sansür gelmesini temenni ettiğimiz kuşaktır. yayın saatlerinde toplum için faydalı bilgilerin paylaşımı ile açık giderilmelidir. zira bu yayın bitmiyor anasını satayım, kaldırılınca sözlük ıssızlaşmasın.
ulan ben bakıyorum bi saattir aynı sol frame'e, erotik bişey varsa da gözüme gözükmüyo. hadi ben fazla içtim erection reset by beer oldu diyelim, nedir kardeş sizi erotik bişeyler görmekte bu kadar rahatsız eden? yok mu erotizm bu hayatın içinde? yani erotizm dediğin şey bu dünyada "rıdvan dilmenin dünya kupası yorumculugu" kadar yok mu lan? ona bişey demiyosun da erotizm rahatsız ediyo seni? bak madem erotizm kuşağı başladı ben sana işin gerçeğini söyliyim, sen erotizmi fazla buluyosun ya şu sözlüğe, hayat bildiğin porno oğlum porno. hem de işemeli sıçmalı porno böyle, bi görsen tiksinirsin, öyle bi bastırırsın ki o iğrençliği çağrıştıran her şeyi, sol frame'de dilber dudağı bile göremez hale gelirsin. kendine gel.
iç hatlarda bir aralar sıklıkla uçuyordum. mini etekli, sarışın, mavi gözlü hosteslerin, kanatsız meleklerin arasında... kapıdan girerken yolcuları sıcacık gülümsemeleri ile karşılıyorlar her defasında. bu işveli tebessümlerine, uzunca boyumla kafamı eğerek selam veriyorum genelde, bir gözümü de hafiften kırpıştırıyorum. çoğu kız bu jestime, esmer kavruk tenime kolayca tav oluyor. oluyor da belli etmek istemiyorlar. işte bu girişimde (gaziantep uçağıydı yanılmıyorsam) adını sonradan öğreneceğim hostes asuman hanım da tav oldu. mavi eteğinin önündeki yırtmacından ten rengi çorabının içinde parlayan bacaklarını gösterirken kikirdedi. kikirdemesine aldırmayarak uçağın içine doğru yöneldim.
koridorda öbekleşmiş insanların arasından geçip, oturacağım koltuğun önüne geldim. tişörtümün altından gözüken pazulu kollarımla bir ucundan tuttuğum küçük sırt çantamı yukarı yerleştirmeye çalışırken, bir yandan da sağı solu süzüyordum. başımın üzerindeki bölüm çantalar ile dolmuştu çoktan. gerimde yolculara yardımcı olan biraz önce kapıda gördüğüm hostes hanıma seslendim. "bakar mısınız?" duymadı beni. topuz yapılmış saçlarının ortaya çıkardığı ince ensesine masaj yapar gibi dokundum usulca. iç geçirerek döndü. melul melul bakan mavi gözleri ile efendim dedi.-yukarıda yer kalmamış. çantamı nereye koyabiliriz. o da etrafına baktı. yer olmadığını görünce. siz bana verin, inişte benden alırsınız dedi. mavi gözlerini gözlerime dikerek, tebessüm etti. hostes hostes ama. afet. sonra yerime oturdum biraz sonra tekrar yanıma geldi.
yakasında asılı kartta asuman yazıyor, afeti devranın. öne doğru eğildi. üst düğmesi açık beyaz gömleğinin içinden dolgun göğüsleri bana doğru parlıyordu. afetmiş gerçekten. kızardım biraz, kafamı çevirdim. sonra tekrar inek memesi göğüslerine batım. tavuk göğsü gibi kabarmış, iyice şişmişti beyaz sütyenin içinden. çantanızı koydum, başka arzunuz var mıydı efendim dedi olabildiğince şuh bir sesle. biraz daha yaklaşması için işaret ettim. daha da eğildi göğüsleri sallanırken, seni istiyorum asuman dedim. önce garip bir şekilde yüzüme baktı. sonra ağzı içe doğru kıvrıldı, dudağını ısırdı. ahaha diye ikimizde gülüştük. çok fenasınız beyefendi. eliyle bacağımı ve ona doğru kabaran penis ucumu okşarken, kulağımı yaladı. sen de istiyorsun hadi inkar etme şıllık diye fısıldadım. yirmi dakika sonra tuvallette deyip arkasını dönerek yürümeye başladı. has sarışındı ama. mavi gözlü, ince belli, dar kalçalı. mavi renkteki yazlık elbisesi kalçalarını iyice kavramış. dapdardı. mavi kumaş eteğinin altından iç çamaşırı bana gel diye sesleniyordu sanki. britney spears'in toxic adlı video klibindeki gibi..
uçak sorunsuz bir şekilde kalktı. benimki de tabi =) şükrü havakorsanı adlı kaptanımız; "özsefer havayolunun sayın yolcuları ve ladyiz and centılmınız" diye anonsunu yaptıktan sonra kısa aralıklarla saatimi kontrol etmeye başladım. yirmi dakika geçmişti ki, kemerimi çözüp yerimden doğruldum. arkaya doğru baktım, yürümeye başladım. sanki tüm millet kavisli popomu süzüyor gibiydi mna koyim.
hostesler servis yapmaya başlamıştı bile. bizimkini göremedim. ön tarafa gelince perdeyi şapadanak açtım. karşımda bir başına oturmuş beyaz kilodunu sıyırırken onu, asumanı gördüm. arkamdan perdeyi çekti. çeker çekmez fermuarımı vıztt diye açtı, kırmızı dudaklarına yapıştım. sakalım battığı için biraz kendini geri çekti. ben dudaklarını somurmaya devam ettim. öpüyordum ısrarla. eliyle 90 kiloluk vücudumu itti. "-dur bi dakika, dur. sen tuvalete gir ben servise yardım edip geliyorum. bizimkiler çakmasın." dedi. "tamam" dedim.
pislik içindeki küçük uçak tuvaletin kapısını açtım geçtim içeriye, sifonu çektim. su akmıyormuş, şiddetli basınç ile içine çekti bokları. sıyırdım pantolonu benimki ile oyanmaya başladım. tam o esnada kapı açılıverdi. asuman eteğini yukarı doğru çekmiş, baygın gözler ile bana bakıyor ve kukusu ile oynuyordu. iyice kıvama gelmişti anlaşılan. kolum kadar olmuş benimkini görünce yumuldu dondurmasına hemen asuman. o somurdukça ben azıyordum. kalçalarının yuvarlak hatlarına dokunmak için, elimi arkasına uzattım. eteği daracık kalçalarını kavramıştı. eteğinin altına attım elimi. kilodunu biraz önce çıkardığı için, parmağımı kolayca kukusuna soktum. inlemeye başladı. fazla vaktimiz yok dedi. tamam dedim.
hemen arkasına geçtim. ince bileklerinden tuttum arkaya aldım kollarını. minder hakemi bir puanı işaret etti. sarı saçlarını savurdu. tokası açıldı. arap atı gibi huysuzlaşmıştı kısarığım. yerinde durmuyordu. iki bileğini kavradım, diğer elimle de saçlarından tuttum. "yala göt sok sifırt beni" diye yalvarıyordu. "ne dedin sen" dedim, çat diye beyaz kalçasına tokadı basarken. "göt yala sok boğçala beni." orgazm transına geçmişti o an. ne dediğinin farkında değildi. penisimin başını göt çeperine dayadım. içeriye doğru yüklendim. kasıldı. girmedi. uçak türbülansa girince bir anda öne doğru gidiverdim. keskin bir çığlık attı. şimdi içindeydim. gözlerinden iki damla yaş geldi.
bir yandan ne dedin sen diye bağırıyor diğer yandan elimle kalçasının beyaz tenine şlap şlap diye şamarlar indiriyordum. senkronize bir şekilde içinde gidip gelmeye başladım. hızlanan sert vuruşlarım sonucu acı ile karışık çığlıklar atıyordu. keyif aldığı belliydi. boşalmama ramak kalmıştı. çığlıkları beni daha da azdırdı. topuklu ayakkabalarını çıkar dedim. ne dedi. penisimi içinden çıkardım. topuklu ayakkabının tekini çıkar dedim. dediğimi yaptı. penisimi sıvazlarken siyah uzun ince topukluyu aldım elime. ayakkabının ökçesinde made in china yazıyordu. vay ucuz aşifte. daha da bir zevke geldim. boşaldım içine. akıttım iyice. menilerim süzülüyordu deri keçede.
sonra dudağımdan öptü beni. eliyle ruj izlerini sildi. çıktık kapıdan. sağol asuman dedim. ne demek diye karşılık verdi. yüksek iritifada seninle seks yapmak benim için zevti....