internet sitesi açılışına koydukları görsel ile antu.com seviyesine inmiş, futboldan, sikmek, sokmak vs. den başka bir şey anlamadıklarını kanıtlamış, seviye seviye diye yırtınan galatasaray'lıları utandırmış oluşum.
sözlüğümüz tarafından ''boheleyyy çok iyidir çok'' entry'leri,başlığının altına girilmiş örgüt.merak ediyorum,5 seneden beri her maça istisnasız,kapalı üst'te iştirak,eden ben,bu herifler hakkında bu kadar olumsuz düşünceye sahipken,acaba yazarlarımız,hangi şartlar altında,onları övme gibi bir ruh hali içerisine giriyor,istanbul dışında oturup,maçlara gelemeyip,ultraslan'ın sitesine girip,''vuhuuu şu meşalelere bak dostumm!'' diyerek mi,sözlüğe,onları öven bir şeyler yazılır,yada bazı yazarlarımızın yaptığı gibi,bu kişiler de belli akımları-kişileri-kuruluşları,kayıtsız şartsız savunduklarından mı,bilemiyorum.öncelikle ultraslan'ın kuruluş hikayesine bir göz atalım;
''tribun dergisinde mehmet senol yazmis:
ultraslan i nasil kurduk
20 ocak 2001 günü taksim'deki ceylan otel'in toplantı salonuna doğru yola çıkan 53 galatasaraylı, bu toplantı sonucunda galatasaray spor kulübü'nün yaklaşık 100 yıllık tarihinde muazzam bir süreci başlatacaklarını elbetteki bilmiyorlardı.
toplantı salonunda ismen davet edilmiş 53 kişi vardı. iyi giyimli, orta yaş kuşağı galatasaraylılar bir yandan açık büfe kahvaltıda bir şeyler atıştırarak sohbet ediyor, bir yandan da önceden hazırlanmış olan bazı grafik çalışmaları gözden geçiriyorlardı.
birçok farklı arkadaş grubu tribünlerde yer alır, herkes kendine göre takımını desteklerdi. kimisi bağırır, kimisi pankart yaptırır, kimisi maçtan önce toplanarak sohbet etmekten hoşlanırdı... herkesin yeri de, arkadaşları da belliydi... ve elbetteki herkes galatasaray için o tribünlerdeydi.
ancak artık gittikçe büyüyen ve başarı yorgunu olan tribünlere bu yetersiz gelmeye başlamıştı. evet, 4 sene üst üste kazanılan şampiyonluklar, yurtiçindeki tüm kupalar ve yenilgisiz uefa kupası şampiyonluğumuz ve hemen ardından gelen süper kupa "başarı yorgunluğu"nun olumsuz etkilerini tribünlere yansıtıyordu.
açıkçası bu da, ortalama 25 yılını tribüne vermiş olan bizleri rahatsız ediyordu… çünkü çoğumuz 13 sezon şampiyonluk görememiş bir nesilde yetişmiştik ve hiçbir başarı bizi galatasaray’ımıza doyuramazdı. birçok galatasaraylı nasıl doymuş olabilirdi ki ? bunu çok garipsiyorduk.
o gün akşamın geç saatlerine kadar konuşulan konular arasında bunlar vardı.
insanları sınıflandırmadan tüm arkadaş gruplarını tek çatı altında toplamak fikri vardı...
özellikle, toplantıyı düzenleyen bizlerin galatasaray kapalı'sının en eskilerinden olması ve neredeyse hepimizin "kapalının ortası"ndan yetişmiş olmamız, bu yumuşak geçişi sağlayabilirdi.
işte ilk toplantımızdaki gündem maddeleri şunlardı :
- misyon: neden yeni oluşum ?
- hedef
- ilkeler
- oluşumun içindeki kurullar
- strateji
- finansman ve kaynak modelleri
- oluşumun isminin belirlenmesi
- görüş ve dilekler
- sonraki toplantı tarihinin belirlenmesi ve kapanış
bir sonraki toplantımız yine aynı yerde, aynı saatte
3 şubat 2001 tarihinde yapıldı.
ilk toplantının resmî gündeminin dışında alınan ve oybirliğiyle kabul edilen önemli kararlardan biri şuydu: "galatasaray tribünlerinde yeni bir sayfa açıyoruz. kimse bu oluşumu, geçmişle kıyaslamasın ve karıştırmasın
birinci toplantıdan yenilenmiş bir heyecanla çıkanlar ikinci toplantıya kadar geçen kısa sürede yeni oluşum adını çevrelerine duyurmuşlardı bile...
ikinci toplantıda da bir çok madde görüşüldü ama en önemlisi elbetteki isimdi.
the king, ultras, mania, since 1905, galatasaray forever, grup sarı kırmızı, red lions, aslanlar, ultraslan, platform, kapalı, asy gibi bir çok isim önerisi geldi…
bunların bazıları ön elemede çeşitli sebeplerden saf dışı edildi,son turda isim önerileri arasında en radikal olanı yani ultraslan kabul edildi.
"onurlu ve gururlu bir taraftar grubu" olabilmenin yolu gerçek bir grup olarak davranmaktan geçer. işte ultraslan, bu vurguyu güçlendirmek açısından seçilmişti.
kısacası;
adımız verildi ceylan oteli'nde...
aslan öncümüz oldu ali sami yen cehennemi'nde...''
çok güzel duygularla,düşüncelerle kurulan ultraslan sonrasında,bir kaç sokak serserisinin eline düştü,bu da geçişin hikayesi;
"cumartesi akşamından bir manzara:
ua'nın isim babası alp ve ilk yönetiminde bulunan, ua'ya ilk günlerindeki "ruhunu" verenlerden isimler, ua tişörtleriyle insanların üzerine yürüyen, hiç tanımadığımız, 15-18 yaşında, kendilerini "gerçek galatasaraylı" olarak görenlere "yapmayın, ayıptır, galatasaraylılıga yakısmaz" diyerek engel olmaya çalışıyorlardı!
ağlanacak bir görüntü; acı bir son
yeni bir başlangıç, geçen 4 yılın muhasebesi yapılmadan artık olmaz. nerede hata yapıldı sorusunu sormadan mümkün değil.
1980'lerden kalma semt-tayfa aliskanlıgının, bu tür grupları, taraftarı temsil ettiğini varsayarak yönetimlerin muhatap alma zorunda kalması döneminin kapanacağını ummustuk.
dusunmustuk ki, bu insanlar da bu alıskanlıklarını zaman içinde birakacaklar ve tribünde demokratik, kendi yağıyla kavrulan, zeki, galatasaray'a hizmet edecek ve destek olacak, yaratıcı, tribünde yarattığı eğlence/keyf ile türkiye'de ilk örnek olarak beliren o karnavalımsı temeşaya bir ucundan katılacak ve içinde eriyecekler. futbolun özüne dönüş hareketi belki... sakin, yaratıcı ve zeki....
düsündük ki, ua ile tribunde herkes herkesi tanıyacak, herkes herkese selam verecek, bir karar hep birlikte alınacak, bir organizasyon hep birlikte yapılacak, herkes katılacak, herkes yaptıgından, katkıda bulundugundan, parcası oldugu butunden gurur duyacak...
dedik ki devir değisiyor.. artık kavgalar dönemi bitti, deplasmanlarda "oncu" grupların koruyuculuğunun anlamı kalmıyor. kendinizin gerekliliğini "boyle" tarif ederseniz, yakında size ihtiyac kalmayacak, sizin de değişmeniz gerekir....
ua hareketi, geçen 4 yılda iste bu tür içerikler taşıyan bir değişimin gerekliliğinin farkına önceden varılarak başlamıştı.
amaç modern bir taraftar hareketi yaratarak, tribünleri daha da güçlendirmekti. en azından biz boyle düşünmüştük. başlangıçta oluşturulan olumlu ua imajı da tam da bu nedenle oluşmuştu.
3 yıldır bu hareket kan kaybediyordu. gerekli zamanlarda, gerekli ortamlarda her zaman uyarılar iyiniyetle defalarca yapıldı. sadece mazeret dinledik bugüne dek; şener şen'in bir filmde kemal sunal'a sürekli söylediği gibi "evet, yaptık ama bir dinle, neden yaptık"....
4 yıl onceki noktaya, yani eski modele geri dönmüş bulunuyoruz ne yazık ki...
"yeni bir başlangıç" icin takati olanlara kolay gelsin... yeni başlangıç'a açık olanlardan tek dileğim, herkesi dinlemeleri ve kendilerinin sadece doğruyu dusundukleri ve bildiklerini sanmamalarıdır.. acık olsunlar, hataysa hata diyebilsinler, ozur dilemeyi bir kucukluk olarak görmesinler...
galatasaraylılar, birbirlerini sevmeliler.. baska turlu bir cıkıs olamayacak...."
mehmet senol
gelelim ultraslan'la ilgili benim görüşlerime;
tanım;galatasaray ismini kendine kalkan yapmış,örgüt.kendisini ultraslan örgütüne ait olarak gören kişileri,bir gün görmedim ki,maçı izlesin,kendi takımının maçıyla ilgilensin,tek yaptıkları,90'lardan kalma tonlamalarla,maç keyfimin içine etmek,2 km. ötedeki rakip tribün,pulp fiction'dan gündoğdu'ya kadar bir sürü besteyi,kendisine uyarlarken,bu örgüt,kendisine,''heya heya ultraslan'' tezahuratını uygun görmüştür(hiç çarşı'nın,kendi takımının maçı oynanırken,ego tatmini uğruna,çarşııı,çarşııı diye bağırdığını duydunuz mu?)tezahuratları geçtim,bizim tribünde nerede bir kavga varsa,ultraslan oradadır,%90 oranında kavgayı çıkartan kendileridir,nerede bir itiş-kakış,gürültü vardır,ultraslan oradadır,suratına baksanız,ali sami yen'in yönünü bulamayacak herifler,nereden buldukları meçhul! biletlerle,bizim para vererek girdiğimiz tribüne,beleşe girerler,sonrası malum,bu kişiler için,film sonu belli aslında,reislere biyat et,kavga olursa bizle gel,sonraa ''heyaa heyaa ultraslan'',tabi ultraslan aslanım,gelmişsin 1.5 milyarlık tribüne,haydii,heyaa heyaaa...ultraslan'ın en büyük lafı ''biz sinema izlemiyoruz''dur,onlar taraftardır,ulan daha bu maçtaki golleri görmedin,bana mı taraftarlığı öğretceksin?ultraslan ya kendi içinde bir temizliğe gitsin,önüne her gelen adamı,içine almasın,ama tabi bu arada heya heyacı şakşakçılarını atmak istemeyecektir yada bir zahmet tribünümüzden bir zahmet siktir olup gitsinler...
her maçta kapalı'nın ortasında,bir şekilde kavga çıkartan,milletle kavga etmezse,kendi arasında kavga eden,taraftarlığı,''bağırmak'',''stada gelmek sanan'',takımının sahasını 5 maç kapattırmayı,bu sene vestel manisa maçında,polis bir arkadaşlarını almak istediğinde,sahaya ellerinde ne varsa atmayı(takımımız öndeydi),helolo heloele ultraslannn ultraslann diye çemkirerek kutlama yapan,aile'mi maça götüremememin tek sebebi,holigan ''örgüt''.
takımları için her türlü zorluğa göğüs gererek takımlarını hiç bir zaman yalnız bırakmayan taraftar grubudur. ayrıca türkiye'nin maç başına seyirci ortalaması en yüksek takımına bu ünvanı kazandırandır. kanıt mı? işte kanıtı: http://kolayurl.com/3373/go.aspx
bence türkiyede ki en büyük taraftar gruplarından birisidir. yönetim fazla destek vermemesine ragmen kendi kendilerine büyük şeyler yapıyorlar tek kelime ile mükemmeller.
dışardan yaptığım gözlemlere dayanarak söyleyebilirimki en sağlam deplasman yapan grupdur. bir taraftar grubunun da reklamının deplasman olup adını her şehirde duyurmasını olduğunu düşünürsek bu grubu en fazla iş yapan taraftar grupları arasında görebiliriz. tabii ki deplasman zorlu bir iştir eğer dernekleşmeyi tamamlayamamış ve ya bazı taraftar grupları gibi arkasına yönetim desteğini almamış gruplar için oldukça zordur. ultraslan bu zorluğu iş hayatında belli bir yere gelmiş gelir düzeyi yüksek üyeleriyle aşabilmişlerdir. taraftar grubu olmak kendi sahanda 2-3 marş söylemekle olmaz. türkiyede ilkleri yapmakla, takımını heryerde destemekle olur.
ultraslan tabii ki beste konusunda çarşı grubuyla yarışamaz. hatta bazı anadolu taraftar gruplarıyla*** da başa baş gider. ama bir gerçek varsa takımına en fazla destek sağlayan grup olduğudur. zira dünyada kendi isim haklarını klübüne devredim hem klübüne hem de kendine gelir sağlayan sayılı taraftar gruplarındandır. türkiye'ye dev bayrak tribün şovunu getiren taraftar grubudur.
Medya nın Çarşı yı pohpohlaması sonucu en büyük olduklarını sananların b.k attığı oluşum.
Deplasman performansları Türkiye de en iyi, Avrupada da sayılı gruplardandır.
Yaptıkları kareografilere Türkiye de rakip yoktur. *
17 ekim 2007 turkiye yunanistan maci'nda satdtaki tezahüratı ve taraftarı yönlendiren grup. tabii ki tüm sorumluluk da üzerlerine biniyor. maç öncesi yunan marşının ıslıklanması onlaraın hanesine bir eksi yazdırdı. maç başlar başlamaz ise iyi bir atmosfer yakalattılar ve ateşli şekilde takımı desteklediler.
ikinci yarıda ise, takımın kötü oyunu ve maçın öneminden doğan gerginlik stadı sessizliğe bürüdü.
bu kadar kişiliksiz bir futboldan sonra aurelio'yu alkışlayıp diğer futbolcuları yuhalamaları dorusu çok manidardı.
fatih terim'e istifa çağrısı yapan tüm stada karşılık, "imparatr fatih terim" tezahüratını yaparak karşı bir duruş sergilediler.
bazı yanlış tavırları olsa da, genelde iyi bir performans gösterdiler diyebiliriz.
efendim videomuz bu..pek fazla yorum yapılmayacak bir video ama izlemeyenler için anlatayım
video da fenerbahce stadındai maça gitmek için toplanmış ua üyeleri..kasım kasım kasılmışlar..ingiliz belgeselci (kendisini futbol factory ve kanlı mesai filmlerinden tanıdığımız danny dyer) tam röpörtaj yapmak isterken arkada psikopat tipli bir kişi tarafından taş atıp kovalanıyor..muhtemelen üniversite mezunudur..