mezunu olduğum, yollarında 3-4 vesait değiştirdiğim ona ulaşabilmek için hergün, ilk aşkımı yaşadığım, ilk aşk acısını çektiğim, adam olmakta olduğum izlenimini ilk edindiğim, devamını belki sonra yazacağım, acısıyla, tatlısıyla değişemeyeceğim üniversitem...
Kayıt yaptırmak için kampüsüne ilk gittiğimde insan boyundaki çalılıklarıyla tırpan girmemiş gesi bağlarını çağrıştıracak derecede bakımsızlığıyla şok olma şeklinde kendisini dışa vuran akılalmaz düş kırıklığı ile karakterize etki oluşturan üniversitemdir.
Tabi daha sonra utanıp çevre düzenlemesi yaptılarda sonradan o çalılıkların hepsi üniversiteli aşıkların sere serpe rastgele birbirlerine yumuldukları çemnlikler haline geliverdi.
orada geçirdiğim zamanın çok büyük bir bölümü anfide geçtiğinden çok fazla o yumulma olayına girememiş olmamda hala içimde bir uktedir..
adına otomasyon dedikleri bir sistemi bu dönem başında devreye sokmuş fakat çalıştıramamış ve halen çalıştıramayan, aynı dönemin zorunlu dersiyle seçmeli dersinin çakıştığı liseden bozma okul davranışları gösteren kurum.
çarşamba günü son 2 dersimi iade ettiğim vakit çıkış alacağım, "ne çabuk geçti bee" dediğim, vakt-i zamanında derslere gitmeden ders geçmeyi başardığım halde şimdi için için özlediğim... diplomamı verecekleri gün aynı zmanda "öğrenci" sıfatımı çalacakları için de sinirlendiğim; mezun oluyor olmanın verdiği o pis psikolojiyle " ee şimdi nolucak yanii.." sorunsallarıyla boğuştuğum, yoğun tempoda iş ararken, aslında okulda öğretilenlerle gerçek hayatın gerçek(!)lerinin birbirini tutmadığını gördüğüm, "niye bizi 4 yıl oyaladılar?" diye kendi kendime söylendiğim * aslında en güzel yıllarımı geride bıraktığımı bildiğim... hiç bir anımı paketleyip beynimde tozlansın diye kaldırmak istemediğim... sırf yeniden "öğrenci" olmak için bile yüksek yapsam mı die düşündüğüm... arkadaşlarımın birer birer evlerine dönmesiyle kendimi son zamanlarda boşlukta bulduğum.. bir daha asla biraraya gelemiyeceğimizi anladığım... bütün bu düşüncelerden yorulduğum..
Aslında söylenebilecek, eleştirebilecek bir sürü şey varken şu anki psikolojiyle hiçbirini görmediğim görmediğim ve söylenmediğim için kendi kendime şaşırdığımm... Hiç bir yaz okulunu kaçırmadığım... Yavaş yavaş el salladığım... insanı olgunlaştıracak bir çok olaya şahit olduğum... Çarşamba günkü sınavlara biraz daha çalışmazsam otomatik olarak 1 sene uzatacağım... Benim canım okulum....
ve canım arkadaşlarım.. Belirtmek isterim ki, gece 4-5lerde yatıp, öğlen arkadaşları kahvaltıya çağırışlarımız, kahvaltının neredeyse akşam yemeğine kadar sarkışı, soğukta "bakkala kim gidecek?" sorununu tartıştığımız, nescafe 3ü1 arada toplantılarımız vb. öğrenci evi aktivetelirimiz iş dünyasının hayatımıza getirdiği mecburi çalışma-yatma-kalkma saatleri ve birçoğunuzun şehri terk etmesi sebebiyle son bulmuştur...
başta gitmemek için bir hayli gözyaşı döktüğüm, şimdilerde hakkında; iyi ki yazmışım, her şeyde bir hayır vardır dediğim, 2 yıl daha havasını soluyacağım güzelimsi bir kampüse sahip anadolu üniversitesi. her şeyi iyidir hoştur bir de şu kayıtlarda çektirdikleri sıkıntı ve sürekli değişen sistemi olmasa, olmasa, olmasa...
eğitim sistemi olarak pek bir farkı omayan fakat özelikle tıp ta ve iiBF de türkiye çapında hocaları olan ayrıca öğrenci için cennet bir mekana sahip üniversite. bu sene bitiyorum ama pek te mutlu değilim
merak edenler için cennet mekan.
(bkz: görükle)
yeminler olsun eylül'ün 4'ünde başlayan
kayıtları bugün itibariyle sonlandıran,
çakışan dersleri vermeyip,
bireyde allah ne verdiyse karşısındakine
sokma hislerini atağa geçiren üniversite..
bak yemin ettim..
ayın 4'ü diyorum..
ayın 4'ü diyerek yineliyor ve
yetkililere sesleniyorum:
allah belanızı versin..
türkiyedeki üniversite sıralamalarında ortanın üstünde. ama gelecek vaat eden bir üniversite. Bazı bölümleri gerçekten kalitelidir. Nedense kazanamayanın beğenmediği gibi, genelde kazananda beğenmez.
istanbula yakınlığından sebep öss sınavı psikolojisine girdiğim süre zarfında hayalini kurdugum,ama sınav sonuçları geldiğinde etraftan aldığım duyumlar neticesinde puanlarının düsüceğine inandığım - 15 puan düşermi lan ? diye bir soru sorduğumda -Naaaaahhh!! diye bir cevap almama sebep olan gitmek isteyipte gidemediğim, içimde patlayan üniversite.
ataevlerdeki evimde, yatagımdan hic cıkmadıgım icin iki sene boyunca sadece mimoza cafe'ye ders notu almaya gittigim universite. daha sonra ''bu boyle olmayacak'' diyerek anadolu universitesine gectim.
(arasıra selay yurtkuran'ı gormek için derse gittigim dogrudur.)
şehir merkezinden oldukça uzağa ve geniş bir alana yayılmış üniversitedir. ayrıca şu sıralar şantiyeye dönmüştür her tarafta yeni bir bina inşa edilmektedir.
öncelikle diğer üniversitelerdeki uygulamaları bilmediğimi belirtmeliyim.ancak söz konusu okulda 2. öğretimlerin harç ücretleri normalin 4 katıdır. derse gelen hocaların örgün öğretime göre daha çok maaş *almasıyla açıklanan bu olay insanın aklına 'o zaman neden yaz okulunda da 2 katı para alınıyor?' sorusunu getirir ve asla cevap alınamaz.