Başkası adına konuşmalarindan da anlaşılacağı üzere biraz zeka geriliği yasadiklari için.
Siz kimsiniz bizim adımıza konusuyorsunuz ibişler? Sözlüğün sahibi bile evet diyor, bir avuç eli seyinde ergen gelmis burada ilidig sizlik hiyir diyir diye saçma sapan konuşuyor.
Çok beklersiniz. Daha oy bile kullanamayan tipler sizi.
Ne ekonominin, ne istikrarın başkanlık sistemi ile bir alakası yok. 14 yıl ki bu durum kolay değil! istikrarlı olan tek şey akp iktidarı. Geri kalan her şey değiştirildi ve önlerinde duracak bi' şey yoktu! Fakat durumumuz ne?
bombalar ve savaş!
Peki neden bu duruma gelindi
Tabi ki dış mihraklar, fetö, pkk vs. yanlış demiyorum ama işin sırrı ne
Yanlış politika.
Amerika birleşik devletleri 57 farklı ülkede 81 seçime doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale etmiş! Bu müdahalelerin ortalama potansiyeli % 3 müş. Peki bu % 3 lük oranda kaçtanesinde başarılı oldu?
57!
bu ülkeler hangileri?
Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin çoğunluğu!
Bu ülkelerde türkiye ile boy ölçüşemez tabi ki ama önemli olan başkanlık sisteminin ne götürdüğünü görmek!
Gelelim 14 yıla! Akp bir proje partisidir. Bu parti belli amaçlarla getirilmiştir ülkemize, bu amaçta büyük ortadoğu projesi dir. Bu proje kapsamında bülent ecevit ile anlaşamayan abd yönetimi george w bush ülke iktidarını zorlamaya başladı.
Tabi ki amerika bu durumu kabullenmedi ve şu ankinden çok daha büyük bir ekonomik kriz ve ciddi bir ambargo uyguladı ülkemize. Bu durumda amerika'ya bir çözüm yolu olmalıydı imdada devlet bahçeli yetişti araya girerek erken seçim dedi. Bu erken seçimi istemeyen bülent ecevit ''akp var hadep var eğer seçime gidersek sonuçları felaket olur.'' diyor ama millet malesef akp'yi iktidara taşıyordu. Peki akp kimdi ve amacı neydi? 14 yıllık geçmiş bunu biraz olsun gözler önüne serdi, tarih unutmuyor ve herşeyi kaydediyordu;
Seçimler sonrası bu görevin ilk işlevi olarak meclise amerika'nın ırak'ı işgal etmesi için binlerce amerikan askeri ve topu tüfeği ülkemize sokmak isteyen akp hükümeti meclise 1 mart tezkeresi ni sundu. bu tezkere ülkesini düşünen hiç bir vatan evladının kabul edeceği maddelerini barındırmazken bu meclisten geçirilmeye çalışıldı. Tabi ki ülkenin vatan evlatları buna boyun eğmedi.
Bu tezkerenin geçmemesi herşeyi bitirmedi, geçirecek güç bir operasyon ile başbakanlık koltuğuna getirildi.
1 martta savaşa hayır diyen türkiye 19 martta komşusunu sırtından vurdu. Tabi ki hükümet ve amerika ortaklığı daha yeni başlıyordu. O günlerde abdullah gül ve colin powell gizli bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda söylenenler günümüzde basına sızdı.
Çok geçmedi ve basın tarihine çuval hadisesi olarak geçen ve süleymaniye'de amerikan askerleri, askerlerimizin, mehmetciğimizin başına çuval geçirdi. Kuzey ırak'tan çekilmememiz, hükümetin ve abisi amerika'nın işine gelmiyordu. Kuzey ırak'ta işleri vardı çünkü! Bu olayda ciddi protestolara ve baskılara karşı hükümetimiz çok sert bir adım atmadı tabi ki;
Gazetelerde televizyonlarda bu vardı! Sözde darbe yapacak generaller, amiraller yani türk ordusu güçsüzleştirme çabasıydı. Bu çabayı türk milleti durdurmaya çalışıyordu.
Bir kaç kanal dışında sessiz çığlık eylemlerini veren yoktu. Hükümet askeri bitirmeye, askeri yok etmeye çalışıyordu. Çok geçmedi askerlerimizi çürümeye bırakan hükümet ülkenin milli güçlerini, askerlerini, takımını ve haber yayın organlarını tüm vatansever kuvvetleri içeri almanın oluşturduğu rahatlıkla cumhuriyet ve laikliğin taşlarını yerinden oynatmaya başladı! Önce 2007 referandumu ile devleti çift başlı hale getirip
Fakat yapılacak işler vardı ve türkiye'yi recep tayyip erdoğan'ın aarkasında toplayacak ve erdoğan'ı parlatacak bir hamle gerekliydi.
imdada davos zirvesi ve one minute çıkışı geldi. Bu çıkış tüm ülkeyi inanılmaz şekilde erdoğan'ın arkasında topladı fakat özrü kimse görmedi.
Bu olaydan 1 yıl sonra
2010 referandumu ile darbeciler yargılanacak diyen hükümet, aslında çözüm sürecinin ve başkanlığın yolunu açıyordu! Bu durumun alt yapısı oluşturulmuş millet yalanlarla kandırılmış ve akp hükümeti halkı arkasına almıştı. Halka doğru dürüst anlatılmadan `yetmez ama evet' ci bir dalga ülkeyi sardı ve referandum dan evet oyu çıktı.
Yanlışlar bununla bitmedi! Artık tek güç haline iyice gelen hükümet pkk'ya özgürlük veriyordu. çözüm süreci başlamış vatan severler içeri atılmış, asker kışlaya hapsedilmiş pkk lılar dışarıda cirit atmaya başlamıştı. Valiler gelen istihbaratlara önem vermiyor. Pkk yol kesiyor, güneydoğu teröristlere peşkeş çekiliyordu. Hükümet ülkeyi tamamen savunmasız ve güçsüz bıraktı. Kamu kuruluşları yok pahasına özelleştiriliyor, türkiye taş yığınına dönüyor, doğa katlediliyor, ülke teröristlerin ve ajanların yuvası haline geliyordu.amerikan yönetiminin güdüme giren türkiye hükümetinin hiç beklemediği bi' şey oldu! Böyle bir ortamda hükümete tek karşı koyabilen güç 3/5 çapulcu oldu! Gezi ditenişi ne olduğunu anlamadan milleti sardı. Yıkık, dökük ve amerikan güdümüne girmiş türkiye apolitik denilen gençlerin özgürlük ve milli bir hükümet isteği ile ülkeyi sarsıyordu...
O dönemlerde esad, esed olmuş amerikan büyük ortadoğu projesi kapsamında arap baharı dalgası lübnan, mısır ve bir çok arap ülkesini içine alıyor, milli olan lübnan hükümeti başkanı kaddafi yi ve mısır'ı vuruyordu. Kaddafi'yi nato, suriye'yi tayyip erdoğan hükümeti mısır'ı arabistan ve katar hükümetleri bitirmeye çalışıyor. Amerikancı müslümam kardeşler arap milliyetcisi, israil düşmanı baas rejimi lerini yıkmaya çalışıyorlardı.
Bu görev amerika, nato ve avrupa birliğinin en büyük planlamasıydı. büyük ortadoğu projesi kapsamında bir çok arap hükümeti kendi halkı tarafından katledildi. Özgürlük ve demokrasi istediğini söyleyen ve bunu vaad eden dış güçler bir çok ülkede başarılı oldular. Bu başarı halklar için tam bir kaos ortamı oluşturdu! inanılmaz bir yalan rüzgarı ortalığı jçkasıp kavuruyor. Amerikan güdümüne girmiş ülkeler özgür, lübnan, suriye ve mısır'ı, ırak'ı kardeş kanı akıttırarak birbirine kırdırıyordu. Müslümanlar, müslümanları öldürüyor, batı ve türkiye bu vahşeti izliyor ve destek veriyordu. Savaş alanına dönen ortadoğu evet demokratik değildi fakat bir ışık vardı bu ışığı müslüman kardeşler tamamen bitirdi.
Peki ülkemiz? Dış ülkelerin işlerine karışan hükümetimiz içeride gezi olaylarının rüzgatı ile sallanıyordu. Gezi olaylarının temiz başlangıcı birden hükümetin dayatmaları, yasakçı tutumu, askeri, vatan severleri mahkum etmesine karşı ciddi bir reflekse ve hükümetin korkulu rüyasına dönüştü! Ana akım medyanın görmediği bu direnişi küçük kanallar naklen tüm özgürlüğüyle gösterdi. Hükümetin yslsnlarına marus kaldı bu direniş;
kabataş yalanı camiye ayakkabıyla girdiler yalanı
Camide içki içtiler yalanı
Faiz lobisi, dış güçler, dolar vurguncuları yandaş yazarların yalanlarıyla bezenmiş bu saldırı, polisin abartı gücü ve vatanseverlerin birleşmesiyle ayakta durdu! iftiralar ve yalanlarla yıkılmayan ve türkiye'ye yayılan bu direniş, hükümetin pkk'lıları sokması ile dağıldı! Aradan yıllar geçti fakat bu direnişin gücü kırılamadı! Yalanlar ve iftiralar hala devam etmekte!
Bu olayların durulmasının ve cezalandırılmasının ardından hükümet kendi içinde birbirine düştü! Yıllarca vatan severlerin, araştırmacıların anlattığı fetullah gülen ve islami cemaati 17 25 aralık ta hükümetin bütün yolsuzluğunu gözler önüne serdi!
Peki kimdi bu fetullah gülen ve neden birlikte yürüttüğü pardon yürüdüğü hükümet ile ters düştü.
Yıllarca uğur mumcu'dan ahmet taner kışlalı ve doğu perinçek'e kadar bir çok gazeteci, yaxar, araştırmacının detaylarına kadar anlattığı fetullah gülen ve akp hükümeti birlikteliği dönemin başbakanı recep tayyip erdoğan'a kadar biat ettirmişti.
Akp hükümetinin cemaatler ve tarikatler ile ciddi bağlantısı ve ilşkisi bunun yanında binlerce yalan! Daha çok örnek ve yalanlar ile yanlış politikalar ile günümüze geldik. Bombalar, hırsızlıklar, bop eşbaşkanlığı şimdi bizleri sardı, terör örgütlerine yardımlar vs. Ülkemizi ciddi bir tehdite soktu. Bu kadar yanlışa tek bir cevap verdi hükümet kandırıldık işte bu nokta da önümüzde başkanlık sistemi bizlere yanlıştan dönmemizi imkansız hale getiriyor.
Başkanlık yetkisi her zaman söylenen şeylerden uzak olarak demokrasiyi bitiren bir uygulama ve tek bir adama verilemez tayyip erdoğan bir başlangıç. Tayyip erdoğan bir gün ölecek ondan sonra kim gelecek! Çok daha kötü biri gelirse nasıl olacak! Ya da tayyip erdoğan iyice zıvanadan çıkarsa üyelerini başkanın seçtiği başkanı anayasaya mı şikayet edeceğiz?
Yaşanan her türlü olumsuzluğun, vehametin "başkanlık gelirse düzelir " kandırmacasına inanmayacak kadar akıl ve sağduyu taşıdıkları için.
Tüm ülke ve ülke birimleri emrine amade iken, tek başına iktidar iken, bir söylediği ikiletilmez iken yapamadıklarını, ülke huzurunu sağlama konusundaki başarısızlığını, başkanlık sistemine bağlayarak açıklayan bir zihniyetin amacını anlamak için, bilim adamı olmanıza gerek yoktur.
Tek açıklaması hırstır.
Başkanlık sistemini, sihirli çubuk sanıp, şapkadan tavşan çıkacağına inanan zihniyet, bunu anlamak istemiyor ne yazık ki...
Anlatamıyoruz!
şu anda gördüğüm devlet işvereni 1 sömürüyorsa işçiyi 10 sömürüyor. eskiden uçurum bu kadar değildi. ama her ne hikmetse asgari ücretli sanki sırtına kamçıyı yedikçe daha çok bağlanıyor reyizlerine. stockholm sendromu mu diyorlardı buna nedir bilmiyorum. doların artması ekonominin bozulması bütün ülkeyi etkiliyor doğru ama aylık geliri 20000tl olan adam dolar 3ten 4e çıkınca hayat standardından çok birşey eksilmiyor. giren aha bu asgaricilere giriyor. senelerce söylendi bu ama kendileri durumdan memnun görünüyor.
ben işveren pozisyonunda adamım. yarın işimi dolara endeksler yine keyfime bakarım. zaten zenginle benim işim. fakirin daha da fakirleşmesi zerre etkilemez beni. senelerdir millet "ehonomi çoh eyii" goygoyu yaparken, köprüden geçmeye parası olmadığı halde köprüyle gururlanırken, aç karnını doyuramazken 12 taksitle ayfon alırken, 50 bin tllik arabayı krediyle 100 bin tlye alırken ben eşşek gibi çalıştım, araba almadım şirket arabaları kullandım, millet ayfon kullanırken ben android bile olmayan telefonla idare ettim, kazandığımı yemeyip biriktirdim, doğru yatırımlar yaptım. şimdi tuzum kuru. çok kafam atarsa da basar giderim yurtdışına durumum müsait.
bu adamlar başa geldiğinden beri özel sektörü, sermayeyi besledi. size de yemek sonrası kırıntılar kaldı hep. yakında o da kalmayacak. seçin şimdi başkanınızı, verin ülkenin anahtarını da eline. 10 sene sonra göreceğiz kim ağlıyor kim gülüyor. benim tuzum kuru kardeşim. kendi geleceğini düşünmeyeni ben düşünecek değilim.
Getirilmek istenen sistem başkanlık değil diktatörlük. Aynı gün hem meclis hem başkanlık seçimi yapılacak. Başkan hem parti vekillerini yazacak ve yasamaya hakim olacak hem de başkan olarak bakanları atayıp hükümeti kuracak. Yargının yarısını başkan yarısını da onun yazdığı vekillerin olduğu meclis seçecek, yargı bağımsızlığı sizlere ömür.
Meclis veya başkan eğer isterse karşıklıklı fesih ile tekrar seçime gidebilir. istikrar için getirildiği iddia edilen sistem anket sonuçlarına veya başkanın meclis çoğunluğunu elde edememesi durumunda her an seçime gebe. Cumhurbaşkanı meclisi feshetmesi için canının istemesi yeterliyken meclis 2/3 oranında evet ile fesih edebilmesi demek imkansız demek.
Başkan isterse kararname çıkartıp yasa yapabilir isterse OHAL, sıkıyönetim ilan edebilir. Devlet yapısını istediği gibi değiştirebilir. Bütçeyi de kendisi yapıp meclise sunuyor. itirazı 15 üyesinin 12sini başkanın seçtiği anayasa mahkemesine yapabilirsiniz.
Başkan ve bakan için güvenoyu yok, gensoru yok, yargılanmaları imkansız gibi. 2/3 çoğunluk %50 oyla gelen başkan için bulunamaz. Sözlü soru önergesi yok, yazılı soru önergesi de sadece bakanlara başkana yok. Zaten önergelerin yaptırım gücü yok.
Nesine evet diyeyim. BU sistemle varacağımız en iyi yer Pakistan.
Bu arada ülkenin daha güçlü olmasını, istikrar gelmesinde şu anda hükümeti ve cumhurbaşkanını engelleyen şey nedir. Boş kağıda imza atan vekilleri bile var. iki başlılık cumhurbaşkanının anayasal sınırlara çekilmesiyle ve cumhurbaşkanı yetkilerinin azaltılmasıyla giderilebilir.
çünkü bu ülkede getirilmek istenen tüm siyasal sistemler, sadece toplumun küçük bir kesimine hizmet etmek için tasarlanmıştır.
geri kalanlar olarak biz güvenliğimizden, geleceğimizden endişe ettiğimiz için hayır diyoruz.
Afganistan
Amerika Birleşik Devletleri
Arjantin
Azerbaycan
Beyaz Rusya Belarus
Bolivya
Brezilya
Dominik Cumhuriyeti
Endonezya
Ekvador
El Salvador
Filipinler
Guatemala
Güney Kore
Haiti
Honduras
iran
Kazakistan
Kenya
Kıbrıs Cumhuriyeti (güney)
Kolombiya
Kosta Rika
Liberya
Meksika
Nikaragua
Nijerya
Panama
Paraguay
Peru
Seyşeller
Sierra Leone
Sudan
Şili
tanzanya
Türkmenistan
Uganda
Uruguay
Venezuela
Zambiya
bunların arasından abd'yi çıkardığımızda hangisi mevcut dünya düzeninde söz sahibi, iyi yönetilen, refah seviyesi üstün, demokratik haklar ve özgürlükler açısından örnek gösterilebilecek bir ülke? hepsi çöp! örnek aldığımız sistem budur. demokrasiyi reddeden, tek adam olmak isteyen bir psikopatın istediği sistemdir başkanlık sistemi.