her yaz bir tokat gibi yüzümüze vuran aci gerçek. özellikle istanbul gibi büyük metropollerde ayyuka çıkan ciddi sorundur. 1980 li yıllarda 2 günde bir suların kesilmesinden dolayı kabullenilmiş bir durum olsa da artık su kesintisi gibi bir sıkıntı ortadan kalkmıştır. ama bizin insanımız pazardan pazara, o da cumartesi gecesi eşi ile tıngırdatırsa banyo yapmaya alışmıştır. bir ton şehir suyunun 1.20 ytl olduğu istanbul da kimsenin yok param yok, yok fakiriz edebiyatı yapması inandırıcı değildir. konu maalesef tembellik meselesidir.
banyo yapmaktan ziyade beslenmekle ilgili koku sorunudur.ulkemizin buyuk bir cogunlugunun butun gun 1 ytl'ye sokakta satilan lahmacun ve pideleri, cig kofteleri, pastirmalari *yuvarlamasinin neticesinde terten korkunc kokular cikar, kisi yikansa da gecmez.
susuz yaz yaklaşırken yetkililerin "banyo yapmayın" diye telkinlerle boy göstermeleri halinde milletin tepki göstermeyecek olması bunun kanıtı olacaktır. ülkemizde pek çok kadın kendisi banyo yapmak yerine halısını perdesini temiz tutmayı tercih eder, onlara halı yıkama de tepki koyarlar ama o ayrı. sonra da kocam beni bi rusla aldattı, aldatır tabii salak bi baksana kendine, bi yıkan hiç olmadı!
