daha az önce sözlüğün yavaşlaması nedeniyle sayfayı kapatıp, tekrar açtığım anda, bana 'nerdesin lan kaç gündür' diye hesap soran saçma yazılardır. ulan daha az önce burdaydım. başkasıyla karıştırmış olmayasın?
altındaki yıldızda kim tarafından sözlüğe eklendiği yazan karşılama mesajlarıdır.
lakin o yıldızda yazanı okuyabilmek deveye hendek atlatmaktan güçtür.
sözlüğe ilk geldiğim dönemlerde hiçbir şey bilmediğim için aşırı anlamlar yüklediğim, gereğinden fazla önemsediğim yazılardır. zaman geçtikçe baktım ki benle taşşak geçiyormuş. yok yine niye geldin, yok sen geç içeri ben geliyorum. bir gün suyu kaynat geliyorum diyecek diye korkuyorum sözlük. terki diyar eyleyeceğim buraları. deermişim. takmıyorum lan, biliyorum ki kötü niyeti yok sadece başta söylediğim.
bok gibi çalışan bilgisayarımda bile yarım saniyeden fazla görüntülenemeyen, ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğim mesajlar. zaten şifreyi kendisi tanıyor fayrfokz abim *; ancak başka bilgisayardan açıp, kendi bilgisayarıma geçtiğim zamanlarda bile yakalayamadım. flaş.
(bkz: rüzgar gibi geçti)
selam tuberkuloz basili gerginsin bugün?
"bugün 15 temmuz 2009, çarsamba. sen içeri geç ben sana bir içki hazırlayayım, gevşeyelim."
--gevşet beni ulum *
selam sözlüğün şahane yazarlarından tuberkuloz basili
"bugün 18 temmuz 2009, cumartesi. hoş geldin. sen otur ben başlığını hazırlayayım." --chaotic good
paket yapın, evde yiyeceğim.
şimdi bunlar kendi çapında şirin yazılardır, aanadınmı...
aşağıdaki örnek daha bi anlaşılır yapabilir olayı belki.
"şşşş sana sölüyorum, alooo" falan gibi yaklaşık bir girişi var. ilginçtir girişi unutan beyin paragrafı olduğu gibi kopyalamış otomatikman.
aşağıdaki kopya tamamen beyinseldir(!)
"yaşıyor musun? ölü müsün?
yoksa benim gibi arasındaki o ince çizgide mi yürüyorsun?
bugün bekli de (mesela burda bekli demiş. bekli de belki demek istedi. dimi biraz bence?...)
umutsuzluğun gri ve dehşet verici havasından kurtulamadın,
sözler gırtlağına takılan bir kemik parçası gibi seni boğuyor.
ya da çoktan uçmuş ruhunun soğuk esintilerini yakınında hissedip,
sahte yaşamın kara deliği içinde asılı kalıveriyorsun,
farkında mısın hayatındaki çelişkilerin
boşuna değil bu gel-git
hiçliğimde yaşayan ölü bilgiç
söyle bana,
kurumuş bir ağacın dibine düşmüş kızıl bir kiraz gördün mü hiç ?..." --taaa
taaa...
diye bitiyor, akşam akşam. ve hoop sözlüğe giriyoruz yumuşakça.
"taaa taaa" derken yani "tataaaaa" mı? yani bir final sahnesindeki coşkulu bir boru sesi mi bu?, yoksam uzaklık belirten "taaa" mı?. "görmedim. nerde o kirazlar?" diye soruyom mesela ben. hayır yani soramam mı?
içimdeki kokuşmuş ölü bilgiçle yüzeyinden yalayıp geçiyorum ben bunu. ssshhhp..
ooo ozmotik basinc, uludağ sözlük camiası görmüyordu yüzünü uzun zamandır...
"olum nerelerdesin günlerdir, özlettin kendini yeminlen! seni hınzır! geç içeri bakiyim, bi' daha da bi' yere kaybolduğunu görmeyecem!" --hasan 2 salak osman 4
tamam be! iyi ki 40 yılın başı bi' uğramışım!