sözlüğü sahiplendiğimden değil özeleştiri demem, "beni de aranıza alın" kaygımdandır.
bir kıssa ile başlayayım.
5 ay önce ilk üye olduğumda sözlüğe, iyi bildiğim konularda bile yazmaya çekinirdim, ya tam bildiğimi açıklayamazsam, ya tam olarak anlatamazsam, ya bildiğimde ufak yanlışlar varsa, diyerek vazgeçerdim. iyi bilsem de benden daha iyi bilenler beni aşağılar hissiyle yazmazdım yazmak istemezdim. sözlüğü gözümde pek büyütmüştüm nedense.
siyasi olaylara falan hiç bulaşmazdım. neydim kimdim ki siyaset yapacaktım. ne biliyordum ki politikik yazacaktım. burdaki "üstad"larımın yanında bir hiçtim ben. azıcık yalan yanlış kulaktan dolma bilgilerle siyaset mi yapılırmış.
din konusuna ise hiç bulaşmazdım, az inandığım için, bunun böyle toplumlarda pek hoş karşılanmayacağını biliyordum. ve görüşlerimi ulu orta söylemenin pek hoş olmadığını da biliyordum. herkesin dini kendinedir. neden yazayım dinimi, görüşümü, size ne. okuyanlara ne.
böylelikle bir süre, diğer "yazar" arkadaşlarım ne yapıyorlarmış diye merak ettim ve inceledim sol frame i. incelemez olaydım. o anda gözümdeki gereksiz büyümenin farkına vardım.
bilgi sahibi olmayan bir sürü insan var burada. ama hepsinin fikirleri var, ve ne yazık ki, bu temelsiz fikirlerini güvenle söyleme özellikleri var.
bakıyorlar, birisi salakça siyasi bir yazı yazmış, diyor ki aklınca ben daha iyisini yazabilirim. ve daha salakça birşeyler yazıyor. daha sonra öbürsü bunu görüyor aynı şekilde bu da yazıyor.
sol frame a bakıyorlar. saçma salak bir başlık, ben daha zekisini bulurum diyor, demek ki ulusözlüğün kapasitesi buymuş, ben bunlardan zekiyim diyor ve o daha saçmasını yazıyor, ve sözlük kaybediyor.
ateist olmayı bir ayrıcalık sanan insanlar ile inanmayı ayrıcalık sanan insanlar kapışıyorlar hep. solcu ve sağcı atışmasını hiç söylemiyorum. inanca saygılı olmuyorlar, dine bok atmaya kadar götürüyorlar işi.
lise çocukları gibi, o solcu ben sağcıyım ayrımına gidiyorlar ve hep tek taraflı düşünüyorlar.
belki de bilinçsiz olmalarının temel nedeni de budur.
üretecek durumda olmadıkları için de, boş bakınızlar, kendilerince komik bknzlar koyarak olayı idare ediyorlar, aslında ben zekiyim mesajı veriyorlar alttan alta. komiklik ile aptallık arasındaki çizgiyi bilmiyorlar.
daha sonralarda bu bilinçsizliklerini nick altı entrylerine kasarak, ona buna çamur atarak gideriyorlar. celebrity olmak için, gerçek hayatta olamadık bari şu dandik sanal ortamda bir bk olalım diyerek kendilerini kasıyorlar, bu uğurda erdemlerini hiçe sayıyorlar
politik fikir sahibi olmayı sadece kahve sohbetlerinden veya okuduğu gazetelerden sanan insanlar var burada.
okumak deyince, sözlük okumaktan başka bir şey okumayan insanlar var burada.
en iyi bildikleri konu olan futbol muhabbetinde ise döktürüyorlar, avam mahallelerdeki insanlar gibi.
e hal böyle olunca da cehaletleri bilinçsizlikleri aynı hızla devam ediyor.
birbirlerinin seviyesini gördükçe, ben daha iyiyim diyerek devam ettiriyorlar bu bilinçsizliklerini.
uludağ sözlük'e bulaşmanın bir değer yoludur. uludağ sözlük yazarları şöyledir, yok yok öyle değil böyledir yada ben hariç herkes salaktır tarzı entrylerden ve başlıklardan, sebebi ister ilgi çekmek olsun , ister sazan avlamak olsun , fenalık gelmiştir.
spongiform eğilimin bu kadarı tahammül edilir değildir.
futbol hakkında yazma
geyik yapma
siyasete bulaşma
şiir yazanla dalga geç
bilgi içerikli entry gördüğün yerde kaç
sürekli eleştir, sürekli eleştir başka da bir halt yeme.
he
evet! bu adamlar sadece uludağ sözlükte yada x sözlükte var.türkiye'de yok sanki bunlar uzaydan bağlanıyorlar sözlüğe.
yazarın biri çıkar ben adam edeceğim bunları der , yok ben en zekiyim diye ilgi çeker *, birisi çıkar uludağ sözlük yazarları şöyle böyle konuşur durur kendi bir halt (mış) gibi.
ama yeter yahu .
rasyonel bir ifade ama körler sağırlar birbirini ağırlar durumu vuku bulduğundan itiraz edilebilir. e zaten bu da var olan bilinçsizliğin doğal, beklenen sonucu.
itiraz edeceklerin de ilk iş "sevdiğim film, ağladığım nokta, sıçtığım mekan, sktiğim karı" formatında tanımlardan vazgeçmesi gerekiyor heralde.
özel mesajlar vasıtasıyla iletişime geçildiğinde ya da en azından denendiğinde:
-polisleri benim kadar iyi tanımadığına emin olabilirsin.
+neden emekli polis muhabiri misin sen?
-emekli değilim, muhabir hiç değilim. söylediklerime inanman yeterli.
+zuahahah peki tamam inanırım bir ara...
şeklinde bir diyaloğun açıkladığı durum. bilinçsizden ziyade seviyesiz sanki biraz. yok ya o benim seviyesizliğim.
edit: isim verilmemiştir. kimse üstüne alınmasındır. tabi ben afişe olmak istiyorum diye çıldıranlar ayrı mevzudur.