mendilim yok ile ilk kez karşılaştık. pek de muhabbet edemedik. yorum yapmasam daha iyi.
japoncum: patlayan topumuzu japon yapıştırıcısı ile yapıştırdı, oyuna kaldığımız yerden devam ettik.
thug life nigga: siyahiler piknik yapamaz tabusunu yıktı. kolay olmadı onun için; ama sonunda o da kazandı, biz de.
pseco: zirveye katıldığı söyleniyor; ama ben nası olduysa göremedim. çok ilginç.
jaschar: salataya yaptığı unutulmaz katkılardan dolayı kendisine müteşekkiriz. riviera değil de sızma zeytinyağını tercih etmemiz gerektiğini söylemiştir. (bkz: her gün bir yeni bilgi)
johnnyturhan: dönüş yolunda şoföre co-pilotluk yapmıştır. böylelikle yolumuza çıkan kurt, kaplan, ayı, tiger ve bilimum sürüngenden zarar görmeden evlerimize vardık. sağ olsun.
catstark: mangalı yakarkenki ustalığını barınak yaparen de göstermeye çalıştı; neyse ki parmaklarını kesmeden emekliye ayrıldı. etin tadı hala damağımda.
dances with wolves: yanında getirdiği dünya klasiklerini okurken fotoğraf çektiriyordu. usulca yanına sokulup merhaba dedim.
lets write: durup dururken "hadi sözlüğe girip bir şeyler yazalım" dedi. ne alaka çözemedim.
cokacayipsey: bu adamla 53233. zirve ama adamı hala çözemedim. fenerli deseem, değil. bur-sa-lı-sın deseem, değil. alibaba gibi adam ama.
evet arkadaşlar. en özetiyle gelmiş geçmiş en iyi zirveydi katıldığım. ingilizcem de olduğu için şöyle diyebilirim best zirve ever. bundan sonra daha iyisi, daha eğlencelisi olur mu, böyle güzel kadro yine buluşur mu, hiç mi uyuz insan gelmez bilmiyorum. gelen arkadaşların hepsine teşekkür ederim. bizler alışveriş falan dolayısıyla cokacayipsey insanı ile sizden biraz fazla yorulduk amma, lakin ki öyle değildi. değdi her şeye. gelmeyen arkadaşlara da bir daha zirveye katılmamalarını öneririm. en güzelini kaçırdınız lan en güzelini. daha zor olur bu tarz bir şey. özet geçmek ayıp, dolu dolu bir gün olsa da özet geçersek:
tıka basa yemek yedik. bayanlarımız salata, birkaç erkeğimiz de mangalımızı yaptı. ufak oyunlar oynandı grup grup. küçücük alanda biz 11 erkek maç yaptık, is top oynadık. nasıl yazılıyorsa artık. sonra yakan top oynadık. ben yakan topta olayın gerçekten birilerinin vücudunu yakmak olduğunu sanıyordum. oyun sonunda arkadaşlar gelip, yakmasan da olur insanlara değse yetiyor dediler de geç oldu. oyunlar sonrasında ekmek arası sucuk parti ve çayla kapanış. alkolsüz bir zirve oldu. ama nasıl olduysa sanki herkes yarım şişe rakı içmiş gibi mutluydu. biz ipin ucunu kaçırıp orada bağıra bağıra şarkılar söylemeye, dönmeye falan başladık birkaç erkek. fenere opera bile yaptık ayıptır söylemesi. gün bitti derken sonra bir dönüş var ki aman allahım. sırf şu dönüş bile çok zevkliydi. şarkılar falan. harikaydı lan. mezdeke bile vardı lan minibüste!
seyyar motto - djarum falan içti bu adam. sonra bir ara da turistik işeme mekanlarında fink attığımız görülmüştür. lets write - kankam benim, ne desem boş. maçta kavga etmemize ramak kalsa da, maç bitince yine eskiye döndük. kardeşimdir, özeldir. cokacayipsey - zirve organizatörü, zamanını mı harcamadı, parasını mı harcamadı, mangal mı yakmadı. her şeyi yaptı lan adam yine bizim için. kraldır. üçlü çektir tayfaya... CatStark - mangalı falan yaptı, uğraştı adamım. futbol maçında öyle bir top kontrolu yaptı ki aman aman. çok da iyi oynadı. ama kendisi için tek lafım: topsun olm. budunyanindisindan - yine neşe kaynağı, yine sigara otlakçılığına izin veren, yine çok sıcakkanlı. arada yine seviyeyi yükseltmeye falan çalıştı ama çok izin vermedik. dobrowski - sevgilisiyle gelen bu adamla piknik maçında bile karşı takımlardan olduk. kaderimiz böyle yazılmış. zekeriyabeyaz - arthur'u ile yine neşe kaynağı oldu zirvenin. iyi ki gelmiş, yine hep gelsin. sol kulağına fazla bağırdım biraz minibüste dönüşte. sıkıntı yoktur umarım. ziggy marley - gözleri renkliymiş lan bu çocuğun. ama sigarayı azalt evlat. yaşın çok genç. salim ile mikael akerfeldt - ıı şey kardeşimdir. ne diyim uzun uzun şimdi. mendilim yok - sevgilisi ve icimdeki deniz'i olmayınca biraz enerjisi düşük gibiydi, rahatsızlandı bi ara falan ama zirve için en çok kafa patlatanlardandı. ne getirilcek, ne edilcek. salatada da parmağı vardı. ellerine sağlık. johnnyturhan - sevmem kendisini. mecburen zirvelerde karşılaşıyoruz. Habunio - ilk defa geldi ama sıcakkanlı bir arkadaş. maçta da aynı takım için savaştık. mangalda da emeği vardı teşekkür ederiz. görüşmek dileğiyle. sizofrenik komedi - yeni yüzlerden. salim yazarının aynısı lan aynısı. aynısı yaaa. jaschar - kartona ismi yanlış yazıldığında tek farkedendim. dedim o öyle yazılmıyor, sonra düzelttiler falan. dostunu düşmanını gör hacım bak daha ilk zirvenden. thug life nigga - uzun süre sonra görüşmek güzeldi. Dances with Wolves - iyi ki gelmiş lan bu adam. valla çok renk kattı. zaten sanırım o gelmedi. o dağda zaten yaşıyordu, onun orda bir hayatı vardı. biz üniversite gençliği oraya gittik gibi oldu. o ağaç altında kitap okumalar, köpekle geziye çıkmalar, hani onun normal hayatı gibiydi onun yaşadıkları. arkalara gidip çalı çırpı getirmeler. o orada yaşıyor sanırım. bana öyle geldi. t shirtünü verdi bana sağolsun, o t shirt de kaldı bende. bir gün görüşüp veririm umarım. tekrar tekrar sağolsun.
çok güzel geçti, tüm arkadaşlara tekrar teşekkürler. ama artık bursa'ya indik, seviyeyi yükseltin. ve raad olun, sıkıntı yok...
sevgili cokacayipsey izinli olduğu için buradan bildiriyor, dinleyin bahalım abinizi:
o değil de uludağ da mangal yapıyoruz zirvesine uyuduğu için veya başka sebeplerden dolayı gelmeyen\gelemeyen ve bundan dolayı tarifi imkansız heyecana ortak olmaktan mahrum kalanlar için gelsin.
çelik'ten güle güle
bir de ne kaçırdıklarını bilseler;
muteşem manzaralarla dolu uludağ yolculuğu,
turnikeler öncesi hararet yapan aracığımızın itilmesi esnasında yaşanan seviyeli sohbetler,
zemin etüdü esnasında dönen beyin fırtınaları,
otağımızı kurduğumuz yer ve uludağın tarifi imkansız serinliği,
yardımlaşma ve dayanışmanın tavan yaptığı mangal, salata v.b gıdasal ürünlerin dili olsa da konuşaları,
altıya altı, beşde devre onda biter mahalle maçı,
yakan top,
renkli istop,
farklı frekanslarda kağıt oyunları,
catstark, cokacayipsey ve habunio ile mangal nasıl yapılır sempozyumu,
budunyanindisindan, japoncum ve mendilim yok ile salata yapmanın püf noktaları konulu brifing,
zekeriyabeyaz ile arthur'un inanılmaz ikili ilişkileri,
dances with wolves ile seyyar motto arasında yaşanan muhteşem arkadaşlığın, su taşıma sevdasının ve elitisit yapılarının gün yüzüne çıktığı anlar,
salim ile mikael akerfeldt'in zengin biri olduğunun anlaşılması,
dobrowski ve sevgilisinin kameralarımıza yansıyan muhteşem sevgi dolu bakışları,
thug life nigga, ziggy marley ve sizofrenik komedi ile arabesk üzerine söyleşiler,
fiziksel rahatsızlığımın ruhumu büzmesi durumundan yeni yeni kurtuluyor ve şimdi zirveyi anlatıyorum.
1) gelmeyenler/gelemeyenler/geleceğim deyip gelmeyenler vardı. hepsinin canı sağolsun hepsinin yerine yenildi/eğlenildi.
2) büyük çaplı organizasyonlarda illa ki bir tartışma bir gerilim ortamı efendime söyleyeyim bir gruplaşma olur. fakat bunda hiç olmadı. herkesler melek gibi insanlardı hakikaten.
3) en önemli noktalardan biri olarak; bursa yazın en sıcak günlerini yaşarken serin bir yerde ve uludağ'da olmak paha biçilemezdi. üşüdük ve üşümenin keyfini çıkardık!
4) sabah moron bir vaziyette gelip yeni gördüğüm arkadaşlara selam vermemiş olduğum için ayrıca özür diliyorum.
budunyanindisindan: sabah beni ne güzel karşıladı öyle. manyaklar gibi eğlendik üçlü kız ortamımızda. japoncum katkılarıyla. hijyen diyorujm ayrıca. daha da bir şey demem. japoncum: dünyalar güzeli bir insan. budunyanindisindan ile yarışıyorlar. arada fark yok ama. süfersonik kahkahalarıyla daha da güldüm. ablam. minikjaponcum: zirve arkadaşımdı. el ele tutuşup güneş ışınlarının şekillerini çözmeye çalıştık. muhabbet ettik. el kuklaları yaptık. sanırım en çok onunla vakit geçirdim. dünyalar birtanesi bir küçük hanım. kardeşim. cokacayipsey: organizeytır. nasıl da topladı ama paraları?* abim. yokken hiç abim oluverdi. ne şanslıyım! zekeriyabeyaz: oğluyla katıldı. insanın evladı yaramaz olunca. onu görmek gerçekten iyi geldi. daha eskilerden daha bildik biri. pseco: organizeytır çırağı. şaka bir yana icimdeki deniz'in yokluğunu onunla doldurabilirim gelmeyince. hiç konuşmasak bile kendimi güvende hissetme hali. seyyar motto: galatasaray'ın propagandasını yaptırdı gene. salim ile mikael akerfeldt: nikini hiçbir yere bakmadan doğru yazdım. tebrik bekliyorum. çok sevimli bir insan. ortam erkek ağırlıklı olduğu için yakışıklılığının tadına varamadı bu kez.* johnnyturhan: beni kötü fotoğraflarına alet etti. yine de kıyamadı ağzımdan akan karpuz sularını sildi sağolsun. bir dahaki sefere elektrikli testere getireyim de ihya olsun.* letswrite: neye güldüğünü çoğu zaman anlamamakla birlikte o güldükçe biz de güldük, o kadar içten. bir de; üzülme ben o espirinin ağırlığını kaldırabilirim. dobrowski: o, ben ve sevgilisi ortamlardaki kıvırcık ortalamasını arttırdık. o da sevgilisi de sıcak insanlardı. her bir işi beraber yaptık sağolsunlar. ayrıca nazar boncuğu alıp görünmeyen bir yerlerine taksınlar. catstark: acayip güzel sesi var yamulmuyorsam. çok da yürekten gülüyor. ziggy marley, şizofrenik komedi, habunio, dances with wolves, thug life nigga ve jaschar; güzel sohbetlerin insanları. güzel insanlar.
ne karpuzlar yendi ama arkadaş. yenmesi gerektiği gibi. ağzımız yüzümüz karpuz esansıyla doluştuk servise.
bir de sipeşıl tenks:
budunyanindisindan, salim ile mikael akerfeldt ve johnny turhan'a. beni bulmak için arkamdan gelmeniz çok incelikli bir hareketti. neyse ki şimdi iyiyim. görüşünce çok çok öpücem sizi. apayrı sevgiler.
zekeriyabeyaz, seyyar motto ve dances with wolves'a. zek'in evime kadar gelmesi, diğerlerinin camdan el sallamam için bekliyor olması çok güzeldi.
kendimi iyi hissettiren herkese sonsuz teşekkürler.