nilhan korkunc bir çığlık attı. yer gok inlemişti adeta. sanki dünyada yalnız telefonun ucunda paçalarından bok akan caleb ve o vardı. oydu işte. çocukluk aşkı caleb. olsundu. o zaten çocukken de sıçardı altına bol bol. götü boklu caleb derlerdi ona. ama sevdaydı. gönüldü işte. sessizliği caleb bozdu tekrar ve onunla konuşması şöyle başladı;
"ben vermedim, asla da vermem!" diye bağırdı. bu bir refleksti. sonra silkindi, kendine geldi. evet bülent ersoy gitmişti, dolmuşta yapayalnızdı, vermesi gerektiğini farketti ve verdi.
verdiğine pişman mıydı? yoksa sevinmelimiydi? daha önce hiç arkadan vermemişti, akabinde calebin ayakta olduğunu gören muavin en arkadaki 3 çocuklu teyzeyi görünce şöför sinir oldu ve münübüsü yılbaşına saniyeler kala acı bir frenle durdurdu ve bağırdı, teyze çocuğu kucağına al arkayı beşleyin dedi.