en son yılbaşı çekilişine katıldığımda ilk okul 2 veya 3 teydim. bayramda topladığım ve kıyı köşe bi yerde sakladığım 20 milyonum vardı. eski hesapla yirmi milyon tabi şimdi 20 lira. neyse. ben gidip o parayla uzaktan kumandalı araba almıştım ismini çektiğim arkadaşa. o zaman hayatım boyunca biriktirebildiğim en yüksek meblağdı o para. 20 milyon lira.
öyle yeşil bi kağıt parçası değildi. 50 binlerle 100 binlerle dolu bi 20 milyondu o. yarım kilo geliyodu nerden baksan. neyse ben sabah bi heyecan okula gidiyorum elimde kocaman poşet zor yürüyorum. amiyane tabirle bacak kadar boyum var.(küçükken çok küçüktüm ben.) neyse işte öğle tenefüsüne geldik, hediyeler verilecek. ben arabayı vermeye gidiyorum ama nasıl gidiyorum mehter takımı gibi iki ileri bi geri. "ulan acaba vermesem mi ben mi oynasam" diyorum. daha hayatımda hiç uzaktan kumandalı arabam olmamış. ama yinede gidip veriyorum. çocuk 5 dakika boyunca teşekkür ediyo. sonraki 5 dakika boyunca da bi yandan teşekkür ediyo bi yandan paketi açıyo. pilli falan bişeymiş bizde pil yok tabi. aldığım ilk uzaktan kumandalı arabanın gidişini bile göremeden gidişini izliyorum.
neyse öğle tenefüsü bitiyo ders başlıyo ve benim kafada bi ampul yanıyo " benim hediyem nerde lan?". hemen parmak kaldırıyorum hocayla göz göze gelir gelmez daha hoca söz vermeden " hocam ben hediye almadım" diyorum. hoca yanlış anlıyo " bütün arkadaşların hediye aldı birbirine, sen niye almadın, hediye alacağın arkadaşa yazık değil mi, yarın al getir" falan kadın taramalı gibi saydırıyo, evde çalışıpta gelmiş sanki. hoca bi yerde teklediğinde söze giriyorum hemen " hocam ben hediye aldım ama bana hediye gelmedi" diyorum. falan fişman derken arka sıralardan bi kız koşarak geliyor masamın üstüne bir kalemtraş bırakıp koşar adım sırasına dönüyor. 25 binlik bir kalemtraş. 25bin. meybuz bile 50 bin o zamanlar. hesabı siz yapın.
neyse okul çıkışı elimde kalemtraş hüzünlü hüzünlü eve dönüyorum. hayatın adaletsizliğinden falan dem vuruyorum kendi kendime. tabi 8 yaşta ne kadar vurulursa o kadar vuruyorum. misalen " ben nebçim araba aldım bi de bana gelene bak aptal ya aptal" tarzı bi dem vuruş. ve o kalemtraşı hala saklarım bana gerçeklerin her zaman beklenenin altında olduğu hatırlatır. şaka şaka eve giderken çöpe atmıştım bi sinirle.
vay benim hediyem kötü senin hediyen süper şeklinde bir durum yaşanmaması için hediyede standart belirlenmeli. önerim, erkeklere Transformers robot, kızlara ise barbie bebek.
hey zall dostum belli ki durumu iyi olmayan yazarlar var böyle mevlüdümsü tarzda bir şeyler yapamaz mıyız? ben üç yazara fukaralık bursu bağlamak istiyorum. sevaptır, diğer tarafı da var bu işin.