marlon brando nun oyunculuk konusunda çılgın attığı 1972 yapım bir şahaser. konu çok özgün, oyunculuklar mükemmel, hisler eşsiz. acaba tango ismi nerden gelmektedir diye beklenilir filmin sonuna kadar, keşke güzelinden bir tango yapılsaydı diye düşünülür ama özgünlüğü de buradadır sanırım filmin.
ah maria schneider'de ne korkusuz oynamış, adeta taptırıyor kendisine. fransızca aksanı fazla dişi yapıyor bu bayanı. klasikler arasında işte.
o meşhur apartman dairesinde, birbirlerine geçmişlerini anlatmaya başlarlar bir ara. marlon brando'nun anlattığı geçmiş kendi özgeçmişidir. çünkü sahne doğaçlamadır. aynı geçmişe marlon brandobiyografisinde rastlanır. yine marlon brando'nun ölü karısıyla konuştuğu sahnenin de doğaçlama olma ihtimali yüksek.
Askla, evlilikle, gunumuz modern dunya anlayisinin vicik vicik bize sundugu pembe kalpli balonlariyla dalgasini gecen, gecerken de dunyanin en iyi filmini bize sunan anarsist bir basyapit. Tango sahnesini arada kendim de tekrarlamak istiyorum.
marlon brandao'nun godfathera ithafen en iyi oynadığını söylediği filmdir. ki gerçekten de muhteşem bir filmdir. aşkla, sinemayla, yeni nesille ve tangoyla alay etmiştir bertolucci. bize oturup sizin anladığınız aşk bu ki ben bu aşktan anlamam, sizin anladığınız tango bu ve siz gençler sinemadan bir bok anlamıyorsunuz demiştir. görsel bir ziyafettir.
--spoiler--
kız aşık olduğum kişi sensin dedikten sonra, marlon amca kıza tırnaklarını kesmesini ve anüsüne sokmasını ister. burda iyi ve kötü gün muhabbetine çok güzel göndermeler yapar aslında, anlamasını bilene.
benzer bir şekilde de meşhur tereyağ sahnesi ile de bir nevi kıza çektirir aynı acıyı. bir nevi bertolucci haykırmasıdır bu sahneler. 68 kuşağı bir Fransız güzeli ile eski model bir Amerika'lı tutkusu yani.
bu filmi takriben the dreamers gelir. benzer özgürlükler vardır. insana en yakışanından.