deprem sona erene kadar abuzittin ayakta sabırla bekler. yeni bir başlangıç lazımdır ona. elveda demeden ayrılır ve gördüğü ilk taksiyi çevirir. taksiye hareket edecekken pamela spenceye çok benzeyen bir kız biner.
ancak anlar ki sadece başı dönmektedir. bayılır. kendine geldiğinde sarışın kızın evinde kahve içmektedirler. kız gülümser. televizyonda fenerbahçe-gaziantepspor maçı vardır ve erdalın golüyle 80.dakikada gaziantepspor 1-0 öne geçer. abuzittin sevinçten havalara uçar. kız fenerlidir,sinirlenir ve abuzittini kapı dışarı eder. kızın evi üsküdar civarındadır ve o dönemde üsküdarda, yalnızca geceleri cinayet işleyen bir seri katil korku saçmaktadır. abuzittin sokaklarda süratle yürürken takip edildiği hissine kapılır, arkasına bakar: sarışın kız, elinde ekmek bıçağıyla ona bakmaktadır. tabana kuvvet kaçar abuzittin, bir sağa döner, bir sola.nefeslenmek için durduğunda arkasında kız belirir. abuzittin çığlık atmaya hazırlanırken kız eliyle ağzını kapar: 'evde cüzdanını unutmuşsun' yutkunur 'neden koşturdun beni?' abuzittin kahkaha atar,ekmek bıçağı sandığı şey cüzdandır.
elele tutuşurlar bir an öpüşecek gibi olur ama vazgeçerler. abuzittin giderken birden durur:'adın ne?'kız gülümser:'sana ne?' abuzittin morarmış şekilde parkta oturup cebinden çıkardığı kağıda birşeyler karalar
yazmakta olduğu 50. satıra hayretlerle bakan abuzittin geride kalan 49 satırı baştan okumaya karar verir. aklındaki soru bu roman çok satar mı acabadır.
o an ruhundaki tüm sapık düşünceler bedenini kemirircesine acı vermeye başlamıştı; yoksa her işte olduğu gibi bu işte de mi çocukluğumda geçirdiğim o acı olayın izlerini yansıtacağım? hayır bu sefer değil diyerek yeni bir isim aramaya koyuldu...
romanın 3. sayfasının 56. satırını okurken abuzittin saçmaladığını farketti ve kitabı moderasyon kitabevine geri götürüp o satırın düzeltilip tekrar baskıya girmesini istedi..
abuzittin soğan kokusunu hemen almıştı. aklına ilk gelen soyup soğana çevireceği birilerinin olup olmadığıydı uçakta. sonra elini cebine attı. gözlerine inanamıyordu...
sessice yerinden kalkıp pilot kabinine gitti abuzittin(ilaçlı hıyarın sersemliğiyle) ,paraya doymuyordu,daha çok istiyordu. evet abuzittin emperyalist falandı ama aynı zamanda bir hava korsanıydı o. pilot kabinine vardığında birde görsün kaçırmayı düşündüğü uçağın pilotu tehdit edilemez durumdaydı,bir ölüydü artık.hemde abuzittinin cebinde olmadığını farkettiği isviçre çakısı kanlı bir şekilde cesedin üzerinde duruyordu. alnından terler akıyordu abuzittinin,şimdi üzerine kalmış cinayet ve onu bekleyen kontrol edilmediği takdirde yere çakılacak olan bir uçak vardı.
abuzittin vazgeçti ve alman kızı geri gönderdi. bilmediğiyse gecenin bir yarısı zavallı kızın üsküdara dehşet saçan seri katil tarafından takip edildiğiydi.
abuzittin duvarların boyaları dökülen evinde tek başına uyandı. sigara aradı, bulamadı. sigara almak için dışarı çıktığındaysa kapının önünde kan damlaları vardı. komiser nevzatla gözgöze geldi. ''ne?''diyebildi ''ne oldu burada başkomiserim?'' komiser nevzat sigarasından bir nefes çekti '' alman bir kızı öldürmüşler abuzittin'' dedi sonra.
abuzittin pasaportu dikkatle incelediğinde ayakta zor duruyordu. pasaportu almak için yere eğilmiş belini incitmişti. komiser nevzat ona yardım edip bir kenara oturttu. ve anlatmaya başladı...
"abuzittinciğim, daha geçen ay bel fıtığı ameliyatı oldun, yorma kendini..."
ardından ;
"pasaportunda düriye yazan alman asıllı bir bayanın cesedini bulduk. çok kötü bir şekilde işkence yapılmış kıza...tırnakları sökülmüş, gözleri çıkarılmış, vücudunda sigara söndürülmüş, genital bölgeler eğe gibi bir aletle oldukça kötü bir duruma getirilmiş ve 1 kolu ile 1 bacağı kesilmiş.... görmediğine emin misin ?"
abberline-nasıl olduysa-komiser nevzata soruşturmada yardım etmeyi teklif etti. o günlük ara vermeyi düşündüler ve 28 ekim 2006 galatasaray-gençlerbirliği maçı'na bilet almak üzere yola koyuldular. abuzittin inanamıyor, kendini suçlu hissediyordu. yumruğunu sıktı, seri katili yakalamalıydı.
yoksa abberlineeşşağan ala gazuğunu yiyecekti. maç bitmeden çıktılar staddan bütün gece ihtimaller denizinde yüzdü bi ara boğulur gibi bile oldu. hebelehübele diye tuhaf sesler çıkarıyordu ki minibüs şoförü dürttü uyan dedi sondurak burası in artık. ne kadarı gerçek ne kadarı rüyaydı orasını bile hatırlamıyordu. bulabilirse evine gidecek yarım kalan gerçek rüyasına devam etmek için istiareye yatacaktı..
ama cinayetler sürüyordu. hem 7 kişiyi öldürenler seri katil değil toplu cinayet katiliydi, abuzittin kriminoloji bilgisiyle onayladı bu gelişmeyi. şimdi gerçek katili bulmanın zamanıydı.