onun icin az bile kalan hitap sekli.o olmasaydi ben olamazdim,sen olmazdin,hic kimse olmazdi.bu topraklarda ingilizler, fransizlar,yunanlar, italyanlar tarafindan ya oldurulmus yada asimile edilmis olacaktik.
tam anlamıyla sanal masturbasyon olarak adlandırdığımız gerçek hayatta insanın kendisinde oluşan aşağılık kompleksinin yaratmış olduğunu düşündüğüm önerme. ne anlar bu insanlar atatürk'e hakaret edene para mı veriyorlar? bilelim yani...
--spoiler--
Mustafa Kemal ATATÜRK dünya döneminin liderleri içerisinden 21 nci yüzyıla geçebilen tek
liderdir. Üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok
edilmemin acısını yaşamışken, o hala halkının ve dünyanın nabzında
en büyük canlılığıyla, sevgisiyle, saygısıyla hala yaşayabilen
dünyadaki tek lider.
--spoiler--
Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin başkomutanı olması ve hatalarına rağmen bir toplumsal mimar olarak Türkiye'nin kaderine yön vermesi onun ne kadar değerli bir insan olduğunu zaten anlatmaktadır.
Ancak, günümüzde yalnızca diktatörlükle yönetilen ülkelerde görülen ve maalesef Atatürk için de uygulanan kişi putlaştırması , onun değerine gölge düşürecek resmi bir alışkanlık haline getirilmiştir. "Ulu önder" sıfatı ile tartışılmazlık mertebesine çıkarılan Atatürk, bugün kendi eliyle yıktığı doğmatizmin, muhafazakarlığın kurbanı olmaktadır.
Yalnızca ulu olmak sıfatı değil söz konusu olan. Tıpkı dinlerin toplumsal yaşama değişmez kabul edilen göksel emirlerle yön ve biçim vermesi gibi, Atatürk'ün ağzından çıkan ya da ona atfedilen sözler, kendisine "Atatürkçü" diyen resmi ve sivil yapılar tarafından toplumu biçimlendirmenin kutsal direktifleri olarak algılanmakta ve dayatılmaktadır. Adım başı dikilen, estetik hiçbir değeri olmayan alçı heykeller ise bu kutsallaştırmanın görsel ayağını oluşturmaktadır.
Atatürk bunu mu hedefliyordu? Hiç sanmıyorum. Değişimin simgesi olan bir önderin 1938 e kadar yaptıklarını kutsal bir tabu olarak algılayanlar, o günün koşullarına uygun tedbirleri mutlaklaştıranlar yalnızca Atatürk'e değil, aptal yerine konan millete de saygısızlık ediyorlar.
"Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu.
Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir.
Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu.
Bir gün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu...
“Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. ilim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki devrelerinin olgunlaşmasını kavramak ve yükselişini zamanla izlemek şarttır. Binlerce sene önceki ilim ve fen dilinin çizdiği kuralları, şu kadar bin sene sonra bugün olduğu gibi uygulamaya kalkışmak, elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir. Çok mutlu bir duygu ile anlıyorum ki; söz söylediklerim bu gerçeklere erişmişlerdir. Mutluluğum artıyor. Şöyle ki söz söylediklerim, öğretim ve eğitim altında bulunan yeni nesli de gerçeğin ışıklarıyla doğuşuna sahip olacak şekilde yetiştireceklerine söz vermişlerdir. Bu, hepimiz için övünmeye açık bir noktadır.”