bu bağlamda antropoloji soslu, mimar sinan'ın mezarını açıp kafatası ölçmekle eş görülen modern milliyetçiliğin izindeki, statükoyu savunan abilerin psycho-militer kürt milliyetçilerinden ne farkı kalmaktadır diye merak etmekteyim.
bazı milletvekilleri gibi uçağı kullana kullana mundar etmeyecek kişi. meclise bisikletle gidip gelecek olan hem çevreci hem sosyalist milletvekili. 2si bir arada insanı.
..ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma .. şeklinde yemin ederken dil sürçmesi nedeniyle ülkü yerine ülke demiştir. *
dün kendisini kravatla görünce baya güldüğüm güzel insan. biraz göbeğe dikkat lütfen. ayrıca bu entrynin boyle light sona ermesine gönlüm razı olmadı tam ekleye tıklayacakken şunu da söyleyeyim öyle tek neferimiz, tek vekilimiz filan baskısıyla adamcağıza gereksiz bir baskı yapılmamalı, eninde sonunda o da bir parlamenter. Yapabilecekleri sınırlı. onun sadece mecliste olması bile yeterli görülmeli ve adamı daraltmamalı..
özgürlük istemi parlamentarist hayallere sığmaz. liberal bir uzlaşmacılık içinde bunu sığdırmaya kalkan uras'ın sol(!) adına saçtığı inciler birbiri arkasına geliyor. milletvekili seçilmesinin hemen ardından yaptığı bir röportajında liberalizm bulamacındaki sol(!)'unu da ortaya koyuyor.
"... yabancı sermaye ve krediler tabii ki ülkeye gelir. önemli olan bunu nerede kullandığınız önemli. sermaye akımlarına yarattığı katma değer, know how, istihdama katkısı açısından bakıldığında sonuç ne? sıfır. bu sermaye eroin bağımlılığı gibi, kısa vadeli giriyor, çıkıyor. yoksa kim ülkeye yatırım yapılmasına, istihdam alanı açılmasına karşı çıkabilir. istihdam yaratan yabancı sermayeye karşı çıkmak anlamsız."* tusiad'a selam çakan uras, türkiye'nin lula'sı olmaya soyunmuş bile. emperyalizme karşı olmayan bir sosyalist ideoloji olabilir mi!
"düzeltilmiş kapitalizm" hayalleri içinde tbmm'ye gelmeden önce güvenpark'ta romantik anlar içinde yemin ederken bir yandan tüm sınıfsal çelişkilerin üzerinden atlayarak "aşk ve devrim(!)" nutukları atmak öte yandan kendilerini ablukaya almış çevik kuvvet polisine de "üniformalı yoksullar, hoşgeldiniz" diye sevgi saçmak neyin gösterisidir? elde üç karanfille atıf yaptığı 3 genç devrim insanını parlamentarizm hayallerine alet etmek işin başka acı boyutu. mahir, hüseyin ve ulaş'ın yaşamları ve hayalleri bu düzen içi sevdalara sığmayacak kadar büyüktü.
haydarpaşa garı'nda milletvekilliği heyecanı içerisinde dili iyiden iyiye açılan uras bir de 3 m formülü bulmuş ki takdire şayan! uras, 3 m diye telaffuz ettiği bu formülasyonla muhammed'i, mustafa kemal'i ve marx'ı yan yana getirmekten bahsediyor. bu ülkenin ilk komünistlerinden katledilen mustafa suphileri, 12 eylül'de katledilen sosyalizm için mücadele eden yüzlerce insanı, maraş'ı, sivas'ı bu söylemin neresine koyuyor acaba?
son olarak; evet arkadaşlar kızıyorum. sosyalizmi, özgürlük mücadelesini liberalizmin sosuyla bulamaç edip "çözüm" diye, sadece umutları kalmış insanların önüne koyulan bu aldatmacaya kızıyorum.
tamam bağımsızdır, solcudur, baştacıdır ama aşırı bir 'mınyım mınyım' değil midir? her laf derinlikli, her duruş entelektüel olmak zorunda mıdır abi? (bkz: Hiç osurmaz mısın sen?)
söylemleriyle solcuların aslında nelerle ilgilendiklerini, olaylara nasıl baktıklarını anlamamızı sağlamış milletvekili. böylece chp'nin solculukla uzaktan yakından ilgisi olmadığını ve sözde modern, ilerici ve de demokrat halkı temsil ettiğini anlamış oluyoruz.
sol birliği meclis çatısınde toplamak için mi?
meclisin yaramaz çocuğu olmak için mi?
yoksa milletvekili seçilmenin her vatandaşın en temel hakkı olduğunu ileri sürerek aşkı ve devrimi parlementoya taşımak için mi?
hayır bunlar için girmezler. zaten bunlar için girmişlerse teorik olarak bir sapma, stratejik olarak da bir yanlış içindedirler. ezilmiş ve dışlanmış tüm topluluklar derken, ezber bozmak derken marjinelleşmediniz mi yeteri kadar acaba? sol diye bizim bildiğimiz sokaklara zaten girmemişti ufuk uras.
sol ezber bozmaz. halkı savunur emeği savunur. eşcinsellerle bilmemnelerle uğraşmaz. emeğin yeri fabrikalardır, tarlalardır, hani hep o söz ettiğiniz ama sizi hiç oralarda görmediğimiz semtlerdir.
kürt sorununu merkeze alıp herhangi bir sol politika üretmek, dtp nin kıçına takılıp solun kürt sorunundan ibaret olduğunu göstermek reformizin halktan kopuşun en açık örneği. sol dediğimiz sınıfsal bir isyanın adıdır. dtp nin başkanı mardinin en büyük aşiretlerinin başkanı, ağası değil mi?
ha şunu da iletiyim devrimciler meclise parlementerizmin sıcak kollarına; sistemi teşhir için girerler. kapitalizm yarattığı sömürü düzenini eleştirmek için ordadırlar.
(bkz: tip) meclise girdiğinde; (bkz: behice boran)mesela şanlıurfa dan girmişti. yani feodalitenin en güçlü yerinden; marabaların, emekçilerin oyuyla seçilmişti. girdikten sonra da feodalitenin aleyhine çalıştı. hep düzeni teşhir etti.
bakalım ufuk uras ne yapacak? sistemin oyuncağı olup, yaramaz çocuk rolüne mi soyunacak, yoksa emeği mi savunacak...
eleştirilmesi gerekendir; ancak unutulmamalıdır ki köksal toptan'ı uzlaşılmış bir aday olması neticesinde desteklemiştir uras. Meclis başkanlığı demokratik saygınlık gerektiren bir ortamdır ve her şeyden önce bu ülkede fikirlerin söylenmesi için insanlara işlerini (zarar vermeyeceği sürece doğru yaptıkları sürece) zorlaştırmak yerine hatalarını düzelterek yaklaşmak gerekir. köksal toptan çoğunlukta olan partinin zaten istediği gibi seçebileceği bir makama çok tartışılan türban mevzusuna cevap olarak getirildi, ufuk uras sadece bu karara saygı duyarak oy atmış olabilir. ayrıca kt gerçekten uzlaşmacı bir kişiliktir. kendi adayını göstermeyen herkes tarafından desteklendiğine göre bir uzlaşma vardır adı üstünde. ufuk uras her şeye itiraz etmek için değil, devrim inancını yüceltmek için ordadır, baykal gibi her şeye siktir çekerek siyaset yapan değil, akıllıca oyanayan bir adam olduğunu herkes bilir.
1 eylül dünya barış gününde kadıköy iskele meydanında yapılan miting(!)de abdullah öcalan posterlerinin açıldığı, lehine sloganlar atıldığı tabloda, kendinden gayet emin bir şekilde yer alan, artık kendisine zerre kadar inanmadığım ve barış kelimesinden ve ona dair mitinglerden kaçmama neden olan, sözde atatürkçü parlamenter.
"dünya barış gününü içimize sine sine kutlayabilmemiz için bu ülkede gerçekten barışın temin edilmesi gerekiyor"
hadi canım, sarı yeşil kırmızı bayraklıların yanına sen.. hadi...
pkk yı terör örgütü olarak görmeyen, dtp nin bağımsız adayı olarak vekil seçilen ödp başkanı. meclise henüz girmemişken tek başına olmasından dolayı, meclisde hiçbir icraatını göremeyeceğimiz sadece sembolik olarak oyunu aldığı kişilerin görüşlerini duyuracağını düşünüyordum. yalnız yemin töreninden sonra meclisle uzaktan yakından alakası olmamış milletvekilidir. yani ne ses var ne görüntü. ileride nolacak bekliyoruz.
ta ki barış adı altında şerefsizliğin alasını yapanlara kayıtsız** kalmaya başlayana dek.. Görüşü, düşünceleri hakkında yorum yapacak kadar emin değilim. keşke olabilseydim. o zaman daha kesin noktalara nişan alarak konuşurdum, en azından içim rahat ederdi..
seçimden hemen önce önce katıldığı bir programda, arkadaşımın izleyici soruları kısmında bizzat attığı "görüşlerinizi sözlerinizi ve düşüncelerinizi beğeniyorum, ancak pkk'nın terör örgütü olduğunu belirtmekten israrla kaçınıyorsunuz, bunu sizden duymak istiyorum, o zaman ben dahil birçok kişinin içi rahat edecek" temalı bir maili okuyup görmezden gelince kafamda bir soru oluştu.
sonra, geçen gün yine dtp'nin düzenlediği ve sonlara doğru apo sloganları atıldığı için polisin 10 civarı kişiyi gözaltına aldığı "barış(!)" temalı bir mitingde sebahat tuncel isimli sempatizan kadınla birlikte boy gösterdi.
artık iyice sallantıda..
bu adam ya çok saf, ya da çok içten pazarlıklı, inanılmaz başarılı yalan söylüyor. bilmiyorum, bilmek, emin olmak ve hatta kendisine bir şekilde ulaşıp fikir alışverişinde bulunmak için fırsat kolluyorum..
ama şu da bir gerçek ki, artık kafamda şüpheler var ve kendisine kesinlikle güvenmiyorum.
umarım verdiğim oy boşa gitmemiştir.
herşey meclise kapağı atana kadar mıydı? samimi misiniz ufuk bey? yoksa değil misiniz? bıraktığınız izlenim gibi dürüst müsünüz? acaba gerçekten içten misiniz?
kişiliği gelişmemiş, çevre yapabilmek için cesitli olusumlara ** ve bilimum örgütlere üye olanlarin hiçbir zaman anlayamacaklari meclisteki milletvekilim.
