orijinalinin fiyatları 500 liradan başlayıp 800 küsürlere kadar çıkabilen bot(muş).
hay botuna koyim lan. geçtim görünüşünü, iğrençliğini, ayak kokutmasını filan bana ne bunlardan direkt fiyatını görünce gözlerim yaşardı, şansıma bahtıma bir sefer daha ana avrat düz gittim. 50-100 liradan söz etmiyoruz ki arkadaşım; 500 en düşük fiyatıymış bir de. bak bak; ohoo ucuzmuş lan gidip alayım mı diyeyim.
ayda 600 lira ile yaşamaya çalışıyorum lan ben; dübür. ay sonunda; ceplerimi karıştırıyorum ki bozuk para filan sıkışmıştır belki; bulurum da gidip iki ekmek alırım diye. ev kirası bir yandan, aidat diğer yandan, elektrik su faturası diğer yandan tokatlıyor zaten. şimdi kış da geldi doğalgaz faturasıyla da sağlam bir çekişme yaşayacam. bunları finanse etmek için kara kara düşünürken, bütçe denkleştirirken, dört işlemimi geliştirirken; ordan ağam, paşam, bok gibi zenginim 500-800 lira arası parayı çuvalla dökerek bot alıyor. evet lan bildiğin bot anasını satıyım. benim bir aylık idare etmem gereken paraya hemen hemen eşit miktar.(fazlasını saymadım. sayarsam kayarım küfrü). burdan sana bir dörtlük hedaye ediyorum:
verdin 800 lira
bokum gibi bota fütursuzca
bu yaptığın dallamalığı görünce ugglıyorum ben gündüz gece.
şu dönemler tikilerimizin ayağından çıkarmadığı botların markasıdır. dış görünüşü felaket derecede tiksinç olmasına rağmen sonraları anladım bu çirkin mi çirkin, iğrenç mi iğrenç görünüşlü şeylerin niye bu kadar rağbet gördüğünü... 400 liradan başlıyormuş ya fiyatı ondan işte, yoksa bizim millette zevk, estetik falan hak getire. "pahalıysa iyidir" mantığıyla, bu bozayı ayağına benzeyen şeylere 500 lira veren insanları kınıyorum. inanın bana bu kafadaki insanlara 600 liradan real poşeti ver, gene geçirir ayağına. "zevkler renkler tartışılmaz" diyene de "senin zevkinin meydan yerine sokayım ben" derim. bu millet bu kadar mı zevksiz, kompleksli arkadaş, hiç mi göz-izan olmaz insanlarda...
bu bota sırf kuzu derisi diye 500 küsür lira vereceğime kurban bayramında bir hisse kurbana girerim. o da olmadı alırım bir kuzu besler büyütür kendimi deriyle kaplatırım, sırf ayağım değil hiçbiyerim üşümez. hele bir de şişman ve bodur kızlar giyiyor ya hiç yakışmıyo kızım söyliyim ben size...
hayatımda gördüğüm en gerizekalı, geçen sene moda diye millete kakalanmış ama türkiye'deki tiki kızların modayı 1 sene sonradan takip etmesinden dolayı şu sıralar görgüsüz gibi ayaklarından çıkarmadıkları, vücutlarının üst kısmını görmesem hayvan yürüyor sanacağım, ayı ayağı gibi görünen bot.
yani iddia ediyorum ki bundan 30-40 yıl sonra millet "bu nasıl moda olmuş lan ne salaklarmış be. bu giyilir mi?" diye bir taraflarıyla gülecek. kızılay dağıtıyor gibi de herkesin ayağında. * şöyle bir şey:
londrada 9.99 a almayani dovuyorlar. cok amelece bi tanimlama oldu lakin, 13 ila 15 yas arasinda butun kizlarin ayagindadir bu. bi sike benzemez, ev terligiyle disarda dolasiyorlar hissi uyandirmakta bende.
neden giydiklerini anlamis degilim bu ayakkabiyi. lakin tr deki satis ffiyatlarini gorunce aglamak istiyorum buradan. yolu ingiltereye dusen zengin hatunlar 10 pounda alirlar buradan tr deki gariban tiki ozentileri de babalarinin kredi kartindan yuzlerce lira bayilip 18 ay oderler.
enine hafifçe geniş bayanlarda* ayrı bir iğrenç duran botlar. lakin her ne kadar kaba görünselerde yün ve kuzu derisinden yapıldığı için kışın sıcak tutma, yazın terletmeme gibi özellikleride vardır, orası ayrı.
