıp kapının kilidini kırdı. Evin içine girdik. içeride köpek mamaları köpek heykelleri ve bir takım tıbbi ilaçlar vardı. Tekneden ayrılırken Yanımıza aldığımız erzaklar ile burada bir süre geçirebilirdik. Karnımızı doyurup o gece güzelce uyuduk. Sabah köpek sesleri ile uyandık. Camdan baktığımızda çok farklı bir Tür gördük. Köpeğe benzeyen Mutasyona uğramış yaratıklar evin etrafını sarmıştı...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2136323/+
    1 ...
  37. 342.
  38. Çığlık atan kişi kızlardan, jasmin di.

    Aman tanrım adam ölmüş!! adam ölmüş!! diye bağırıyordu.

    Ölen kişi teknenin tecrübeli kaptanı alfonsoydu.
    Dümenin önünde yüzüstü öylece yatıyordu. Sırtüstü çevirip baktığımızda bedeni kaskatı ve bembeyazdı. Uzun süredir o vaziyette yattığı her halinden belliydi. Artık bir kaptanımız yoktu. teknenin ne zamandır okyanusta böyle başı boş gezdiğini bilmiyorduk. Aramızda tekne kullanmayı kimse bilmediği için sap gibi ortada kaldık. Muhtemelen okyanusta kaybolmuştuk. Aksilik bu ya telsiz de çalışmıyordu. En azından, Teknede günlerce yetecek erzağımız vardı ama Erzağımız tükenmeden bir kara parçasına ulaşmamız gerekiyordu.

    Aramızdaki bazı arkadaşlar durumun ciddiyetini hâlâ anlayamamış. Bir taraftan eğlenceye kaldığı yerden  devam ediyorlardı. Viktor denen ruh hastası, Kaptanın cesediyle insanlık dışı şakalar yapıp midemizi bulandırıyordu. Tekne günlerce okyanusta dalgalarla mücadele edip, başı boş halde yüzdükten sonra. Bir gece kamaramızda uyurken, sarsıntıyla irkildik. Tekne karaya oturmuştu. Şans eseri tekne bizi evimize getirmiş olabilir miydi. Tabi ki hayır. işte bu lanet olası adaya getirmişti tekne bizi. Ona rağmen en azından bir kara parçasına ayak basmamız, okyanusta kaybolup gitmekten daha avantajlı diye düşünmüştük. Belki, bu adada yaşayan birileri varsa bize yardım ederlerdi. Ama öyle olmadı.

    Teknede, benle birlikte üç erkek ve iki kız vardı. Biri silah tüccarı, rus babanın oğlu viktor, diğeri elmas ticareti yapan afrikalı babanın oğlu benjamin di. Jasmin viktor un sevgilisi. Son olarak olivia da benjamin in sevgilisi. Ben de fakir bir aileden gelme harward üniversitesinde tıp okuyan, utangaç, asalak herifin biriyim işte.
    0 ...
  39. 341.
  40. Alfred- ama neden beni o halde görüpte yardım etmediniz o zaman. Yoksa o hayvan tuzağını da beni yakalamak için siz mi kurdunuz.

    Noah- yardım etmek isterdim gerçekten ama bunu yapamazdım. o tuzaktan hiç haberim yoktu. Evet o tuzakları biz yapmıştık ama galiba onu imha etmeyi unutmuşuz.

    Alfred- siz az önce biz mi dediniz bayım. Yanlış mı duydum.

    Noah- evet genç Adam, biz. Ben bu adaya yalnız gelmedim. Senin yaşadıklarının aynısını biz de yaşadık.   4 arkadaşımın ölümüne neden olan Acı bir Tecrübeyi içinde saklıyor bu ada. En iyisi, ben sana en baştan anlatayım yaşadıklarımı.

    5 arkadaş ve kaptanımızla birlikte,  tekneyle okyanusa açılıp birkaç günlük macera yaşamak istemiştik. Hepimiz varlıklı ailelerin çocuklarıyız. Genç ve maceraperest arkadaşlardık hepimiz. Biz işin eğlence kısmına odaklanmıştık. Yiyor içiyor, eğleniyor ve dans ediyorduk. Bu kadar eğlencenin sonu tabi ki iyi şeyler açmadı başımıza. Sızıp kaldığımız gecenin sabahında bir çığlıkla uyanıverdik.
    0 ...
  41. 340.
  42. Az sonra noah, elinde bir şişe viski ve balık konservesiyle gelir.

    Alfred- bayım siz çıldırmış olmalısınız. Şu ıssız adada viskiyi ve konserveyi nereden buldunuz.

    Noah- orası biraz uzun hikaye, sen önce karnını doyur ve biraz viskiden yudumla. Ağrılarına iyi gelecektir. Sonrasında konuşmak için bir hayli vaktimiz olacak.

    Alfred- peki bayım.

    Alfred ve noah yemeklerini yedikten ve viskilerini yudumladıktan sonra. Konuşmaya başlarlar.

    Noah- önce sen anlat bakalım genç adam. Buraya nasıl düştün.

    Alfred- bir yük gemisinde mürettebat olarak görevdeydim bayım. Gece olmuştu ve küçük bir gemide mahsur kaldığını sandığımız bir gurup insan bize yardım sinyalleri göndermişti. Onları kurtarıp gemiye aldığımızda hepsinin silahlı korsanlar olduğunu  anladığımızda artık çok geçti. Gemiyi yağmaladılar, bir çoğumuzu öldürüp gemiyi ateşe verdiler. Benden başka Kurtulan oldu mu bilmiyorum. Ben de o kargaşada kendimi sulara attım. Gemiden kopan, Bir ağaç parçasına tutunup günlerce okyanusta yaşam mücadelesi verdim. Öldüğümü sanmıştım. Gözümü açtığımda kendimi bu adada buldum.

    Noah- gerçekten çok şanslıymışsın genç adam. iki defa ölümden döndün.

    Alfred- bu arada ismimi sormadınız ismim  alfred bayım.

    Noah- hani şu buranın hükümdarı olan alfred mi. ismini bi yerlerden duymuştum.

    Alfred- bayım, yoksa siz beni adım adım takip mi ediyordunuz.

    Noah- takip demeyelim de, kollamak diyelim şuna.
    1 ...
  43. 339.
  44. Alfred , yaralı halde tüm gücüyle düştüğü çukurdan çıkmak için mücadele verir. Yağan yağmur ve Zeminin kaygan oluşu işini bir hayli zorlaştırmıştır. Yağmur gitgide hızını arttırdıkça çukura dolan su ve balçık Alfred in kurtulma  ümidini neredeyse tamamen tüketir. artık pes etme eşiğine gelen Alfred, diz çöküp hüngür hüngür ağlamaya başlamıştır. Tüm bunlar yaşanırken, aniden çukurun kıyısından sarkıtmış olduğu sarmaşıkla tepesinde eliyle sus işareti yapan biri çıkagelir. Bu adam kimdir ve Alfred e neden yardım etmek istemiştir.

    Adamın yardımıyla çukurdan çıkan alfred, bitkin oluşu ve kan kaybından ötürü, oracıkta bayılıverir. Sonrasında gözlerini yer altında bir sığınakta açan alfred in karşısında yine aynı adam durmaktadır. Adam, 1 80 boylarında 50 li yaşlarda, sarışın, saçı sakalı birbirine karışmış biridir. Bu Adam,  alfred in yaralarını sarmış ve şifalı otlarla tedavi etmiştir. Günler sonra ilk defa bir insanla karşılaşan alfred için bu duygu tarif edilemezdi. Alfred uyanır uyanmaz yerinden doğrulmak ister ama adam buna izin vermez.

    Adam - yaraların henüz çok taze genç adam. Biraz daha dinlenip kendini toparlamalısın.

    Alfred- siz de kimsiniz, beni neden kurtardınız.

    - kurtarmasaydım da, seni orada ölüme mi terketseydim. Issız bir adada olabilirim. Ama insan olduğumu unutmadım genç adam. Bu arada, Seninle bu şekilde değil de bir tekne turunda tanışmak daha güzel olurdu aslında, ismim noah.

    Alfred-  beni ölümün kıyısından kurtardınız bayım. Size ne kadar teşekkür etsem azdır.

    Noah- aslına bakılırsa, senin bu hale gelmende biraz da ben sorumluyum. Ama böyle olması gerekiyordu.

    Alfred- nasıl yani?

    Noah-  bunu daha sonra anlatırım genç adam. Ben gidip ikimize de yiyecek bir şeyler getireyim. Senin seveceğin türden şeyler.

    Alfred- ooohh hayır!! Artık, o Meyvelerden görmek istemiyorum..
    0 ...
  45. 338.
  46. var olan tum deliklerinize alfredinki girsin.
    2 ...
  47. 337.
  48. ve o esnada alfred içeri girdiğinde memelerini sıvazlıyordu.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük