ertelenmiş bir yasla, bir kayıpla yüzleşmek herhalde bu kadar iyi anlatılamazdı. the babadook, gün geçtikçe silikleşen, sorumlulukları altında ezilen, öfkeyi estetize etmeden direkt sunabilmeyi çok zor öğrenmiş bir kadının ve oğlunun hikayesini anlatan müthiş bir film. sadece bir anne ve oğlunun hikayesi gibi görünse de anne'nin tam vazgeçmek üzereyken tekrar savaşmaya başlaması, yıkımla yüzleşmesi, onu kabullenmesi ve ıslah etmesi biraz zorlayıcı bir anlatım biçimiyle ama asla sıkmadan çok güzel anlatılmış. evet babadook bir korku filmi ama korku nesnesi o kadar da yabancı değil. evin bi odasında durduğunu bildiğiniz bir şey artık o korku. orada olduğundan, gitmediğinden emin olduğunuz fakat eskisi kadar acıtmayan bir canavar. ben çok etkilenmiştim. uyuyabilmek için yalvaracak hale gelmek çok incitici. vıcık vıcık bir sevgiden daha fazlasını fedakarca sunabilen ama bunu dramla değil de güncel sıkıntıların içinde çok ustaca başarabilen sağlam bir karakteri var kadının.
Büyük Budapeşte Oteli, kıvrak zekanın; "bakın ben neler yapabiliyorum"u gösterme hırsı. yüksek bir estetik algı, kalemle çizilmiş gibi muntazam duran sahneler ve tek bir hatanın bile bulunamadığı enfes bir yapıt. tablo gibi. herhangi bir sahnede durdurun filmi ve bakın. bir tablo. renklerin bu kadar iyi kullanıldığı başka bir film görmedim. müthiş bir titizlik. müthiş bir uyum. anlatı biçimi biraz eleştiriliyor fakat ben ona da bayılmıştım. film hiçbir şeyin sizi çirkinliğiyle şaşırtmadığı ama gözlerinizi güzelliğinizden alamadığınız müthiş bir lunapark gibi. hayran kalmıştım. inanılmaz bir renk uyumu. ışık bu kadar mı doğru kullanılır. müthişti. enfesti. çok iyiydi.
izlemeyen yoktur, shawshank redemption. üç dört defa hiç sıkılmadan izledim. her izleyişimde sanırım o dönemki ruh halime göre bana başka bir şey sundu. bikaç sahnesi, bilhassa intihar sahnesi beni hakikaten çok kötü etkilemişti. bazı insanların sadece mahkumiyetlerine sahip olmaları ve özgürleştiklerinde sadece yalnızlıkla yüzleşecekleri örtük bilgisi beni hakikaten çok acıtmıştı. bu film hakkında sayfalarca yazabilirim. devasa bir kitap gibi. izlemeyen yoktur elbette ama iyi yapılmış bir işi tekrar tekrar anlatmakta bir sakınca yok. hakikaten müthişti.
a dostlar, yok mu şöyle karantinadayken güzel zaman geçirmemi sağlayacak, pek kimse bilmediği için seyretmemiş olabileceğim matrix, yüzüklerin efendisi, lucy, esaretin bedeli seviyesinde bir film öneriniz?
şuraya girip godfather yazmak nedir arkadaşım, bilinmedik filmler önerin de milletin ufku genişlesin, biraz sanat biraz ne biliym bi şey katılsın bünyesine.
murder : set pieces
cannibal holacaust
august underground
august underground mordum
nekromantik 1 ve 2
filmler genç dimağlara zarar verebilir, viewer discretion is advised
sonra zengin abi filmleri izledim arkadaşımı kestim falan bunlarla gelmeyin bana...
