Karanlıktı,soğuktu ve saat gece 23.00 sularıydı.Her pazar olduğu gibi kuzenleri ziyaret için köye gitmiş ve tek başıma eve doğru yola koyuldum.O nefret ettiğim orman yolundan yine geçmek zorundaydım ama ne
arabam var ne başka bir yol ve o yol hakkında duyduğum hikayeler de beni korkutuyordu.Ama başka çare yok idi ve tüm cesaretimle zifiri karanlığa doğru giriverdim.....
benim belkide o zamana kadar başıma gelmeyen bir durumdu, içimden ağlamak geliyordu ama bir türlü damlalar gözümden dökülmüyordu, erkektik sonuçta bu zamana kadar bize ağlamamayı öğretmişlerdi, ama dertleri içine atarken nereye atacağımızı söylememişlerdi ve o atamadığım her damla içime doğru kanayan bir yara misali beni yaralıyor ve gücümü yok ediyordu. sonra düşünmeye başladım neden böyle bir durum başıma geldi? ''neden o kadar insan arasından beni seçtin tanrım?'' diye içimden allaha yakarmaya başladım. Ama bu güçsüzlüğümü kimse farketmemeliydi, silkinerek kendime geldim, bir yol haritası çizmeye başladım kafamda ve dönerek dedim ki: ''.............
Aslında uyanışımın bir rüya olduğunu anladim ve karanlik yolda kendimi buldum yola devam ettim.daha once 3 harfliler tarafindan sessizce takip edilen ve musallat olunan insanların anlattiklari hikayeler aklima geldi.hepsi de bu yolda olmustu
tam bu sırada demokratik kongo cumhuriyeti'nde yaşayan kuzenim ışidlisi yahnisi tarifi yollamıştı. içine girdiğim şokun etkisinden nasıl kurtulacağımı bilemiyordum. hemen elime bir kereste aldım.
Beş dakika sonra nefesim kesilde arkamda ki kadın boynuma bıçağı dayamıştı o soğuk çelik tüylerimi diken diken etti. Sakince bana cüzdanımı çıkartmamı istedi elimi cebime soktum ve sırtımı dönmeden ona uzattım
'lürfen bana zarar verme'
'Tırsmana gerek yok sadece biraz dinlenmen gerek'
Boynuma iğneyi sapladı acı içerisinde yere devrildim
Gözlerimi açtığımda kuzenim evimdeydim sadece basit bir rüya görmüştüm.