hakkında bir daha yazmayacaktım demiştim, şimdi twitter de yardırdığını görünce söylediklerimi hatırladım. hatırlatayım dedim.
aşağıdakileri 24.04.2008 tarihinde yazdım. ve hatta (#3312482)
saygılarla
--spoiler--
fakat benim gözlemlediğim bağımsız olarak meclise girenlerin henüz tam olarak önemli işler ifa edemeyeceği yönünde. hele de iktidar yanlısı medyada kendisine yer bulamayan ufuk uras bir daha ki genel seçimlerde eğer aday olursa kamer genç in içinde olduğu mecliste kendine yer bulamayacaktır.
--spoiler--
akp'nin anayasa değişiklik paketinin meclis'te görüşülmesi sırasında, bu ülkenin siyasal tarihinden hiç silinmeyecek görüntülere tanık olduk. örneğin; sosyalistleri temsil etme iddiasıyla tbmm'ye giren ufuk uras, akp'lilerin alkışları arasında "evet" oyu kullandı. şaşırmadık...
çünkü uras, "ergenekoncuları sevindirmemek için anayasa değişiklik önerilerine 330'un üzerinde oy çıkması gerektiğini" daha önce ilan etmişti. uras'ın sözünü ettiği anayasa değişiklik paketi, akp'nin tek başına hazırladığı, sistem içi güçlerle bile uzlaşma aramadığı, dolayısıyla bir burjuva kliğinin siyasal rejim modelinin bütün bir topluma dayatıldığı değişitlik taslağıydı. uras, solla giderek zayıflayan bağlarını da böylece koparmış oluyordu.
--spoiler--
gitmişim bunu ufak uras başlığı altına yazmışım, nasıl bir dalgınlıksa artık. ayar mahiyetine de değil, bildiğin fark etmemişim, ne ayıp! ta ki maxim tsigalko uyardı, teşekkürlerimi sunuyorum burdan.
artık nazlı ılıcak, mehmt metiner, rasim ozan tıynetli insanların yancısı, ideallere değil imkanlara aşık "malulen" emekli siyasetçidir. taraf mı yoksa zaman mı kucak açacak merakla bekliyorum.
sosyal demokrat diyenini mi ararsın, akp ve sonrasında bdpli yaftasını yapıştıranını mı? kürt oylarıyla seçildiğini savunanını mı? velhasılı kelam ne ararsan var buradaki başlığının altında ve diğer başka yerlerde.
ufuk uras'ın kim olduğundan, kişiliğinden, yazdıklarından ve yaptıklarından en ufak bir bilgisi olmayan çorbada benim de tuzum olsun mantığıyla sallamış işkembei kübradan.
bir insanı sevmeyebilirsin canım kardeşim. hatta öldüresiye nefret de edebilirsin veya ne bileyim itici gelebilir, sevimsiz bulabilirsin. son yaptığını basit bir şov olduğunu değerlendirmen dahi normal olabilir. ama klavye delikanlılığının bile bir onuru var. yuh diyorum bu yüzden.
burada ve başka yerlerde hakkında yazılanlara bakarak içtenlikle gülümseyen bu adam "zor bu ülkede bağımsız vekil olmak." diyor sadece.
vekilliği süresince yaptıklarını yapabilen 10 vekil daha olsaydı şimdi çok daha farklı şeyler konuşuyor olurduk.
hakkında paha biçilmez cahillikle atıp tutanlar, en azından bir vekil olarak neler yaptığına bir bakın önce. marksizm üzerine yazdıklarına falan ise boş verin. zira pek anlayabileceğinizi sanmıyorum.
zaten meclis çatısı altında hazırladığı soru önergeleri bile nasıl biri olduğunu anlatmaya yeter de artar bile.
şahsi kanaatimce ülkemiz ortalamasının çok üzerinde insan gibi bir insandır. ne çekiyorsak adamlardan çekmiyor muyuz?
-ufuk bey ankara da tekel işçileri köle gibi çalışmak istemediklerinden eylem yapıyorlar, şu anda coplanıyor, gazlanıyor, ocak ayında havuzlara atılıyorlar, chp'li milletvekilleri de düşmüşler havuza..
+ du ben soru önergesi vereyim..
-ufuk bey, bütün ülke çalkalanıyor, sabah 5 lerde yazarlar, profesörler evlerinden alınıyorlarmış..neyle suçlandıklarını bilmeden, bir meçhul gizli tanık ifadesiyle yıllarca hapiste tutuluyorlarmış...
+ du ben şimdi soru önergesi veririm sen merak etme..
- ufuk bey dünyada bir ilk...henüz yazılmamış kitap toplatılıyor ve elinde kitap nüshası olan herkes terör örgütüne yardımdan içeri atılacakmış..haa kitabı yazmamış ama yazacak olan kişi de silivri'ye konmuş...
+ iyi oldu söylediğin, ben bi soru önergesi veririm hallederiz.
- ufuk bey ygs de şifreli kitapçık bulunmuş..ama merak etmeyin sadece basına verilen kitapçık şifreliymiş..valla..başka hiçbir kitap şifreli değilmiş...zaten cumhurbaşkanı da tatmin olmuş..
+ olmazsa ben bi soru önergesi vereyim..
- ha bir de askerlere pusu kuran teröristler öldürülmüş sayın sosyal demokratım..
+ yürü kalk la gidek cenazeye..
- e soru önergesi vereydiniz..olma mı?
+ sokayım önergesine lan..oturduğun yerden sor sor ne sikime fayda..yanlarında olmamız lazım bizimkilerin..yeri...
coplanan gazlanan öğrenciler, vatandaşlarla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış denilen fakat 25-03-2009 tarihinde meclise soru önergesi veren milletvekili.
çok faal bir şahsiyettir kendisi. fakat her ne hikmetse faaliyetleri hep neoliberalizmin "sol"una ait keskin kokular içerir. zati o garip faaliyetleri yüzünden öd partisinden şutlanmıştır.
Arabeskçi ve apaçi arkadaşların hakkında fazla bilgi sahibi olmadığı milletvekili.
-Bütün gün kahvede oturup oynamaktan daha büyük derdi olmayanlar herhalde ki ufuk urasın 2007 yılından bu yana meclise verdiği soru önergelerinide bilemezdi. Klavye başına oturup "adama demezler mi bugune kadar ne yaptin. millet yargi, milli egitim, osym. yok, polis copu. faili mechul vb. derken sen nerdeydin ?" yazmakla olmaz. Bilmeden atıp tutmakla olmuyor bu işler. işte Mehmet Ufuk Uras'ın 2007 yılından bu yana meclise verdiği 52 soru önergesinden bazıları;
Demek oluyor ki bazılarının dediği gibi sen neredeydin falan değilmiş.Bilmeden anlamadan okumadan kahvede okey taşı dizmeye benzemez konuşmak. Belge ister bilgi ister. Sen kahvede okey oynarken adam;kaz dağlarında ki maden aramalarından, türkiyedeki çeçenlerin sorunlarına, trakya üniv. öğrencilerinin basın açıklamasından dolayı derslere alınmamasına, ottawa anlaşmasının mayınlarla ilgili kısımlarıyla vb şeylerle kafa yormuş. Okey oynayarak ülke sevilmez, okuyarak araştırarak sevilir.
-taşeron denilen aşşağalık kavramla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış
-tekel işçileri ve 4-c, 4-b li (yani 1 senelik sözleşmeli) çalıştırılanlarla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış..
-coplanan gazlanan öğrenciler, vatandaşlarla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış.
-basılmadan basılan kitaplarla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış..
-ergenekeon tutuklamaları, ev basmaları ve dinlemeleriyle ilgili tek kelime ettiği duyulmamış..
-ülkede kurulan faşist korku imparatorluğuyla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış...
-milyonları ilgilendiren ygs, kpss kopya skandallarıyla ilgili tek kelime ettiği duyulmamış...
-emek, ekmek, işçi, sömürü kelimeleri ettiği duyulmamış
ama...
pkk'lı cenazelerinde ve mecliste kravatını mikrofona astığı o çok riskli eylemi düzenlerken duyulmuş sosyal demokrat kişilik.
Yaptığı kravat eylemiyle anlatmak istediğini anlayamayan yazarların "kravat eylemi ile ülke sorunlarını çözdü" diye eleştirdiği yazar.
-Bu yazarlara göre karşıt hiçbir eylem yada gösteri sorunu çözmez demektir. Nükleer enerji karşıtı gösteriler, işçi eylemleri, öğrenci eylemleri. Çünkü ufuk uras'ın eylemini beğenmeyen yazarın aslında ufuk uras ile derdi yoktur mesele onun bdp'li bir vekil olmasıdır.
Bu ülkenin yasakçı zihniyetininin sadece anayasada değil meclis iç tüzüğünde bile var olduğunu ortaya koymuş fakat kravat eylemi bazı kesimlerce bdp'nin sivil itaatsizlik eylemine benzetilmeye çalışılmış milletvekili.
Kravat eylemini gerçekleştirdiği konuşmasından bir bölümü "arabeskçi ve apaci" arkadaşların anlaması vesilesiyle alıntıladığım milletvekili.
--spoiler--
bir politikanın geleceğini taşıyıcılığının yaratıcılığı belirliyor. serada yetişen bir siyasetin ihtiyacı karşılamadığını görüyoruz, o yüzden hep mecliste vicdan gerek, meclise aydınlık gerek, meclise emek gerek. dedik. bilinen her hastalığı iyileştirecek bir ilacın da olmadığını gördük, o yüzden belki her bir konuya göre, her bir konunun özgünlüğüne göre tutum almak gerekiyor ve fikrî fosilleşme karşısında richard bachın martısı gibi her gün kendimizi aşmak ve kendimizi yenilemek ihtiyacı siyasetin en önemli özelliği.
john stuart mill en güçlü millî ruha sahip olan milletler en az milliyetçilik sergilerler. demişti. sürekli milliyetçilik yarışması içerisinde, bu yarışın girdabı içerisinde somut sorunlara somut yanıtlarımız zaman zaman geride kalabiliyor, hamaset somut siyasetin yerini alabiliyor ve biz bir türlü ülkemizde ittihatçı-ihtilafçı ikilemini aşma becerisini gösteremiyoruz.
siyasetin idareye tabi olmaması gerektiğini biliyoruz. otoriter siyaset anlayışı karşısında her zeminde özgürlükleri savunmak çok önemli. çiviye yandan vurduktan sonra çekice sarılmanın anlamının olmadığını gördük.
geçen gün libya ile ilgili, yine yurttan sesler korusu gibi ortak tutum alınan genel kurulda sayın dışişleri bakanına küçük bir metin okudum, verdim. orada dövüş sanatı kitabının yazarı liang diyordu ki: dövüşte usta olanlar öfkelenmez, kazanmakta usta olanlar korkmazlar, dolayısıyla akıllılar dövüşmeden önce kazanır, cahiller kazanmak için dövüşürler. hem uluslararası ilişkilerde hem iç siyasette herhâlde dikkate almamız gereken bir şiar.
halkın bilgisi yoksa iradesinin de olmadığını görüyoruz. hegemonya dediğimiz şey rızanın örgütlenmesi, insanlar nasıl razı oluyorlar, nasıl sömürülmeyi onaylıyorlar. kutadgu biligi bilirsiniz, bir metninde diyor ki: kuvvet kullanılıp toprak alınsa bile/halk elde tutulmaz tek başına kılıç ile. kılıç politikasıyla hiçbir zeminde sonuç alınamayacağını gördük ve siyasette zararlı ot gübrelemek denilen şeyin ne kadar tehlikeli olduğu da görüldü.
zamanında yolu açan buldozerin gün gelip bozulduğunda bu sefer kendisinin artık yola engel olduğunu görüyoruz. o yüzden siyaseten kendimizi yenilememiz, güncellememiz çok önemli. tolstoy diyordu ki: kendisi kötü oldukları hâlde kötülüğü düzeltmek istiyorlar. devrimcilik ise önce kendimizden başlayarak zihinsel ve ahlaki bir devrimle toplumu dönüştürmek çok önemli.
todor jivkov döneminde bulgaristanda soydaşların isimleri değiştirildiğinde önemli bir sorun olmuştu. i̇lginç bir sivil itaatsizlik eylemini romanlar verdi. adınız mı değiştirilmek isteniyor? evet, değişsin. dediler. ne istiyorsunuz? todor jivkov. bravo yoldaş. dedi bulgar yöneticiler. sonra öğrenildi ki binlerce insan, roman, ismini todor jivkov olarak değiştirmek istiyor. bunun bir sivil itaatsizlik eylemi olduğu anlaşıldı ve todor jivkov adının kullanılması yasaklandı
bu meclis çalışmalarında en üzüldüğüm konulardan bir tanesi, iç tüzükü değiştiremememiz oldu. grup merkezli değil, birey merkezli bir iç tüzük olmalıydı. yasakların olmadığı bir iç tüzük olmalıydı. bazen milletvekillerimiz çıkıyor diyorlar ki, işte, efendim ben nasıl kravat takıyorsam siz de yasaklara uyacaksınız. diye yasakların hiçbirisi amentü değil. kılık kıyafet yönetmeliği avrupa parlamentosunun hiçbir yerinde yok. avrupa parlamentosunda kılık kıyafet nasılsa, bizim meclisimizin de öyle olmasını temenni ediyorum.
68 kuşağı pariste duvarlara kravatlı devrime hayır. diye yazıyordu. kravat sadece boynumuzu boyunduruk altına almıyor, beynimizi, ufkumuzu da boyunduruk altına alıyor. bu mecliste emeğin, kimliklerimizin, her türlü tercihimizin simgelerine karşı, bu boyunduruğa karşı tutum almamız son derece önemli. eğer bu meclis kendi iç tüzükünde demokratikleştirilir, kılık kıyafet meseleleri gibi şekil konularını aşarak da içerik meselesinde demokratik ve sosyal bir türkiye ve cumhuriyet konusunda adım atarsa çok mutlu olacağımızı ifade ediyorum. ben bu temennilerimle kendi kravatımı da, bu boyunduruğu da meclise hediye ediyorum arkadaşl
--spoiler--