uludağ sözlük evrim kapışması

    5.
  1. hay maşallah.

    evrim varsa şimdiki maymunlar neden insan olmuyor? eşiğinde bu kapışma biter ben size söyleyeyim.
    7 ...
  2. 50.
  3. sen meymundan geliyorsan bizi bağlamaz, bizim atamız adem aleyhisselatu vesselamdır.

    diye damlarlar şimdi, sözde laf soktuklarını düşünerek.

    az çok mürekkep yalamış ama yanlış yeriyle algılamış tiplemeler de;

    ispatlanamamıştır, ispatlansa kanun olurdu der.

    hep aynı kısır döngü. gerenk yok.
    6 ...
  4. 20.
  5. ülkemizde evrim 'materyalistler tarafından' çarpıtılmış ve biyolojik değil, dine antitez olarak kullanılan bir argüman haline getirilmiştir.

    evrim teorisi, biyolojik olarak canlılığı ve çeşitliliği, dini öğretilerin tersine (çelişmeme payı mevcut olmasına rağmen) biyolojik olarak açıklamaya çalışma amacıyla oluşturulan zorlama bir teoridir. benzerlikler asla bilimsel kanıt olamaz.

    örneğin evrim teorisi, kabul gördüğü ülkelerde dahil olmak üzere, başlangıcı açıklayamamaktadır.

    --spoiler--
    evrim başlangıç ile ilgilenmez, çeşitliliği açıklar
    --spoiler--

    çeşitlilik, başlangıçtan bağımsız bir şekilde incelenemeyeceğinden dolayı aslında eksik, topal bir teoridir. dahası, çeşitlilik ile değil yaratılış argümanı üzerine öğretileri bulunan dinlere karşı argüman olarak kullanılması büyük mantık hatasıdır.

    kabul etmeyene, 'cahil, yobaz' denilmesi büyük cahilliktir.

    yani evrim yoktur demek şuan için yanlış olsa da evrim kesinlikle vardır demek daha büyük bir yanlıştır.
    4 ...
  6. 8.
  7. tahin ile pekmez'in 7 milyar insanın topraktan yaratılan bir kişi ile, topraktan yaratılan o kişinin kaburga kemiğinden yaratılan dişiden geldiğine sözlük yazarlarını ikna etmeye çalışacağı kapışmadır.
    bu tezini ispat ederken labratuvar ortamında topraktan bir adam ve onun kaburga kemiğinden de bir kadın yapmasını ve sözlük galerisine eklemesini beklemekteyim, yoksa hayatta inanmam...
    4 ...
  8. 19.
  9. olaya biraz daha yukarıdan bakalım efendim, economist dergisinin 34' ülkede yapmış olduğu bir araştırmaya göre * evrime en çok inanılan ülkeler sıralaması şöyle; izlanda, danimarka, isveç, fransa, japonya vs.

    şöyle bir göz ucuyla listeye bakılırsa dahi hurafe yerine bilimi, gerçeği seçen insanların çoğunluğu oluşturduğu ülkelerin gelişmişlik ve refah seviyesi bakımından bizim gibi evrim teorisinin bilinçli şekilde çarpıtıldığı ülkelerden çok çok fazla gelişmiş ve birçok alanda ileride olan ülkeler oldukları farkedilecektir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/261859/+
    3 ...
  10. 18.
  11. kimsenin bir şeye ikna edilmek zorunda olmadığı kapışmadır. fikirleri görelim, yeni şeyler öğrenelim, bize bakanlar yeni şeyler öğrensin. horoz döğüşü değil, fikir tartışması yapalım.

    mesele bu.
    2 ...
  12. 14.
  13. yaratılışçıların * bilim, inanç veya biyolojinin temel kuramı olarak kabul etmeyip kapışma istedikleri başlık oluvermiştir.

    peki güzel kardeşim bilim değil, hadi inanç değil, peki ya ne? niye daha bunun ayırdına varamadan yani birşeyi kafadan yok sayıp kapışma istersiniz? hem yok sayıyorsun hem kapışma istiyorsun.
    2 ...
  14. 51.
  15. Yer çekimi kanunu gibi bir kanun mu? Ahahahah ulan.

    Her taraf aynı yobaz kafa yemin ederim.

    Ben de inanıyorum, maymun değil o ayrıca tarla sıçanı onu da biliyorum. Ama Bak canım kardeşim; iyi oku:

    Evrim teorisi hala teoridir çünkü bilimde inanca yer yoktur, bilim bu bence doğru, bu büyük olasılıkla doğru, bu görünen o ki genel gidişata göre doğruya benziyor türevi uslupları reddeder.

    evet evrim henüz kanıtlanmamış bir teoridir. ben de inanmayı tercih ediyorum ama bilim insanları dahi buna hala teori diyor,

    neden mi?

    çünkü bilim kesin kanıt ister.

    size bir kaç örnekle durumu izah edeyim;
    matematik örneğimiz olsun, matematiksel kanıt genelde var olan kanıtlar içinde en kesin kanıt kabul edilir, çünkü hesaplanabilir, sağlaması yapılabilir,

    değil mi?

    öklid ünlü geometri metni elementleri yazdığında bu tamamen doğru kabul edilmiş ve matematikçiler yüzyıllar boyu bu teoremlere inanıp öprencilerine aktarmıştı, ancak 19. yy sonlarında hillbert bunların çoğunu düzeltti ve yanlış oldukları ortaya çıktı.

    yani düşünün 10 satırlık bir geometrik kanıt söz konusu olduğunda bile hangisi doğru emin olamıyoruz.

    sene 2002, rus matematikçi perelman yüz yıllık meşhur bir tapolojik proplem olan pointcare varsayımının kanıtına dair bir
    döküm yayınladı. bu döküm üç yıl incelendi matematik camiasınca, büyük olasılıkla doğru olduğunu düşünmelerine rağmen hala emin değiller...

    thomas hales hala bakın hala keplerin 360 yıllık bir varsayımının kanıtı olarak 1998de öne sürdüğü fikrin ki bu eşit ebattaki küreleri istiflemenin en verimli yoluna dair çok basit bir varsayım ve kanıttı, 5 yıl incelendi;
    dünyanın dört bir yanından gelen uzman matematikçilerin olduğu bir panelde
    bunu dahi bakın bu çok basit
    kanıtlanabilir bir hesap iken, bunu bile giderilemez herhangi bir hata olmadığı halde doğruluğundan hala emin olmadığını ilan ettiler.

    kanıt kavramı matematikte bile böyle sallantıdayken. evrim teori olarak kalmaya mahkumdur arkadaşlar.

    siz inanabilirsiniz, ben inanabilirim, hawking, dawkins inanabilir ama bilim sizin inancınız bizim muhatabımız değil demeye devam edecektir.

    (alıntı değil)

    (Konuyu kilitler, kaçarım)
    8 ...
  16. 40.
  17. şüphesiz ki, gittikçe derinleşecek kapışmadır.

    ben burada hem konuyu duyurmak, hem de ısındırmak için bazı lalettayin ifadeler kullanıyorum, onlar da sanki konuyu bu seviyede algılıyorum gibi anlaşılmasın... burada önemli olan konuyu biyolojik ayrıntılara boğmak değildir. zaten ben biyoloji okumadım ve bu tip ayrıntıların anlamını çok bilmem. ama biyoloji felsefesi okudum ki, zaten hem asıl düğüm noktaları oradadır, hem de az çok herkesin anlayabileceği meseleler oradadır. ama yanlış anlaşılmasın, bu kapışmada en iyi şekilde görünebilmek için, biyolojik ayrıntı da çalışıyorum.

    evrimcilerde gördüğüm, teoriyi temellendirmek adına yapılan, başlıca iki şey var:

    1. bir türün geçirdiği zamani değişimleri (bir felsefeci inceliğiyle "tarihî" demiyorum) esas alarak, bundan, bütün türler arasında bir evrim hareketi varmış sonucu çıkarıyorlar.

    2. belli türler arasındaki bazı benzerlikleri esas alarak, bu türlerin birbirinden geldiğini varsayıyorlar.

    bu ikisi de "mihraksız tümevarımın zaafiyeti"dir; desteksiz genellemenin sarhoşluğu diyelim... şimdi mesela;

    1. zaman içinde bütün hayvanlar belli başlı değişimler geçirmişlerdir. mesela 100.000 yıl önceki bir kedi bugünkü kedi değildir. (bu değişimin zamani yönüdür.) bunun gibi, bir türe bağlı canlılar, değişik coğrafya ve iklim şartları altında, bunlara uyum sağlamak amacıyla belli başlı değişimlere uğramışlardır. mesela bir van kedisi ile bir ankara kedisi birbirinin aynı değildir. (bu da değişimin çevreye bağlı yönüdür.)

    bunun dışında, üçüncü bir yönde değişimin olduğunu da biyologlar söylüyorlar. birtakım kimyevi etkiler, genlerde değişikliğe yol açabiliyor ve bu şekilde de canlılar aldıkları etkiyi sonraki nesillere geçirebiliyor. (değişimin ırsiyete bağlı yönü.)

    hatta bu tür değişimler bazen o kadar ileri seviyelerde olabiliyor ki, "tür"ün nerede başlayıp nerede bittiği konusu bile muallakta kalıyor. mesela bir kedigiller familyasını düşünelim. kaplan'ın ve bunun yanında evde beslediğimiz kedinin dahil olduğu bir çok tür, bu familyanın içine giriyor. ve çok uzak bir geçmişte, bunların ortak bir atadan geldiğini düşünmememiz için hiçbir sebep bulunmuyor. bir "atakedi", onun üç ayrı yönde uğradığı değişim ve bugün ortaya çıkan "kedigiller" familyasına ait bir çok tür...

    ancak burada bir "evrim hareketi"ni, yani ileriye ve olgunlaşmaya doğru değişimi gösterecek hiçbir delil yok. yani kedilerin zamanla daha gelişmiş kediler olduğunu, mesela evimizdeki tekirin soyunun bundan 100.000 sene sonra kaplan olacağını ve bunun gibi ileri doğru bir hareketi belirten, hiçbir şey yok... kediler, çevre şartlarına, zamana ve ırsiyet özelliklerine bağlı olarak değişip duruyorlar ve bu arada çeşitleniyorlarsa da, onlar daha ilkelden daha gelişmişe mi gidiyor, yoksa daha gelişmiş bir halden daha az gelişmiş bir hale mi, büyüyorlar mı küçülüyorlar mı, uzuyorlar mı kısalıyorlar mı, bunu gösterecek tek bir delil bile yok. bu sadece evrimciler tarafından sallamasyon yöntemiyle ortaya atılan bir konu...

    2. bunun yanında bir kediyi bir yılanla, bir yılanı bir tavşanla, bir tavşanı bir arıyla ortak bir ataya bağlayacak hiçbir şey de yok... hadi bazıları arasında çiftleşmelerle bazılarının ortaya çıkmış olabileceği varsayılsa bile, bu sadece bir varsayım düzeyinde kalıyor. bazılarıyla diğer bazıları arasında, kromozom sayıları veya protein molekülleri bazında bir benzerlik bulunsa bile, bu da sadece benzerlik düzeyinde kalıyor ve birinin diğerinden mi geldiğini, yoksa iki ayrı şeyin mi birbirne benzediğini göstermiyor.

    mesela şu gökteki bulutla bu yerdeki taş birbirine benziyorsa, bu ikisinin birbirinden geldiğinin delili olmaz, sadece benzeştiklerinin göstergesi olur. bunun gibi, bazı hayvanların bazı şeyleri davranışları öğrenebilmesi ve taklit edebilmesi, ama diğer bazılarının öğrenememesi ve taklit edememesi, bunlardan ne birinin, ne de diğerinin, insanın daha ilkel hali olduğunu gösterir.

    mesela köpeğe belli davranışları öğretebiliyoruz. bu, köpeğin "ilkel bir teorik akıl" taşıdığını değil, sadece köpeğin içgüdülerinin belli başlı (evet sadece o kadar) davranışları taklit edebilmeye müsait olduğunu gösterir. hani, köpeğin öğrendiği o davranışları, ondan doğan veya onun doğurttuğu diğer üyeler de (çocukları) biliyor olarak doğmazlar. onlara da yeniden öğretmek gerekir. ve bu böyle her seferinde devam eder.

    3. üçüncü bir nokta daha var: o da, evrim hareketinin çok çok ağır, insan aklının alamayacağı kadar ağır, milyonlarca yılda gerçekleşiyor olduğu iddiası... zaten teorinin asıl sığınak yeri de burası... "kimse bilemiyor, kimse anlamıyor, ama böyle bir şey var!" böyle deyince, hemen labaratuvara girip veya karşı bir şey söyleyip yalanlamış olamıyorsun ya, o da buradan besleniyor.

    yani "türlerin doğal değişimleri ve bazı yönlerden birbirlerine benzemeleri, onların ileri doğru bir hamle içinde olduklarını ve milyonlarca yıl sonra kendilerinden daha gelişmiş türlerin meydana geleceğini gösterir" diyor.

    dediğim gibi, buna karşı hiçbir şey söylenemez. çünkü bu sadece bir fantezidir. bunun olup olmadığı hiçbir şekilde bilinemez. bilinebilen şeyler yardımıyla söylenebilecek her şey havada kalır. lehte de, aleyhte de... yani, "bundan 200.000 - 300.000 yıl önce bir insan ortaya çıkmış, bundan 1-2 milyar yıl sonra başka bir insan daha ortaya çıkacak" denilirse, bunun karşısında herkes dut yemiş bülbüle döner. veya "hayır çıkmayacak, o sadece bir kereye mahsustu" derse, afedersin ona da götümüzle güleriz.

    nedir? göreceğiz... karşı taraf ne kadar derinleşirse, ben de o kadar derinleşeceğim. nereye inerlerse, ben de oraya ineceğim. hodri meydan!
    3 ...
  18. 34.
  19. biz evrimi teori olarak bilirdik. yanlışlığı batılı bilim adamlarının bilimsel delilleriyle kanıtlandığı için kapışmaya dönüştü demek ki, dedirten ifade.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük