ayrıca bu, uludağ sözlük yazarlarının genelde kendilerine avam misyonu yüklemelerine sebebiyet verir. dediğim gibi, elit olmayan illa ki avam olmak zorunda değildir veya bu anlama gelmez. veya sözlüğün illa ki bir misyonu olması gerekmez.
yani sırf ekşi sözlük' le sidik yarıştırma mevzusundan patlak veren, "onlar elitse biz de avamız" mantığı; bu sözlüğü bir adım ilerletmez arkadaş. veya yazar olarak, ya celebrity ya da troll olmak zorunda değilsiniz.
hani bir söz vardır, burda olan burda kalır, aferiniz bunları ekşi de duysun, itü de duysun, sen baştan kabul etmişsin yenilgiyi, o zaman yalvar da seni ekşiye alsınlar, pişmanlık yasasından falan faydalanırsın...
ben asla bu elit özentiliğini anlamadım.
bize ne abi?
bi kere elitlik nedir onu bi tartışmak lazım. anasını sattığımın yerinde iki dakika eğlenemeyeceksem, doğru dürüst düşüncelerimi savunamayacaksam elitliğin anlamı nedir ki?
ayrıca bana göre böyle tepeden bakan yazarların azlığı çok daha iyidir. çünkü benim yurdumun insanı hiçkimseyi hor görmez, küçük bakmaz. oysa elitlik, toplumsal sınıflandırmada en üst seviye olarak gösterilir.
sen ister inan ister inanma bu sözlükte senin elit kalitesinde diyebileceğin yazıları olan ve kendini ben elitim ulan diye övmeyen o kadar çok yazar var ki.
sözlüğe yazar alımını suçlamak normal. çünkü önüne gelen yazar olabiliyor. sonra sol frame de saçma sapan başlıklar görüyoruz ve troll statüsünü yapıştırıyoruz. belki bu biraz yardımcı olabilir bizim bu "elit" hasretimize.
özet: saçmalıktır elitliği istemek. bizler elit insanlar gibi yazıyoruz fakat onlara benzemeye çalışmıyoruz.
oldum olası sevmem ben bu elit'i yonjada vip olayıyla başlamıştı her şey açarım isyan bayraklarını gerekirse kadıköy meydanında partizanlarla yürüyüş'de ayarlayabilirim.
uludağ sözlük'e birşey kaybettirmez. ama kazandırmaz da.
hem benim inandığım böyle bir tabaka var ama kendilerini belli etmiyorlar. günlük hayatta zaten kendi hayat biçimlerini yaşadıkları için gece, güneş battıktan sonra sözlüğü açıp halk seviyesine inmek istiyorlardır.
sözlüğü okuyorlardır, yazmasalar da. oy veriyorlardır bazen. kimi zaman da ayar veriyorlardır ilginç entrylere.
uludağ sözlük' ün karakteristik özelliğidir. aslında uludağ sözlük' ün karakteristik özelliği nedir desek, olumlu yönde tek bir beyan duyamazsınız.
öncelikle belirtmeliyim ki; sözlük elitizmini asla ve asla tasvip etmeyen biriyim. lakin kitleler için elitizm, çekici bir unsurdur ve bu sebeple uludağ sözlük avam muamelesi görmektedir. ki zaten türk toplumunun en büyük hatası bu; "elit değilse avamdır" mantığıdır. açıkçası uludağ sözlük' teki elit yapılanmanın zayıflığının, hatta olmayışının altında yatan esas sebep; zall' ın sözlükten uzak kalması ve patron kimliğini pek de ön plana çıkarmamasıdır. açıkçası yazarlar için sözlükte bir iktidar ikonu yoktur. olayın zall boyutu oldukça önemli olmakla beraber, buna dair bir kritik için altın yayınlarının çıkardığı şu yazı dizisini okumak elzemdir.
uludağ sözlük' te bariz bir iktidar boşluğu mevcuttur. yani yazarların, misal ekşi sözlük' teki ssg ve eşrafı şeklinde vasıflanan bir tabakanın etrafında toplandıkları gibi, uludağ' da zall ve eşrafı şeklinde toplanmaları mümkün değildir. zira böyle bir kademeli iktidar zinciri mevcut değildir. ancak ne yazık ki vasıfsız kitleler, bu tip komünitelerde bu şekilde varolmaktadırlar. en tepedekine yakınlaşarak, bu sayede iktidardan aldıkları küçük ısırıklarla tatmin olmaktadırlar.
işte uludağ' da bunun eksikliği, uludağ' ın kitlelerin gözünde "avam" olarak nitelenmesine yol açmış ve bu sebeple de, uludağ sözlük dendiğinde hala akla gelen ilk yazar, şu sıralar ekşi sözlük' te yazan vaudeville for vendetta adlı yazardır. bu utanç vericidir zira bu, o günden beri uludağ sözlük' ün yaratmadığı ve güncellenemediği anlamına gelmektedir. işte buranın en büyük sorunu budur. hala koca sözlük, kendi nick altlarında milletle kapışan, ego tatmin eden kadın yazarlar etrafında dönmektedir.
uludağ sözlük bu vasıfsız nick altı tayfası dışında; yazarlarıyla veya içindekilerle anılan değil, "ikinci en popüler sözlük" vasfıyla anılan bir yer haline gelmiştir. burası hala özgün bir karaktere sahip olamamış, üstüne üstlük ekşi' ye basamaklık yapmaktadır. ve bunun da sebebi, popülerliğe giden yolda ciddiye alınmaması; tam doyurucu olmamasıdır. bildiğimiz üzere iktidar aynı zamanda, popülerliğe giden en kısa yoldur.
kaç aylık ekosözlük bile kendi duruşunu yaratmayı başarmıştır ancak uludağ sözlük alenen ruhsuzdur. ve dediğim gibi işin aslı bu ruh kavramına giden yol, sözlüğün kitlelerdeki iktidar fetişizmini doyurabilme becerisinden geçmektedir. misal ekşi sözlük gibi elitist bir sistem üzerine kurulu platformlarda yazarlar; kendi küçük tahtlarına sahip olabilmektedir. bu vesileyle de, sözlük içinde belli bir otokontrol sistemi oluşabilmektedir.
bu bakımdan elit yazarlar, sözlükte yazar alımları sebebiyle yaşanan kalite düşüşü sonrası; iktidar çizgileri belirsizleştiği için ve yeni gelene bu sınırları hissettirmek için, sözlük içi otokontrol mekanizmasını harekete geçirirler. işin özü, kendi küçük tahtlarını kaybetmemek için; sözlüğün niteliksel bakımdan düşüşe geçtiği dönemlerde, bireysel çıkarlarını korumak adına harekete geçerler. kitlelerin gözünde kendilerini önemli kılmak için, sözlüğü ve yaratıcılarını önemli kılma yoluna giderler. yani bu bağlamda ssg' ye yüklenen tanrısal misyonun tek sebebi budur. aynı şekilde yeni gelenler de, eski yazarların eleştiri kılıçlarını çektiğini bildiğinden ve onlarla ters düşüp dışlanmamak adına da; biraz daha özenli davranmaktadır.
elbette bu, liberal bir bakış açısı sayılır ve sonuçları tabakalaşmaya, yazarlar arası kartelleşmeye yol açabilmektedir. aynen ekşi' de olduğu gibi, yeni geleni keskin bir şekilde dışlayan bir sistem haline dönüşme riski oldukça büyüktür. ve yenilerdeki bu aşırı tedirginliğin, sonunda şimdi olduğu gibi "öeeh sikerim" patlamasına yol açacağı da unutulmamalıdır. ki zaten son yaşanan banu güven olayında çaylak edilen bir yazarı, kitlelerin tepkisi sonrası geri almalarının sebebi budur. iktidarı biraz daha paylaşmaktadırlar. ancak uludağ sözlük' e bakıyoruz, her köşede moderasyonun kimseyi dikkate almadığına dair sitemler.
aslında bu mevzunun daha derinlemesine incelenmesi gerekir lakin okunmayacağını bildiğimden elimden geldiğince kısa tutuyorum. bu yüzden kopukluklar olabilir. ve çözüm önerilerini, yeni analizleri ilerleyen zamanlarda sözlük kızlarından aldığım güçle bu başlık altında sizlerle paylaşacağım. daha doğrusu üzerine düşündüğüm vakit.