Başlangıç olarak her şarap rehberinde de istisnasız olarak yazan şu cümleyi kurmak gerek; en güzel şarap
damağınıza en uygun olandır. Şarapları birbirinden ayıran da, şarabın kimliği olan üzümlerdir tabi ki.
Hepimizin adını duyduğu belli başlı üzümlerden başlayacak olursak;
-Sangiovese : italyanın ve hatta dünyanın en ünlü kırmızı şaraplık üzümüdür. üzümü yüksek asitli, yüksek tanenli,
aromatik ve açık renkli şaraplar verir. Tadı baskındır. Genelde Cabernet sauvignon ile kupaj edilir.
En önemli şarabı ise chianti dir.
-cabernet sauvignon: fransa Bordeaux kökenli bir üzümdür. Türkiyede bozcaada, menderes ve sarnıçta da yetiştirilmektedir.
Bu üzüm yüksek asitli, yüksek tanenli, aromatik ve koyu renkli şaraplar verir. Tadı yoğundur. Yıllandırmaya uygundur.
-Cabernet franc : yine Fransa kökenli bir üzüm türüdür. meyvemsi aromalara sahip, az tanenli ve cabernet sauvignona göre
daha düşük asiditeye sahip şaraplar verir. Genellikle cabernet sauvignon ve merlot ile kupaj edilir.
- Boğazkere: Diyarbakır yöresinde yetiştirilen ve kırmızı şarap yapımı için uygun olan üzüm türüdür.
Boğazı yaktığı için adı da tadından gelmektedir. Üzümü koyu kırmızı renkte, yüksek tanenli ve burukluğu
hissedilen derecede şaraplar verir. Bu şaraplar da yüksek kalitede olup, yıllandırmaya uygundurlar.
Kupajı öküzgözü ile yapılır.
-kalecik karası : ankara kalecik te yetiştirilen üzüm türüdür. Rengi çok koyu olmayan ve akıcı şaraplar verir.
Yapısında neredeyse hiç tanen bulunmaz. Bu yüzden uzun süre bekletilmeye elverişli olmayan şaraplardır.
Çok iddialı tada sahip değildir fakat içimi çok kolay ve yumuşaktır. Pembe şarap (roze) yapımında da çokça kullanılır.
-öküzgözü: elazığ ve malatyada yetiştirilen üzüm türüdür. Türkiyede yetiştirilen en değerli üzümlerdendir.
Yüksek asitli, yoğun aromalı şaraplar verir. Kupajı boğazkere ile yapılır.
-merlot : fransa Bordeaux kökenli üzüm türüdür. Genellikle diğer şarapların tadını yumuşatmak için kullanılır.
tanensiz olduğu için tadı yumuşaktır.
-Çalkarası: denizlide yetişen üzüm türüdür. Asitliği yüksek ve açık renk şaraplar verir.
Kırmızı şarap yapımında kullanıldığı gibi, renginden ötürü roze yapımında da kullanıma elverişlidir.
Belli başlı markaların cebi fazla yakmayan ve fiyatına göre performansı yüksek olan şarapları (kendi damak zevkime göre tebi ki);
-cabernet sauvignon için tavsiye edilesi markalar; sevilen, Pamukkale ve kavaklıderedir.
Pamukkaleninki biraz cep yaksa da Kavaklıdere ve sevilenin caberneti 20 - 55 tl arası değişmektedir.
-boğazkere için Kavaklıdere, sevilen ve turasanı tavsiye edebilirim. Bunların içinde Kavaklıderenin fiyatı biraz yüksektir.
Onun dışında sevilen ve turasanı 25 30 tl ye bulabilirsiniz.
-kalecik karası için de tavsiyem kesinlikle vinkaradır. Özellikle şarap butiklerinde bulabileceğiniz en uygun fiyatlı
şaraplardandır. Ayrıca şaraptan nefret eden bir arkadaşıma, her akşam şarap içirtecek kadar sevdirtmiştir şarabı.
25-45 tl arasında değişmektedir fiyatları.
-öküzgözü için de buzbağ tavsiyemdir. Bu da 25 30 tl arası değişmektedir.
-Öküzgözü & boğazkere kupajı için turasanın 25 tl ye gayet hoş tadı olan şarabını önerebilirim.
Sevileninki de hemen hemen aynı fiyatlarda.
-Cabernet sauvignon & merlot kupajı için de Dlcninkini önerebilirim ki bu da yaklaşık 40 45 tl arası değişmekte olup,
bu fiyata alabileceğiniz en iyi şaraplardandır. Ek olarak öküzgözü & boğazkere kupajını sevenlerin bunu da seveceğini söyleyebilirim.
Tüm bunların yanında içilebilecek en ucuz şarap için de tavsiyem Vincent şirince dir. 10 tl gibi makul bir fiyata alabileceğiniz,
kötü olmayan bir şaraptır. * Dar günlerimin dostu, gayet de güzel içiliyor.
not i: yıllar geçtikçe değişecek olan fiyatlardan mesul değilim.
not ii: Tüm bunları yazabilmem için şu an yudumlarken bana ilham veren, selendi bağlarındaki üzümlerle harmanlanarak yapılmış,
ev yapımı şarabıma da teşekkür ediyorum.
not iii: üzüm çeşitleriyle ilgili kendime minik notlar almak için başladığım yazım, böyle bir serüven ile son buldu.
sözlüğün de böyle bir paylaşıma ihtiyacı olduğunu fark edince duramadım.
(bkz: kendimi durduracak değilim)
şimdi, şarapçı dedin mi köpeköldüren akla gelir. petrus filan şarapçı işi değildir. köpeköldüren şarapçının sevgilisidir. önemli köpeköldüren çeşitleri, "rıhtım, mattepe, evin, çal karası..."dır. köpeköldüren deyip geçme onun da bir usulu var.
*evvelâ köpeköldüren'i açınca sakın saflık yapıp koklamaya kalkma, bu bir hatadır; zira fenâ çarpar içemezsin, ağzının burnunun nörotransmiterlerini hacamat eder.
*bardaktan içilmez köpeköldüren, şişesiyle içeceksin, "eeeaahhh, bu ne beee, sirke a.g.!" diyerekten dikeceksin kafaya.
*sonra baktın, şişe yarım daha, senin içme isteğin var, ama içemiyorsun, mide filan fesat oldu. ne yapacaksın, varsa yanında bira mira içen birileri, birasından arada bir iki yudum alacaksın meze niyetine. o da yoksa, ekmek mekmek bir şeyler geveceksin.
*zaten köpeköldüren içen adamın etten, biftekten mezesi olmaz. köpeköldüren'in mezesi olmaz, meze alacağın parayla üç beş tane köpeköldüren alırsın zaten. gerek yok, ki zaten para da yok.
yasal uyarı: sabah ayılınca bacak kemiklerinde ağrı-sızı neyim gözlenebilir. bu bir yan etkidir, telâşa lüzum yok. akşama geçer.
safir özellikle yemeklerden sonra meyve ile içilebilecek tatlı bir şaraptır. altın rengindedir ve şık bir şişeye sahiptir. özellikle akşam yemeği için bir yere giderken alınabilecek şık bir hediyedir. büyüğü 15 YTL gibi bi fiyata satılmaktadır ki bu kalitede bir şarap için çok iyidir. bestekar sokakhayyami'de hediyesi 30 YTL'dir.
sirince meyve saraplarini, ozellikle cilek sarabini tavsiye ederim, hatta tek gecerim, icimi yumusaktir, alkol aldiginizi fark etmeyecek kadar tatlidir, ancak aldanmamak lazim, tatli olmasi daha kolay carpmasini saglar, flamenco ve mariachiyle iyi gider, bordeaux saraplari kalitelidir, fado dinlerken guzel olur, ancak biraz tuzludur ozel gunleriniz icin tavsiye edilir, petrus'tan cok fazla bahsetmek istemiyorum, her yigidin harci degildir kadehi milyarlar eden sarabi icmek.. bunun yani sira ev saraplarini tavsiye ederim, yapan kisiyi taniyorsaniz, bu ise cok hevesliyse onun emegini bunyede barindirmak cok farkli bir duygudur, hele bi de sarabin isim annesi sizseniz, tadina doyum olmaz..
(bkz: idilio saraplari) *
yapılması en güzel olanı, bir fırsat bulup şirinceye gitmektir. orada bütün dükkanları gezip çeşit çeşit aromalı şaraplardan tadıp kafayı bulursunuz. ama yine de o güzel şaraplardan satın almadan evinize dönmek deliliktir..
guzel marmara sarabi: verdigin paraya degmez, migden sakatsa daha berbat eder.
efes gunesi: fena bir sarap degil.
kalyon: durum yoksa iceceksen 1 sise al fazlasi keseye degil migdeye zarar. dimitra kopulo : katresi ömre bedel bir sarap.
sim sarapi: tatli olduguna bakma gazoz gibi dikme kafana.
trakya sarabi: tekel zammindan en cok magdur olan sarap.
iyi şarap, alınırken, üzümünden, şişesinden, dolum yılından ve bunlara bağlı olarak fiyatından anlaşılır. şişesi koyu yeşil olan(şarap kıvamı) ve şişe tabanı olabildiğince içine doğru olan şarap kalitelidir. bunun yanında marka, üzüm, sofra tavsiyesi gibi özelliklerden anlıyorsanız zaten iyisini seçersiniz. "ancak herkesin "iyi" standardı farklıdır."
açıldıktan sonra şarabın iyi olup olmadığını anlamak için, ağız içine tam etki gerekir çünkü şarap hem tatlı hem de acı bir içecektir. bunu da kadeh olması şart değil ancak oyuk ve oval dipli bir bardağa(bir yudumluk kadar) koyup bir kez çevirmek gerekir dibe çöken ağırlık hareketlensin, şarap tadını bulsun diye. sonra bardaktaki şarap bir kerede içilir ancak yutulmaz, ağızda çevirilir. bunu yapmak hem ikinci yudumda alkolü yadırgamamanıza hem de ağızda tam etki yaratmaya, haliyle şarabın tadını net algılamaya sebep olur. eğer bu seramoni sonunda şarabın size hitap ettiğini farkettiyseniz kendiniz için iyi olan, leziz bir şarap buldunuz demektir.