bugün

nasıl yalnızım belli değil sözlük. kafam kızdı, kapattım bütün sosyal medya hesaplarımı. yeter ulan. sürekli bi nerdesin aşkım burdayım aşkım durumu. binlerce dansöz var. bana bayılan da yok, herkes dert anlatmak için arıyo. yeter amk. çekemem artık. raad olmaya çalışıyom ama beceremiyom onu da. sülalem raad değil sanırım. bi de bu ortalıkta mal mal konuşanlar benim kadar aşık olsa neyse. nasıl seviyorum belli değil. ama çok çok umutsuz. yani benim işin olması yaklaşık bi ay önce görüp çarpıldığım elfimsi çekle evlenme ihtimalimden daha düşük. o en azından soru sorunca ilgileniyodu, arada gülüyodu, adam yerine koyuyodu, hem de feci yakışıklıydı. neyse. öyle birini buldum ki sözlük. benden başka herkesi çekici buluyo, herkese yazıyo. deli olucam, içime kapancam. neyse. raadım ben.
ilginç gündü vesselam.

sabah karga bokunu yemeden düştük yollara. ne o, hastaneye gidiyoruz, benim sol böbreği araştırıyoruz. hani şu hiç varolmama ihtimali olan. bugün için nükleer tıp bölümünde randevumuz vardı, sintigrafi çekilecek. sıraya girdik çağırdılar, kana radyoaktif madde enjekte ettiler. bekleme salonuna oturdum, hemen ardından gözüm kararmaya başladı. "şu verdikleri zıkkımdandır geçer birazdan" dedim ses etmedim.

bi süre sonra gözler hepten gitti, etrafı nesneleri seçebilecek kadar göremiyordum, sonrasında tamamen karardı zaten. nefes almakta zorlanmaya başladım, kulaklarımda basınç hissediyordum, duymakta zorlanıyordum. bu sefer ses etmek istedim ama konuşamadım, sadece yanımdaki kardeşimin "iyi misin" sorusunu güç bela duyabildim ve "cık" yapabildim.

sonra öyle bir terlemedir ki bastırdı. uzun süre basketbol oynayıp atmadığım teri o bir iki dakika içinde atmışımdır. bu arada gözler gitti, göremiyordum bildiğin, kulaklar daki basınç hissi iyice arttı. sonra film koptu. bilincimi kaybettim desem, değildir muhtemelen, ama öyle bişey oldu yani. etraftan tamamen kopmuşum, kardeşim o sırada cebimden telefonumu almış, o sırada başka bi yerde olan anneme haber vermeye çalışmış, "bakiye yetersiz" uyarısıyla dumur olmuş, haberim yok. evet çulsuzum.

bu sırada benim rengim beyaz sarı arası gidip gidip gelmiş, ter içinde kalmışım, ama bekleme salonundaki hiç bir allahın kulu kalkıp hemşire çağırmamış arkadaş. kardeşim küçük hadi telaşlandı, koca koca adamlar var orda.

birden film tekrar geldi, en azından etrafımı algılamaya başladım, biraz sonra da annem geldi, o çağırdı doktoru hemşireyi. hemşire gelip durumu anlayıp serum takılması gerektiğine karar verip hazırlayıp getirip takıp tansiyonumu ölçene kadar ben tekrar görmeye duymaya başlamıştım toparlanmıştım. toparlanmış halimde bile 13 olması gereken tansiyon 7 çıktı, kim bilir ne kadar düşmüştü. eller ayaklar uyuştu hareket ettirmekte zorlanıyordum.

neyse sonuçta serumla toparladım. toparlandıktan sonra da amcanın teki geldi "şu saçlarını kestir yeğenim, uzun saç gücünü kuvvetini engeller gücün oraya gider. ne zamandır söyleyecem söyleyemiyorum" dedi. içimden "tebrik ederim amca bunu söylemek için mükemmel bi zaman bulmuşsun" dedim. aslında insanımıza o hemşire çağırmama meselesinden dolayı biraz kızmıştım ama sonradan anladım ki o an sorun olduğunu anlayamamış olabilirler çünkü zaten tenim soluktur benim, inlemedim ya da bağırmadım ne bileyim yardım istemedim. ordaki insanlar da hastaneye gelmiş kendi derdinde, dolayısıyla fark etmemiş falan olabilirler. ağzımdan hafif bi "yardım edin" çıksa eminim ki seferber olurlardı. iyi niyetli insanlar olduklarını fark ettim toparlandıktan sonra, herkes ömürlerinde ilk defa gördükleri ben için endişelenmiş, çantasındaki şekerini çikolatasını suyunu uzatıyor, korkup ağlamaya başlayan kardeşimi sakinleştirmeye çalışıyordu. allah razı olsun demek düşer. hatta bu olaydan iki-üç saat sonra karşılaştığımız teyze hemen nası oldun iyi misin falan diye sordu.

el nihayet, böyle de bir git-gel yaşadım bugün. tecrübe oldu macera oldu, olmayaydı iyiydi ama oldu ne yapalım. burada da paylaşayım aklınızın bir köşesinde bulunsun. yukarıda bahsettiklerim tansiyon düşmesinin sonuçları, eğer çevrenizde bunları gördüğünüz bir insan olursa yapmanız gerekenler, tabi ki ilk önce tıbbi yardım istemelisiniz ama onlar gelene kadar kişiyi sırtüstü uzandırın ve ayaklarını yukarı kaldırın, kollarını da kaldırın gerekirse. buradaki amaç kol ve bacaklardaki kanın beyne gitmesini sağlamak. tuzlu ayran yanılgısından uzak durun. eğer kişinin bilinci açıksa ve açlıktan dolayı bu sıkıntılar oluşmuşsa şeker verebilirsiniz. kişinin farklı rahatsızlıkları varsa bunları tetikleyebileceği için tuzlu ayran ya da bilimum farklı müdahalelerden kaçının ve uzmanların gelmesini bekleyin.

bir de benden kişisel tavsiye, "geçer az sonra" demeyin olum, az sonra geçecek olsa bile koparın velveleyi. ne olur ne olmaz. can bu, kıymetli.

edit: sol böbreğin mahiyetini henüz öğrenmedim. ama bu dakkadan sonra olsa bile yok sayacam şerefsizi. onun yüzünden yediğim inelerin haddi hesabı yok lan keş koluna döndü kollarım. kaç günümü hastanede yedim.
Sevgili günlük;
nasıl başlasam, Nerden başlasam bilemiyorum. 169 gün önce yazmışım ilk bölümü. Çok şeyler oldu o süre zarfında.
Tatil geldiğine sevinmiyor da değilim. Çünkü okul beni gittikce daha kötü yapıyordu. Arkadaşların -bazen arkadaş bile diyemiyorum- bana karşı soğukluklarını hissetmeye tahammülüm kalmadı. Fakat tatil de çok sıkıcı. Memlekette tek kalan benim. Herkes gitti gezmeye. Ameliyatım var diye gidemiyorum. Ve onun üstüne oruç geliyor. Pek inançlı değilim ama ailemin yanında tutamazlık yapamam. Seviyorsam ayak uydurmam lazım.
Kalbimi çok boş hissediyorum bu aralar. 163 gündür kimseyi sokmuyorum aslında. Ki mutluyum, daha fazla. Acı yok. Pişmanlık yok. Olumsuz yönleri ise sevgiye ihtiyaç duyuyorsun çoğu zaman. El uzatacak biri, kalbini dokduracak biri.. Arkadaşlar doldursa sevgiliye hiç ihtiyaç duymam malesef onlar bile eksik.
Pişman değilim. Daha fazla istemedim. Devam ettikçe canım yandı hep. Zaten üzülen hep ben oldum bu sevgili konusunda. Sorun bende mi, beceremiyor muyum yoksa..
insanın 2 3 kere büyük hatasını görünce bir daha bağlanası gelmiyor. Çünkü güvenemiyor insan. Her ne kadar gitmesine üzülsen, yıkılsan da durunca hiç olmuyor. Çok boktan bir durum. Hayat işte.
Çünkü yeniden sevgili olmak istedi. Nasıl olabilirim ki? Aynı kitabı ikinci kez okumak gibi, sonumuz aynı olacak ve tadı olmayacak.
O yüzden ben sevgili arayışından vazgeçtim. Tek isteğim muhabbet etmelik kişiler. Gerçekten arkadaş olmalık kişiler.. Güvenebileceğim, derdimi anlatabileceğim kişiler..
Aklıma gelmişken, ameliyattan biraz tırsıyorum. Yarın da kan vereceğim. En son kan verdiğimde bayılmıştım. Nasıl erkeksem? Ameliyat zor olmayacakmış ama ilk kez gireceğim. Beni tamamen uyuttuklarında acaba işler yolunda gidecek mi..? Neyse, bunla morali bozmaya gerek yok.
Bugünlük bu kadar günlüklü sözlük. Kendine iyi bak.
sevgili günlük,

bugün okulda sadece 3 ders vardı ve çok mutlu kalktım yataktan. Ne güzeldi lan 8 de girip 10.20 de çıkacaktık. Ama sonra aklıma geldi be sevgili günlük, bugün ygs muhabbeti dönecekti sınıfta(evet liseliyim günlük şaşırma). Bana soracaklardı kaç yaptın kaç yaptın sıralaman ne diye. Ben de sus diyecektim bunları diyenlere. evet cünkü sınıf birincisi olmama rağmen berbat bir sıralamam var lanet olsun. Sınıf ortalamasındaki bir sırayı millete söylersem milletin benden beklentileri düşer diye söylemedim. Zaten matematikçi iyi bir lys ve ygs nutku çekti, dahasını kaldıramazdım.

benden bu kadar günlük, anangillere selam söyle.
sevgili günlük,

sabaha kesik kesik uyudum uyandığımda kafam ayrı şişmiş gözüm ayrı şişmişti. bir sigara içtim aç karnına kafi gelmedi. sonra rutin hazırlanma olayını yaptım işe geldim hala işteyim. bugün için enterasan bir gelişme yok şu an her şey standart. sevgilerimle.
Sevgili günlük;
Bugün okula gittim baya bi aradan sonra. Okuldaki platonik aşkımı özlemiştim çünkü. Bi güzel süslendim. Sonra tüm gün ona yakın sıralara oturdum kantinde de gittim onun olduğu masaya oturdum salak salak muhabbete dahil olmaya çalıştım böyle. O da bir badboy olduğu için hafif umursamaz ters cevaplar verdi. Neyse herşey çok güzeldi. Sonra boyu 135 olan kıvırcık saçlı babası zengin kızla bi baktım sarmaş dolaşlar. Oğlan diyo ki buna sen geçen beni eve bırakmıştın ya bi baktım anahtar yok arabada kalmış heralde! Kulaklarıma inanamadım! Sonra ağlaya ağlaya durağa koştum. Aşırı üzüldüm ve eziklendim. Bana badboyluk yapıyodun o kızın arabasının döşemesini yalıyosun. Arabası var diye bi de babası zengin diye işte. of artık ben de sevmiyorum onu. Ben badboy diyodum resmen jigolo çıktı.
sevgili uludağ günlük,

bu gün spora sakatlanma yüzünden 1-2 ay ara verdim. onun yüzüden kendimi biraz kötü hissettim. nede olsa bir tek sporumuz var onada ara verirsem, niye yaşıyorum aga ben.. neyse bu arada yeni şeyler deniyorum. bakalım sonu nereye gidecek.
artık ben bile kim olduğumu tanımıyorum. nasıl olduda bu bataklık beni içine çekti bende ona kandım? yalnizim evet korkuyorum? neyden korkuyorum? ben var mıyım bu acıya katlanmak zorunda mıyım gerçi tüm bu olaylar, insanlar, niye var? ben dünyaya yabancı mıyım dünya mı bana yabancı? tanrıyla sorunum yok sadece onun yarattığı dünyayı sevmiyorum.
Hem ruhsal hem de fiziksel olarak birçok sorun yaşıyorum, sözlük. Sevdiğin birini kaybetmek çok acı. Depresif ruh halimden çıkamıyorum. Hatta bu duyguların, ruh halimin dışına çıkmaktan bile korkuyorum çünkü bana hissettirdiği son duygular. Kaç paket sigara tükettiğimi bilmiyorum ama içtiğim her sigarayla birlikte boğazım daha çok yanıyor, öksürüğüm artıyor. Yemek yemeyi pek sevmiyorum ama son zamanlarda yemek yeme konusunda daha isteksiz hale geldim. Ayrıca önce yemek yiyip sonra içmem gereken ilaçlarım var. Bazen iştahsızlıktan dolayı erteliyorum ya da hiç içmiyorum. Dünse merdivenlerden düşüp bacaklarımı yaraladım. Şişlik neredeyse geçti ama morluk hiç azalmadı. Hala yürümekte zorluk çekiyorum, desteksiz yürümeye çalıştığımda sanki tekrar düşecekmişim gibi hissediyorum. O kadar yoruldum ve yıprandım ki nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Sadece dinlenmek, tekrar mutlu ve sağlıklı olmak istiyorum.
Umuyorum en kısa zamanda kendini toparlarsın, hepimiz yaşadık aynı durumu ölenle ölünmüyor çünkü ve hayat devam ediyor.
Yeniden geldim, sözlük. Bugün sabah hastaneden taburcu oldum ve şu anda evdeyim. Kaç gün sonra ilk kez pc karşısındayım. Bu sefer pc karşısına her zamanki siyah renkli sandalyemde değil, tekerlekli sandalyeme oturarak geçtim. Ne kadar üzücü, değil mi? Bir gün tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyacağımı nasıl bilebilirdim? Aslında bacaklarıma bir şey olacağını düşünmüştüm. Çünkü 3 haftadan daha kısa bir sürede iki kez merdivenden düşerek bacaklarımı yaraladım. Ama bu duruma düşeceğimi hiç düşünmezdim. 5 Mart sabahı geçirdiğim felç, aklıma gelmeyen her şeyi yaşattı bana. O günü her hatırladığımda tüylerim ürperiyor. Konuşmak istedim, konuşamadım, yürümek istedim, ayağa kalkmak istedim ama bacağım öylece kaldı yerinde. Korkunçtu. Yaşadıklarımı kabul edemiyorum. Hasta olduğumu ve bu lanet araca muhtaç kaldığımı kabul etmek istemiyorum. Ailem bile olsa birinin bana bakması zoruma gidiyor. içten içe çok kötü oluyorum, üzülüyorum. içimde kimseye anlatamadığım, anlatmak istesem de kelimelerin yetmeyeceği kadar büyük bir acı ve üzüntü var. Ayrıca kırgınım. Çoğunlukla "o"na. Ona ve onlara verdiğim değere, gösterdiğim ilgiye ve her şeye rağmen hala bu kadar çok sevdiğime üzülüyorum. Ancak ne kendisi ne de diğerleri bunları hak etmedi. Bazı insanlar sadece hayal kırıklığıdır. Bunu geç de olsa anladım. Yaptığım tüm hataların farkına vardım, bir daha tekrarlamamak üzerine..
Geçmiş bitmiş olsun umarım tez zamanda şifa bulur eski sıhhatine kavuşur ve ayaklanırsın.
işe başlayalı nerdeyse iki hafta olacak ama alışamadım. kendimi hiç oraya ait hissetmiyorum. mutfak çok pis, insanlar çok varoş ve kalitesiz bir işin parçası olmak kötü hissettiriyor.
Evet güzel insanlar, gece bu saatlerden itibaren bir veda yazısı yazmak istedim, ek olarak bu sözlükte geçirdiğim zaman boyunca bana neler kattığından ve neler aldığından bahsetmek istiyorum. Öncelikle ben sözlükteki ilk 2023 yaz aylarında takılmaya başladım, sonrasında problemleri bol bir lise 1.dönem etkisiyle sözlüğe Ekim ayında yine geri döndüm, öyle bir döndüm ki adeta sözlüğün tiryakisi olacak haldeydim, çünkü bilen bilir entrylerimden gerçekten kötü bir dönem geçirdiğimi, sözlükte sonralarda belli yazarlarla bazılarıyla birazcık samimi oldum bazılarıyla ise baya samimi oldum(o kendisini biliyor) neyse ama o birisi ben ona S diyeceğim, S ile Ekim ayında konuşmaya başladık zaten o aralar yeni gelmişti, hatta sözlükte olan biten muhabbetleri başta bana sorduğunu hatırlıyorum, sonra birbirimizi iyice tanımak için sosyal medyalarımızı alıp birbirimizi ekledik, S aslında benim gerçekten zor bir zamanımda yanımda olmuştu, ben ona dertlerimi anlatıyordum, o da bana dertlerini anlatıyordu, hatta onun yeni geldiği zaman sözlükte gıcık bir troll denecek bir yazar vardı, bu troll yazar sürekli S hakkında saçma sapan entryler girip onu sinir ederdi, ben de boşver, bir şey yapma gibi şeylerle onu sakinleştirirdim. Sonra o troll falan gitti, tabi o sıralar biz S ile tanışalı bir veya bir buçuk ay oluyor, yani birbirimizin zıt görüşleri konusunda arada sırada tartışıyorduk, çok sert tartışmalar olmuyordu sadece fikir belirtme üzerine tartışmalar cart curt... Galiba Aralık ayında olmuştu bu olay, S'yi başka bir yazar saçma sapan mesajlar yazarak taciz ediyordu, tabi bu duruma sinir olduğu için küfürler ediyordu falan, birde o aralar S'nin yeni sevgilisi olmuştu yine buradan birisiyle, S sözlükte bu mesaj yoluyla taciz eden yazarı ben dahil başka yazarlara anlatıyordu ama ben ona neredeyse o olayda en fazla yardımı dokunan birisi olduğunu düşünüyorum, sözlükte suç olduğunu bile bile tabi o zamanlar yakın arkadaşım diyebilirim S'ye, bu S'ye taciz eden yazarın yazdığı mesajları ifşa ettim, çaylak olmayı göz ala ala, tabi o zamanları illaki hatırlayanlar çıkar, çaylak olduğum zaman S, haksızlık olduğu yine kanıtlandı gibi bir entry yazdı, hatta bana o zaman sosyal medyadan konuştuğumuz yerden teşekkür etmişti. Yani sonra S sevgili buldu demiştim ya, ondan ayrıldı falan bir üzüntü geldi buna haliyle ama illaki kendisi de burada görecektir, yani kusura bakma ama sadece telefondan yürüyen bir ilişkiydi yani ama en azından yine 1 ay kadar uzun sürdü ilişkin, sonra üzüntü içerikli mesajlar atıyor, bende diyorum ki ya üzülme diyorum, telefondan yürüyen bir ilişkiniz vardı zaten, başkasını bulmuştur belki diyorum, ama yok bir türlü üzüntüsü gitmiyor, ben biraz uzak kalmak istiyorum sosyal medyalardan falan bende tamam sen bilirsin diyorum, sonra bu üzüntü olayından sonra ayağından felç geçirdi, geceleri hastanedeyken bana yazıyor, sohbet ediyoruz, ben her şey güzel olacak senin için diyorum, bugünleri de atlatırsın diyorum, ona umut aşılamaya çalışıyorum. Yani yavaş yavaş son kısımlara doğru geliyorum, sonra bir şekilde ufak bir tartışma gibi bir şey oldu, yok işte sen dinlere inananlara karşı faşistlik yapıyorsun dedi, yani ben bunu yine fikir tartışması sanarak faşistlik yapmıyorum, her insanın radikal görüşleri vardır dedim. Yani bence burada bir tutarsızlık var yani biz seninle Ekim ayından beri konuşuyoruz şimdi mi gerçekten bazı şeyleri anladın yani benim düşüncelerimi neyse sonra o günün yarınında beni engellemiş S, bir de sebep söylememişti o zamanlar yani o gün çok üzülmesem de yine de neden böyle bir şey yaptığını merak ediyordum, sonra bugün bir şekilde dikkatini çekeyim diye bir entry yazdım, tabi iyi insan lafın üzerine gelirmiş ve mesaj yazdı, sonrasında ya şu yaşanmışlıkların hatrına engellemenin sebebini söyle dedim, yani bence böyle sebep söylemeden gitmesi çok mantıksızca geldi, ama en azından o yaşanmışlıkların değerini bilen bir insanmış S, ve bugün neden engellediğini söyledi; Nedeni ise benim bencil olmammış, fikirlerimi, düşüncelerimi her şeyden üstün tutmammış falan filon. Bir zamanlar S'den sadık bir arkadaşsın gibi şeyler duyardım bugün ise bencil olduğumu öğrendim gerçekten komik, yani tabi bazı konularda bencilim elbette ama bu benciliyetimle sana hiçbir zaman zarar vermedim, aksine zarar vermeye çalışanlara karşı seni korumaya çalıştım, ulan sen o 1 aylık telefondan konuştuğun sevgilinle ayrıldığın için üzülüyorsun diye kendimi üzdüm ya, dedim bu neden kendini aptalca bir durum için üzüyor diye, ama ben neymişim bencilmişim hahahayt, ne demişler besle kargayı oysun gözünü, hanımefendi için dileğim umarım o istediği hayallerini elde eder ama elde ederken esas bencil olan insanlar ile yüzleşmek zorunda kalır ve bu durum onu kahrederde zamanında ben kime bencil demişim ya diyip pişman olur. Ha bu arada ben bencil olduğumu kabul ediyorum ama ben bencilliğimle kimseye özellikle zor bir dönemde yanımda olmuş bir arkadaşıma hayatta zarar vermem. Neyse size buradan şu tavsiyeleri vermek istiyorum; yani isterseniz 40'lı yaşlarınızda ihtiyarlığa yavaş yavaş zemin atan bir insan olun, isterseniz bir sonraki nesilden bir genç, değeri gerçekten hak eden insanlara verin, yoksa şu yukarıdaki zat gibi insanlarla karşılaşıp kendinizi üzersiniz, yine yukarıdada dediğim gibi "besle kargayı, oysun gözünü." Bu söz kulağınıza küpe olsun. Hadi sağlıcakla, ha bu arada S istersen bu yazıyı okuduktan sonra tonlarca küfür yazabilirsin bu benim hiç umrumda olmaz, sadece hayatımın zor bir döneminde bana iyiliğin dokundu diye paragraf yazdım, yoksa kendini çok değerli bir pusi sanma o değerli pusini alıp ağzına kadar yırtacak insanlar gördüm neyse iyi geceler dilerim hepinize zaten hesabıda yarın silerim muhtemelen:)
Yeniden geldim, değerli sözlük:

Zaman o kadar hızlı geçiyor ki farkına bile varmıyoruz. Geriye dönüp baktığımda bazı olayların üzerinden aylar, hatta yıllar geçtiğini görüyorum. Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum. Şimdiye baktığımda her şey çok daha farklı. Yeni bir ben, yeni düşünceler, yeni insanlar ve bambaşka bir hayat. Değişmeyen tek şey çocukluğumdan beri yanımda olan ailem ve arkadaşlarımla olan bağım. Aslında hoşuma gidiyor, bu duyguyu ve bağı seviyorum. Son zamanlarda rahatsızlığım nedeniyle pek dışarı çıkamıyorum. Sadece düzenli olarak hastaneye gidiyorum, nadiren bir buluşmaya ya da üniversiteye gidiyorum. Zaten eğitimime evden devam ediyorum ama bazen gitmek zorunda kalıyorum. Neyse, uzun süre devam edecek olan bu süreçte hayatımdaki çoğu insan hakkında daha iyi ve net düşüncelere sahip oldum. Aslında bu kadar değer verdiğim, adına üzüldüğüm insanlar için hiçbir şey yapmamalıydım. Bunu anlamak ve öğrenmek aslında biraz üzücü. ilk başta kabul etmemeye çalıştım ama ne yazık ki gerçeklerden kaçamıyoruz. Gerçekler, evimizi bulup kapımızı çaldığında, ne kadar çalışırsak çalışalım, o kapıyı kırıyor ve yanımıza geliyor . Zor ama kabullenmek gerekiyor. Şimdi ilk günlerde kendime söylediğim yalanları hatırladığımda biraz da olsa inanmak istiyorum. Ama en son bunların yalan olduğunu tekrar hatırlıyorum. Bu gecelik bu kadar, sözlük. Kendinize iyi bakın, sizi gerçekten sevenlerle mutlu bir hayat yaşayın. iyi geceler, tatlı rüyalar diler ve sigara içmeyi unutmamanızı hatırlatırım.
dünyanın en mükemmel sözlüğü...
değişik bir başlık.

bugün ikinci kez nikah masasına oturdum, üçüncü kez de oturacağım tabii şahit olarak * üçüncü de son olacak ve ömrüm kadar sonsuz yalnızlık yolculuğum resmen de başlamış olacak. çok daha huzurluyum. kimseye mecbur değilim ama vicdanım hiç ulan be demeyecek. sevgili kendim, kendine hoşgeldin.
Bazılarının ağlama duvarına çevirdiği başlık haline gelmiş.
aktif kullanıcı sayısı git gide azalıyor gibi.
Ben geldim, sözlük.
Felç geçirdiğimde sağ bacağım yürüme yetisini kaybetmişti. Bu benim için büyük bir acıydı, asla iyileşemeyeceğim büyük bir travmaydı. Açıkçası ilk başlarda tüm beklentilerim, yeniden ayaklarımın üzerinde durabileceğime dair tüm umutlarım 0'a beraberdi. Psikolojik olarak olabildiğince çabuk toparlandım, her zaman olduğu gibi yine kendimin en büyük destekçisi oldum. Tüm bu süreçler elbette hâlâ zor, ağrılı ve sancılı. Ama yaşanan her şeyi kendim için bir sınav dönemi olarak adlandırmak istiyorum. En önemlisi de şu: Bu sınavı başarıyla geçtim. 11 haftanın sonunda tekrar ayağa kalktım, tekrar yürüyebiliyorum. Fakat, tekerlekli sandalye kullanmaya devam edeceğim, bastonumla kombine olarak. Evimde ve kısa mesafelerde bastonumla yürüyeceğim ama uzun ve yorucu yolculuklarda tekerlekli sandalyemde olacağım. Bunlar benim dikkatsizliğim ve sağlığıma önem vermemem nedeniyle yaşanan bir süreçti. Ancak yaptığım hataları tekrarlamayacağıma eminim. Larisa(primadonna) olmak bunu gerektirir çünkü...puajajajaja.
görsel
insan, her türlü iyi özelliğine rağmen sonuçta hayal kırıklığı. Nihayetinde her şey gibi insan da aslına rücu ediyor.

kaç kişi için hayal kırıklığı olduğumu bilmiyorum. Sadece, üzerine hayal kurulacak biri gibi davranmaya çalışmadığımı biliyorum.

Madem bütün sürgünlükler o sürgünün süreği, beşerden umut etmeye teşne bu fıtrat niye?

Kimseye yaslanmadan yaşamak ve öylece ölmek desen, o bile kendi elinde değil. Kime ne zaman muhtaç olacaksın, belli değil. Erdemli olmak bile büyük bir halüsinasyon, ne de olsa onurlu yaşayabilmek bile paraya bağlı.

insana muhtaç olmamak yeter.