biraz haddinden uzun boylu bir yazı olabilir. bir nevi kaliteli bir sözlük manifestosu olarak da baz alabilirsiniz. bu yazdıklarımdan sonra sözlük moderasyonu tarafından kişisel egolar veya saçma sapan sebeplerle engellenirsem biliniz ki bütün bu yazdıklarım gerçektir.
bu yazının içerisinde uludağ sözlük ve moderasyon eleştirisi bulunmaktadır. içeriğe göz atmadan önce lütfen bunu hesaba katınız.
bugün sol frame'de fark ettiğim durum, bir sözlük yazarı tarafından troll'lerden dolayı moderasyona yapılan bir eleştiri ve moderasyonun bütün bu sapkınlıklara karşı herhangi bir duruş sergilememesi. hatta adeta çanak tutması diyebiliriz.
2002'den beri birçok farklı sözlükte yazarlık yaptım. hatta üniversite okurken yerel bir sözlükte moderatörlük yaptığım zamanlar bile oldu. çok güzel zamanlardı; eşi benzeri görülmeyen zirvelere katıldım. hala görüştüğüm mükemmel dostluklarım da var. bundan 10-12 yıl öncesi zamanlardan bahsedecek olursam; o dönemler forumlar, sözlükler çok fazla revaçtaydı ve şu an leş kokan bütün bu saydığım sözlükler, o zamanlarda vizyon sahibiydi ve bir misyonu vardı. insanlar da önemsiyordu. bir şey yazarken dolu dolu yazamayacağını bildiği başlıklara ukte atıyorlardı. kaliteyi korumak adına oldukça dikkatli davranılmaktaydı. hem yönetim, hem de yazarlar tarafından bu duruş ve kalite algısı önemsenirdi. formata uygun olmayan başlıklar, entry'ler silinir; kesin bir çizgiyle bezenmiş kaliteli bir duruş sergilenirdi. tabi eskidi bunlar.
günden güne derken seneler geçti. artık büyük sözlük sahipleri belki de bu misyonlarını tamamlamış olmanın (!) ya da kaymağını yemenin fazlasıyla verdiği rahatlıkla saldılar. hala da salıyorlar. çünkü şu an gördükleri şey; bu tür büyük sözlüklerde yazar olmak için veya beğeni kaygısı için ciddi anlamda paralar ödeyen bir yeni nesil var. ne de olsa tüketim çılgınlığında sınır tanımıyorlar. yazdıkları beğenilsin diye sahte hesap açanlar, troll başlıklar ve bunlar üzerinden mavra çeviren bir kitle çok daha ciddi olarak geldi. ciddi geldi derken ciddiyet oranları sıfır ama sayıları çok ciddi.
belki de bizler yaşlandık; her birimizin ailesi, çocukları, en azından iş güç derken farklı yoğunlukları olunca meydan boş kaldı. ciddi bir gelire ulaşan bu büyük sözlük sahipleri de maddi kaygılar sebebiyle kaliteden ödün vererek aradaki kaybı kapattı.
eskiden kaliteye yani niteliğe önem veren sözlük sahipleri; şu an sadece sayıya yani niceliğe değer veriyor. rakamlarda boğulan bu sözlükler de; yazdıklarının önemi bilinmeyen, gerçekten iyi yazan ve sözlüğe değer veren insanlar tarafından yavaş yavaş terk ediliyor. farkında bile değiller çünkü sözlüklerinden birkaç yazar gidiyor ama aynı gün yüzlerce yazar talebi yağıyor. o yüzden sizin bu çağrınızı görmüyorlar bile; ya da görmezden gelmek daha da işlerine geliyor. çünkü sen, ben gideriz, 10-15 düzgün yazar daha gider ama aynı gün en az 100 troll hesap açılır. sayıca üstünlüğe sahip oldukları için, cehalet de prim yapıyor. tıpkı günümüz iktidar sahiplerinin yaptığı gibi yapıyor sözlükler de. sayıca fazlalık olana destek veriyorlar, prim yapmaya devam ediyorlar.
düşünsenize, adam akıllı bir şeyler yazalım, güzel bir ortam olsun, insanlar fikirlerini paylaşsın diye düşünen kişi sayısı x olsa; bu tür troll hesap sayısı ve bunların aktiflik oranı en az 5x. sözlüğün hit oranının yüksek kalması açısından da sözlük sahipleri bunları salıveriyor tabi ortalığa.
sözlüğün durumu belli. eski yazarlar gidiyor yeni yazarlar geliyor. bu zaten olacak bir şey bunu engellemek imkansız.
ama yeni gelen yazarlara tanınan ayrıcalıklar ve serbestlik çok fazla. düşünsenize bir yazar çok affedersiniz özürlülerle seks yapmak gibi saçma , abes , şerefsizce bir konu başlatabiliyor ve bu konu saatlerce sözlükte kalabiliyor. ekşi sözlük tarafından bu konu ortaya konulunca bizim sözlük yazarlarının tepkisi en iyi sözlük biziz ekşinin amk gibi saçma bir tepki oluyor.
durum belli. kendi saçmalıklarımızı ve aptallıklarımızı görmezden geliyor ve düzeltmiyoruz. dışarıdan bir müdahale geldiğinde ise hassiktir oradan gibi bir tepki veriyoruz.
yeni egoist nesil bu işte. kendileri her zaman haklı(!).
her şeyin bir zamanı var. facebook'tan önce yonja vardı ama vizyonu dardı. kodak dijitali siklemedi silindi. nokia smart phone olayını oyuncak sandı güldü geçti, nokia silindi. kısaca uludağ da değişmezse silinir gider. devir böyle bir devir.