uludag roman kayip ada

entry120 galeri0
    45.
  1. ada'da işler iyice çığrından çıkıp, taşşak gibi bir hal almıştı. gahı brendın sementa'ya pandik atıyor, gahı sementa brendın'ın genital ve dahi erojen ve dahi üreme organının olduğu bölgeye doğru "mucccuk" hareketi yapıyordu. bu enseye şaplak, köte parmak hadisesinden sıkılmış olacak ki brendın haykırdı; "sementa sementa, ben senin böyle tırt bir karı olduğunu bilsem hiç aşkından kendimi kaybeder de bilinçaltında bu dünyayı kurar mıydım". sementa ağlamaklı olmuştu ama geri dönüş olmadığını da biliyordu. dal rüzgarı affedebilirdi ama kırılmıştı bir kere...
    1 ...
  2. 44.
  3. bu sözleri ve tavırları kuşkuyla karşıladı sementa. küçük bir hayat kurmaktan, ölene dek birlikte yaşamaktan söz ediyordu brendın. ama o bir erkekti nihayetinde. ve erkeklerin böyle davrandıklarında aslında ne yapmaya çalıştıklarını iyi bilirdi sementa tecrübelerinden. y.raklara gelmek üzere olduğunu hissetmişti. biraz geri çekildi usulca...
    0 ...
  4. 43.
  5. ama sementa brendın'ın söylediklerini pek de sıcak karşılamamıştı. seninle koskoca ömrümü bu boktan ada'da geçirecek değilim. bakışı atmıştı kendisine. brendın boynunu büktü. öküzün trene baktığı gibi sementa'ya baktı.
    0 ...
  6. 42.
  7. sementa'nın bu lost aşkı brendın'a az daha kendini kaybettiriyordu. az daha tüm bu melankolik ve yaratılışçılıkçı havasından kurtulup, "yeaa onları kim ezberliycek, elime yazar, bakar bakar yazarım demiştim ama ıssız adaya doğru yüzerken silinmiş ehe ehe" diyecekti. gene de kendini tutup, melankoliye yoğunlaştı, melali anlamayan sementa'ya aşina değilim diye düşündü.
    tekrar sementa'nın saçlarını okşayıp, melal havasına geçecekti ki sementa bu sefer de " o diil de brendın mr. eko'da ne kas var haa" dedi. bredın da kapıp koyverdi, "bre dinsiz karı, bir kere verdin mi ki, sabahları kahvaltıdan önce biraz daha sabah sporu mu yaptık, bre deyyus karı" dedi. skerim böyle aşkın da melalin de ızdırabını diyerek dağa taşa haykırdı.
    2 ...
  8. 41.
  9. çocukluktan beri robinson crusoe okuyorum. haliyle ıssız bir ada'da napıcağımı çok iyi biliyorum dedi brendın kendine güvenerek. istersen seninle burada küçük bir hayat kurar birlikte ölene dek yaşarız dedi sementaya.
    0 ...
  10. 40.
  11. kendi kendine bir çimdik attı. canı yanmıştı. evet; bu bir rüya değildi. hatta beyni ona bir oyun da oynamıyordu. ve sementa kanlı canlı bir şekilde karşısındaydı...
    0 ...
  12. 39.
  13. brendin sementa'ya sayıları sordu. tabikii biliyorum dedi sementa 4 8 15 16 23 42. teşekkür etti brendin sementa'ya. eskiden de salaktın şimdi'de öylesin iki sayıyı ezberleyememişsin dedi. sementa. brendin bozulsa'da çaktırmadı.
    0 ...
  14. 38.
  15. elini uzatır uzatmaz sementa'da bir gariplik olduğunu farketti. sementa, sanki en büyük matemini yaşıyor gibiydi. sementa'nın bu halde olmasına dayanamazdı, sementa'dan nefret etmiyordu. sementa'dan korkuyordu, sementa'yı yalnız rüylarında görebiliyordu ya da beyni kendine bir oyun ettiğinde, ıssız bir adada...
    ama yine de sementa'nın başına kötü şeyler gelsin istemiyordu. ya da kötü bir şey gelmiş olmasını. tüm cesaretini toplayıp sementa'nın saçlarına uzandı. şırıl şırıl akan bir suya dokunur gibi dokundu sementa'nın saçlarına. elleri, sementa'nın saçlarının içine karıştı. bu sarhoşluk içinde, sementa'nın ağladığını ve aslında çok acı çektiği anlamamıştı bile. bıraksalar, hayat bıraksa, sementa'nın saçlarının içinde bir ömür boyu yaşayabilirdi.
    1 ...
  16. 37.
  17. karşısında duran sementaydı. gerçek olduğuna inanamıyordu. gerçek olup olmadığını anlamak için silikonlu gögüslerine parmak attı. evet gerçekti. karşısındaki sementaydı. hayatında aşık olduğu tek kadın. peki ama sementa'nın burada ne işi vardı? içinden "neyse laa dedi bokunu karıştırmaya gerek yok". içimde zaten hep bir ıssız ada fantezisi vardı diyerek sementaya bakmaya devam etti.
    0 ...
  18. 36.
  19. şu tıkırtıların ne olduğunu bir anlayabilseydi artık. ah bir anlayabilseydi...
    0 ...
  20. 35.
  21. derken, tıkırtılar yaklaşmaya başladı. en derinden, belki evin bodrumundan, sesler yavaş yavaş yaklaşıyordu. ya da hemen duvarın diğer tarafından gelen tıkırtılar şiddetini artırıyor, brendın'ın nefesini daha da zorluyordu. tıkırtıların kapıya yaklaşmakta olduğunu düşündü brendın, heyecanı daha da artmıştır. "tanrım, lütfen sementa olmasın" diye geçirdi içinden. o an sementa'yı görme isteği dışında hiçbir şey hissetmiyordu. ama sementa'yı görmek de istemiyordu. hangisi daha kötü diye düşündü, "sementa'yla karşılaşmak" mı, yoksa "adını bile bilmediği bir kötülükle yüzyüze gelmek" mi...
    evin kapısı, sanki ortamın gerilmesinden ve brendın'ın nefes alırken zorlanmasından zevk alır gibi, yavaş yavaş açıldı. dışarı hiç bir şey çıkmadı, hiçbir koku, hiçbir ses, hiçbir görüntü, hiçbir sıcaklık, hiçbir soğukluk. ama brendın, onu hissedebiliyordu. "aman tanrım" dedi.
    1 ...
  22. 34.
  23. 33.
  24. sementa kate'in götünede benzese aşktı bu. ota'da boka'da konan bir şeydi kendisi.
    0 ...
  25. 32.
  26. hatta kate'in götüne bakarken dahi sementa'yı düşünürdü hep.
    sementa da kate'in götüne benzemiyor değildi hani...
    1 ...
  27. 31.
  28. sementa brendın'ın eski sevgilisiydi. aşık olduğu tek kadın. sementa'dan sonra bir çok kadını yatağa atsada sementa'nın hayaliyle sevişmişti her biriyle..
    0 ...
  29. 30.
  30. müslüm baba birden adaya gitme gereksinimi duyuyoru o an reklam çekimlerinde, ihtiyacı var dı şimdi bir tatile, kış da geliyordu bırrr hikayesi...
    0 ...
  31. 29.
  32. siktiret rakamları diye söylendi kendi kendine. kate'in götü canlandı gözünde. götten öte bir şeydi. hatta o göte bülbül öteydi...
    0 ...
  33. 28.
  34. evin içinden bir kadın çıkma ihtimali, en kötüsü olsa bile, yine de çekici gelmişti brendın'a. bir kadın çıkması ihtimali brendın'ı korkutuyordu. hayatı boyunca çekindiği, yanına yaklaşmaya korktuğu, ellerini tutamadığı kadınlardan birinin, belki sementa'nın evden çıkma ihtimali, herhangi bir kaçış şansının da olmadığı bu adada, brendın'ı çıldırtacak kadar kötüydü. çıldırabilirdi evet ama "artık çıldırmanın ne önemi var ki" diye düşündü. beyni, aklı, hakikati kaybetmiş, kendini ıssız adalara vurduktan sonra sementa, ne kadar kötü bir şey yapabilirdi ki? elini mi tutardı, saçlarını mı okşardı, hayran hayran gözlerle kendine mi bakardı, ne olabilirdi ki en kötüsünden? bu düşünce brendın'ın nefesini daralttı. hayali bile olsa, adı bile geçse, sementa'nın kendini bu kadar etkilemesi çok kötüydü. bu kadar zayıf olmamalıyım, hayaliyle olsun karşılaşabilmeliyim diye düşündü. tüm bu düşünceler, onun en kötü sonla karşılaşmasına bırakın hazırlık olmayı...
    1 ...
  35. 27.
  36. brendın bilgisayar ekra'nını gorunce rakamları gireceğini uyandı. yalnız rakamları hatırlamıyordu. lost manyaklığı onun için kate'in götünü izlemekten başka bir şey değildi. matematiği ve ezberi kötu olduğu için bir türlü rakamları hatırlayamıyordu brendın.
    1 ...
  37. 26.
  38. kavurucu güneş tüm vücudunu yakmış kavurmuştu. bir tek genital bölge etkilenmemişti bu durumdan. nihayet bira göbeği bir işe yaramıştı. yıllardır işerken şeyini görmesine engel olduğu için kızdığı göbeğe bu kez sempatiyle baktı...
    1 ...
  39. 25.
  40. brendın kendi kendine karıyı siktir et olm dedi. zaten şehirdeki hayatında tam bir playboydu kendisi. evin avlusunda duruyordu hala. eve yoğunlaştı tekrardan..
    0 ...
  41. 24.
  42. derken müzik sesleri gelmeye başladı. yamyamlar olabilir miydi?yalnız değil miydi yoksa ?
    0 ...
  43. 23.
  44. evde ki tıkırtılara yaklastıkca brendın daha da korkuyordu, yavas adımları onu sanki ilerletmiyordu, ve sonunda evin kapısına geldi, evin kapısının kırık oldugunu gören brendın iceri adımını attı icerde kocaman bir bilgisayar vardı yanında ki bir kagıtta da bir kac sayı oldugunu fark etti, bilgisayarı actı cünkü mp3 calarının sarjı bitmisti onu sarj etmesi gerekiyordu. actıgında bos bir ekran geldi karsısına sanki bu ekranı hatırlıyordu bu losttaki * sayılarının girildigi ekrandı, icinden sıctık dedi ve serüven basladı...
    0 ...
  45. 22.
  46. bekleme o kadar uzun sürmüştü ki, evin içinden bir şeyler çıkacağına dair kendine telkin ettiği umut kayboluyordu. umutsuz diye düşündü, nasıl yaşarım? en kötüsü bile olsa bir şeyler çıksın, bir şeyler olsun istiyordu. brendın, hepinizin tahmin edebileceği gibi, özel sektörde, mesaili çalışıyordu.
    1 ...
  47. 21.
  48. brendın'a sıcak basmıştı. hawaii gömleğini çıkardı. yere attı. şöyle bir vücüduna baktı. gunde 1 kasa bira içmekten göt göbek sahibi olmuştu brendın. neyse dedi brendın götun göbeğin ne önemi var. ada'daki tek erkek benim. hehehee diye gülmeye devam etti.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük