bugün

sevildiği için eleştirilen şanslı siyaset bilimci.
(bkz: dost acı söyler)
solun bütün değerlerinden bahsedip sosyalizmi ağzına almayan ve dünkü demecinde okan bayülgen'in "solcular artık devrim yapmak istemiyor sizde öyle düşünüyorsunuz" sözü üzerine kafa sallayan tatlı su siyasetcisi.
dün özgürlükten,anti emperyalist mücadeleden bahsedip hem özgür hem anti emperyalist olmanın bağımsız bir ülke olmaktan geçtiğini,insan hakları ve gerçek anlamda demokrasinin ancak kendisini sosyalist bir türkiyede var edebileceğini söylemeyen yada söylemek istemeyen siyaset adamı.
kanimca başbakan olmayı düşünen bir siyasi değildir. bu yönüyle baykal'a, doğu perinçek'e ya da muhsin yazıcıoğluna benzetilebilir. bu yüzden diğer küçük parti liderleri gibi herşeyi çok iyi planladığını düşünmüyorum. ayrıca bir gün iktidara gelirsen yanında zaten milyonlarca kişi olacaktır ve bunlar arasından mutlaka iyi birileri çıkacaktır. yani bazı şeyler zamanla oluşacaktır.

ayrıca başka bir örnek vermek istiyorum. tayyip erdoğan yada diğerleri seçimlerde enerjide şöyle, maliyede böyle yapacağızı iyice ayrıntılarına kadar söyleyemiyorlar ki. zaten söyleyemezler de. çünkü bazı şeyler bizim dışımızda da gelişir. bugün şuradan şuraya bir petrol boru hattı döşeyeceğiz diye hiçbir hükümet söz veremez. ancak iktidara geldikten sonra diğer ülkelerle yapılacak anlaşmalarla bu gerçekleşebilir. Aynı şekilde mazot 1 ytl olacak diye kimse de birşey söyleyemez normalde. yarın başka bir savaş çıkmayacağı yada venezüellada bir darbe olup olmayacağınıu kimse kestiremez. doların varili 500 dolar olursa, mazotun ham fiyatı 5 ytl olursa ne olacak. petrol çıkaran bir ülke olsak tamam istediğimiz fiyatı söyleyebiliriz.

ayrıca ufuk uras başbakan oldu diyelim. tüm işleri kendi yapacak değil ki. bakanlar atayacak. tüm işleri bakanlar da yapmayacak. bir sürü danışman olacak. danışmanlar önünüze projeler getirecek bakanlar ve ufuk uras da burada devreye girecek, ülkemiz için iyidir deyip imzalayacaklar ya da ülke çıkarlarına aykırı deyip imzalamayacaklar. Demek istediğim bazı şeyler iktidara gelince oturacaktır.

ama şöyle de olabilir, önce belediyelerde biraz antreman yaparsın, devlet nasıl işler, bütçe nasıl tutturulur bunları bir güzel öğrenirsin. sonra iktidara gelince daha hazırlıklı olursun. böyle davranan kazanıyor genelde. bu yüzden belediyecilikten gelenler normal siyasi hayatta daha başarılı oluyorlar. refah partisi bu sayade oy oranlarını inanılmaz seviyelere getirdi bu yüzden akp iktidara gelebildi. aynı sebepten chp'nin başına sarıgülün geçmesini dilerim. keşke tüm siyasi partilerin başında gerçekten iş yapabilecek dürüst ve ılımlı kişiler olsa. zaten böyle olsa siyasi kavgalar da kendiliğinden biter.
istanbul 1. bölge bağımsız milletvekili adayı ve eski ödp başkanı. dtp nin de desteklediği adaydır. ''meclise ufuk gerek'' solaganıyla seçim çalışmalarını yapmaktadır.
http://www.ntvmsnbc.com/m...ideo=1198&cbQuality=1
"bu sizi ilgilendiriyor" da okan bayülgen ile sohbeti izlenebilir.
çok aklı başında görünen diğer siyasilere hiç benzemeyen eğer oyumu istanbul da kullansaydım kesinlikle vermeyi düşüneceğim aday yalnız şöyle bir sorun var ki o da konuşmalarında halkın seviyesine inmiyor; hep belirli bi seviyenin üzerindeki insanlara hitap ediyor, bunun kendisine oy kaybettireceğini düşünüyorum ve bazı düşünceleri çok güzel olmasına rağmen hayata geçirilmesinin imkansız ve sadece hayal olduğunu düşünüyorum.* ama dtp ile işbirliği yaptığı için de çok kızdığım siyasetçi.
seçimlerde bir takım insanlar tarafından hiç hak etmediği şekilde şişirilen, kendisine yapabileceğinden fazla şey atfedilen, bir garip "balon insan"...
bir tv programında dp istanbul milletvekili adayı nevval sevindi'ye cevabını vermiş şahsiyettir:

n.s.: sayın ufuk uras'la görüşlerimiz çok uyuyor. eğer meclise girerse bizim partimize geçebilir.

u.u.: ben sizin genel başkanınız hakkında*, siyasal cinayetler, susurluk olayı çözülsün diye soru önergesi vereceğim eğer meclise girersem, siz ne diyorsunuz? lütfen elmalarla armutları birbirine karıştırmayalım.
bu gece mithat bereket'in programındaki bayan konuşmacıların içten içe elini yüzünü cimciklenmek, saçını başını çekmek istedikleri şahıs. özellikle dp'nin kadın adayının "bizimle görüşleriniz aynı, seçimlerden sonra partimize katılırsınız herhalde hihihi" şeklindeki yavşaklanmasına "sizin genel başkanınızla ilgili fezlekeyi meclise ben verdim" diyerek feci koparmıştır. yine chp'nin kadın adayına cumhuriyet mitinglerine chp'nin çöreklenmesiyle ilgili feci laflar sokmuş fakat yaşlılara saygıdan olsa gerek en güzel yerinde bırakmış, fazla üzerine gitmemiştir. zekidir. tek kelimede diyebileceğini iki cümlede söyleyerek feci laf kalabalığı yapmaktadır. o da siyasi olmaktan kaynaklanıyor herhalde.

ha sittinsene oy verilmez o ayrı. zira bu gece anlattıkları ışığında bağımsız kürdistan haritası geldi gözümün önüne.
nedense bugünlerde medyaya bir hayli nükseden bağımsız adayları tanıtma sevdası yüzünden ekürisi olan baskın oran ile birlikte programdan programa koşan, beşemal soslu bozuk lazanya kıvamındaki "bağımsız" milletvekili adayı. baskın oran'ın aksine dtp'den emanet olarak alacaği oylarla az da olsa şansı var denebilir. terör örgütünün siyasi kanatı tarafından desteklenen torpilli bir milletveliki adayı olarak sivilleşmeden, demokrasiden, insan haklarından söz ederken bu adamın adının geçiyor olması bile türkiye'de kimi kavramların nasıl fütursuzca yozlaştırıldığının net bir göstergesi olarak görülebilir heralde....

kirli takiyelerin farkında olup bu adamı hala destekleyenlere sözüm yok. zaten sizin için hiçbir umut da yok. ama bazı "sihirli" sözlere kanıp bu adama oy vermeyi düşünebilecek kadar kafası karışık olan seçmenlere 22 temmuz sonrası için ufak bir tavsiye. bozuk lazanya çok kötü karın ağrısı yapar. üzerindeki uyduruk sosa kanıp yemeyin, pişman olursunuz.. birde felaket ishal yapar, öyleki dört yıl meclisten bu pis kokunun çıkmasını beklersiniz..
sürekli ısıtılıp önümüze sürülen partilerin yıllardır yaptıkları politikalar yüzünden artık öyle bir düşünce yapısına girmişiz ki adam ne dese , ne yapsa olay oluyor. kendi halinde bizden, içimizden biri diyeceğim ama bu lafa da kıl olurum.

yani demem odur ki kendi halinde normal düşünceleri olan bir adamdır. mecliste bulunan, daha önce o sıralardan geçen binlerce insanı düşündükten sonra gayet normal bir insan olduğunu düşünüyorum. her dediğinden bir şey çıkarırsak zaten ohoooo. biraz sakin. hep sizin dedikleriniz mi doğru olacak? o zaman sen de aday ol (genele diyorum bak yanlış anlamayın sonra).

baştan ne demiş adam, halkların kardeşliği, bunu başka bir şekilde anlayan adama zaten ben ne diyeyim ki. elinde coca cola şişesi "brrrrr" diye kafasını sallayan müslüm gürses ten ne farkınız var?

bu insanlara zamanında aşılanmış o saptırılmış milliyetçilik duygusuna bir tarafım bir şey olsun. (ne yazacağımı anladınız buraya ama hassas insanlar falan silinir diye yazamadım. anladınız siz)

sinirlendim lan gene.

( o değilde en beğenilen entrinin birden en anlaşılmayan entri olması garipmiş hakkaten. 5 dakika bile sürmedi ahah, buranın da mafyası varmış desene. neyse okunalım yeter)
türkiye siyaset tarihinde adının sık sık geçmesinden son derece memnunuyet duyduğumuz, artık kimsenin ufuk uras a kayıtsız kalamayacağı gerçeği ile, hayatta * solcu olmayı savunmamız gerektiğine inandıran. insan.
katildigi programlarda yaptigi yorumlar ve sorulara verdigi akilci ve mantikli cevaplar ile parlamentoya girdiginde farklilik getirecegini gostermis olan siyaset adami. yalnizca neyin olmasi gerektigini degil ayni zamanda neyin nasil olacagini da anlatmaktadir ki, bu kendisini bircok siyasetciden ayirir.

bagimsiz, laik, ozgur,esitlikci, sosyal, hukuk devleti istemek sorun degil, onemli olan akilci cozumler sunabilmektir. gerci bircok siyasetci bu saydigim nitelikleri ne kadar istiyor orasi da tartisilir. gecen secimlerde de akp gelmesin diye bircok kisi oyunu chp ye verdi. ne oldu? akp yine geldi, chp sadece akp ye uyum gosterdi, hatta daha fazlasini yapti. akp liberalse ben daha fazla liberalim dedi, akp sagci ise ben daha fazla sagciyim dedi, ben de fasistleri en on siralardan aday gosteririm dedi. o yuzden artik akp nin karsisinda solda degil sagda duran bir parti var.

ufuk uras ile birlikte en azindan bir kisi, baskin oran da olursa iki kisi sesini yukseltebilecek, cunku onlar bagimsizlar, cunku hicbir parti liderinin golgesi altinda ezilmeyecekler.
on numara bir siyasetçi alnı ak geçmişi temiz...
akıbetinin; geçmişte aydınlık siyaseti, özgürlükcü demokrasiyi, özgür bireyin demokratik haklarını savunmaya çalışıp kurşun yağmuruna tutulan aydınlarımız gibi olmaması için şimdiden dualar edeceğim solcu siyasetci. insana gönül rahatlığıyla oy kullanma zevkini tattırdığı için binlerce kez teşekkürlerimi sunuyorum.
milletvekilliğine kesin gözüyle baktığım kişi.. 1965 yılından beri, tipden beri meclise girmeyi başaracak olan ilk gerçek muhalefet..sallanacak o tiyatro.
bir zamanlar ödp'nin baskanı olan.simdilerde (bkz: baskın oran)'la birlikte bağımsız olarak adaylığını koyan yanakları sıkılası şahıs. (bkz: kesinlikle meclise girmesi gereken kişiler)
"liderlerden bağımsızlaşma, askeri muhtırılardran bağımsızlaşma, imf politikalarından bağımsızlaşma olmadan zaten biz düze çıkamayacağız. yurdumuzun belli bölgesindeki insanların siyaset yapma hakkı ve parlementoda kendini ifade hakkı aslında bu sorunu çözmede atılacak ilk adımdır. yani her türlü şiddeti reddederek parlementonun meşruiyet zemininde bu sorunu çözmeyeceğiz de ne zaman çözeceğiz? yıllardan beri inkar etmişiz, reddetmişiz, imha etmişiz. aradan 24 yıl geçmiş sıfıra sıfır elde var sıfır. o yüzden tam da parlementoyu bu zeminde bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekiyor. ne yapıp edip şapkamızı başımın önüne koyup mesela güneydoğu'da nasıl oluyor da 18-24 yaş kuşağının yüzde 95'i işsiz kalabilmiş, nasıl oluyor da halen savaş politikaları savunulabiliyor, bizim politikamız yurtta barış, dünyada barış değil mi? o yüzden parlementoda bugüne kadar izlenen politikalara baktığımızda toplum oldukça önemli bir kesimin, rengin, iradesinin meclise yansımamasının temel sorun olduğunu görüyoruz. bu bir yabancılaşmaya neden oluyor. halbuki siyasete katılım kanallarının açılması ve o siyasetin meşru zeminlerinde sorunlarla yüzleşilmesi ve demokratikleşmeden yana, siyasi cinayetlerin ortaya çıkarılmasından yana başta hrant dink olmak üzere, uğur kaymaz olmak üzere siyasetin önündeki bütün engellerin açılmasından yana bir irade ortaya koyarsak o zaman işte meclise oksijen girer, meclise adalet girer, meclis renklenir ve işte o zaman belki de birleşmiş milletler insani yaşam endeksinde 92.nci sırada olmayız da daha az silahlanarak, eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe daha çok pay ayırarak ve her yerde ön seçim yaparak, her yerde kadınların, gençlerin, alevilerin, kürtlerin, mazlumların, mağdurların, eli nasırlı olanların, paçası çamurlu olanların siyasete katılımını sağlarız. zaten partiler trilyonlarca lira yardım alıyorlar hazineden, bir de hiç utanmadan sıkılmadan milletvekili adayı olanlardan milyarlarca lira para istiyorlar. paranız yoksa o zaman milletvekili olma, paranız yoksa o zaman siyaset yapma.

en iyi imf politikasını ben yaparım, en iyi ırkçı milliyetçiliği ben uygularım, en iyi toplumu ben betonlaştırırım, en tik tipleşme politikayı ben sağlarım. tek atın katıldığı bir yarış. seçmen de kazanan ata oynarım dediği zaman bütün atların sahipleri aslında aynı yarış. vehbi koç'a soruyorlar sandıktan kim çıkacak, ben çıkacağım diyor. niye diyorlar, kim çıkarsa çıksın bana çalışacak diyor. şimdi tuzu kuru olanların, suyun başını tutanların iktidarlarını yıllardan beri gördük. herkes birbirinden farklı ama hepsi aynı banka gibi. sonuçta bakıyorsunuz lider adı farklı, parti adı farklı ama yargıtay cumhuriyet başsavcılığı gidiyor akp'ye de, chp'ye tüzüğün anti demokratik diyor, bunu demokratikleştir diyor. diyor da ne yapıyor? hepsi çöp tenekesine atıyor, yine bildiklerini okuyorlar. o yüzden en kutsal kavram adalet. o yüzden temsilde adalet çok önemli, o yüzden mesela nasıl adaylar ön seçim olmadan liderlerin iki dudağı arasında aday olmayı kabul ediyor, bunu onursuzluk olarak görmüyorlar, hangi partiden olursa olsun. seçmenlere sorduğunuzda siyasi partilerin 8-9. ncu sırada kim var dediğinizde bilmiyorlar. şimdi benim sırada birinci sırada ilhan kesici var cumhuriyet halk partisi'nden. ya demirel'in damadından, mhp'nin artıklarından, milliyetçilerden medet umarak zaten sol, sol olamayacağı için akp tek başına, tek kale maç yapıyor. ne yapıp edip solun eşitlik, özgürlük, laiklik, işte askeri muhtıralara karşı demokrasiyi savunma üzerinde sol, sol olabilse.

parlemento için mücadele etmekle, parlementerizm ayrı bir şey ama türkiye işçi partisi 15 milletvekili soktuğunda parlementoya adalet partisi ile chp hemen anlaştı, seçim yasasını değiştirdiler ve 3 milletvekiline indi. ne yapıp edip somut sorunlar üzerinden siyaset yapmak, solu büyütmek, siyasal solu büyütmek, sosyal solu büyütmekle mümkün. yani sendikalar, meslek örgütleri, derinleştirme işte merkeze yönelmek değil, varoşlarda ve çevrede siyaset yapmak esas. latin amerika soluna baktığınızda böyle yükselmiş, sosyal bir sol olmuş. şimdi bakıyorsunuz işte faşistlerin, mültecilerin yurtlarına bakıyorsunuz, oluşturdukları ağ’a bakıyorsunuz solun öyle değil. ben bir aziz nesin vakfındaydım, geriye bir ruhi su kalıyor, bir yılmaz güney kalıyor, bir nazım hikmet, 3-4 tane. halbuki sendikaların, meslek örgütlerimizle bizim sosyal solu büyütmemiz lazım ama bunun da yolu solun bugün sağcılaşması değil, statükolaşması değil, değişim, dönüşüm, demokrasiden yana olmasıyla mümkün. kapitalizm globalleşirken sol ulusal kalamaz. işte al gore'un şeyine gittim en son küresel ısınma toplantısına. şimdi küresel ısınmaya karşı sizin misakı milli sınırları içerisinde tek başına çözüm üretmeniz mümkün mü? ancak kyoto'nun imzalaması için uğraşabilirsiniz ama işte savaş küreselleşiyorken sizin de emeğin küreselleşmesini savunmanız lazım. işte küresel iklim değişikliği varken küresel düzeyde bütün dünyanın bir mücadele alanı olduğunu görmeniz lazım, yani ufkunuzu genişletmeniz lazım."

mehmet ufuk uras
istanbul 1.bölge bağımsız sol aday
"yüzde 10 barajı nedeniyle tünel kazalım dedik. benim mezun olduğum kadıköy anadolu lisesi'ndeki arkadaşlar daha basit bir yol buldular, işaretimiz martı olduğu için meclise martı yolluyoruz diyoruz diye. yani bu yüzde 10 barajının dikiş tutmayacağı ortada. o yüzden biz tünel kazma metaforunu kullandık. kapıdan sokmak istemiyor tayyip erdoğan, deniz baykal. o yüzden tünel kazalım, bu yüzde 10 barajını aşalım dedik. zonguldak maden işçileri de bana geçen gün baret ve kazma hediye ettiler. baret mecliste sıkıntılı olabilir, tip'li parlementerleri çok uğraştılar diye baret de verdiler ama tahmin ediyorum kapıdan girmek mümkün olacak 15 gün sonra. çünkü aldığımız işaret o ki birinci bölgede 60 bin, 65 bin civarında bir oy gerekiyor. tahmin ediyorum 100 binin üzerine çıkacağız. biraz da yani bakın bizdeki siyasetçilere. işte ben 59 doğumluyum, 60'lı yıllarda sayın deniz baykal'ı hatırlıyorum. o dönemden kala kala bir kraliçe elizabeth kaldı. yani böyle 40 yıldır, 50 yıldır bir de süleyman demirel'i tekrar cumhurbaşkanı yapmaya çalışıyorlar. yani yurttaşın artık sinirlerinin bozulmaması için hakikaten bizim bu meclise tünel kazıp oksijen getirmemiz lazım. arada bir trt-3'te izliyorum yarısı uyuyor. muhtemelen bu oksijen eksikliğinden kaynaklanıyor ya da zaten liderlerin iki dudağından çıkan yasaların onaylanmasından ibaret bir hazırol duruşu var. bu memleket böyle gitmeyecek. belli ki memleketin çok renkli, çok sesliğini parlementoya yansıtmamız gerekiyor. artık martı şeklinde mi, tünel mi kazarız. fakat inanıyorum o 15-20 gün sonra bu parlemento çok renkli bir parlemento haline gelecek.

tezkerenin onaylanması, onaylanmadan önceki dönemi hatırlayacak olursak onbinlerce insan alanlarda müdahele etti bu amerika hegomonyasına karşı bir tutum belirledi ve türkiye'deki anti amerikan hareket alanlarca ciddi bir duruş gösterdi. keza kyoto sözleşmesinin imzalanması için küresel ısınmaya karşı alanlara insanlar çıktılar ama bu biraz önceki konuyla bağlantılı olarak medyada tam yeralmıyor olabilir ama ben biliyorum ki türkiye'de yıllardan beri gelen böyle bir damar var. demin işte holigarşi lafını kullandınız. hani marx'a o zaman gönderme yapacak olursak, üretim araçlarını kontrol edenler zihinsel üretim araçlarını da kontrol ediliyor ve türkiye'de sermayenin küreselleşmesi doğrultusunda, onun ihtiyaçları doğrultusunda bütün sektörler şekillendiriliyor. sizin milliyetçi muhafazakar dediğiniz bütün eğilimler, akp'sinden, mhp'sine, uluslararası tütün tekellerinin bir dediğini iki etmeyip tütün yasasını çıkardılar. tatlandırıcı lobisinin bir dediğini iki etmeyip şeker yasasını çıkardılar. neredeydi o milliyetçiler pancar üreticisi, tütün üreticisi yalvar yakar vaziyette bir dakikada bir çitfçi iflas ederken. dolayısıyla bunlar palavra işler. siz dürüstseniz, namusluysanız sabah akşam ben dürüstüm namusluyum demezsiniz zaten öyle yaşarsanız. öyle diyorsanız 10 dakika sonra belli ki sizi birisi soyacaktır. hani bir galiba ilhan selçuk'un eskiden kullandığı bir laf da vardır; hani sütçü süt satar, türkçü neyi satar diyordu. işte gördük eroin satıyorlar, uyuşturucu satıyorlar, memleketi satıyorlar uluslararası sermaye. böyle bir milliyetçilik, ulusalcılık falan filan hikayesi palavradır. Bu ülkenin insanına hizmet ediyorsanız, aydınları hedef olarak göstermiyorsanız, bu ülkeye ufacık bir katkınız varsa anlamlıdır. yoksa hamasetin olduğu yerde atalet olur. ataletin olduğu yerde de hamaset olur. türkiye'de o hani milliyetçiyim diyenler toplumun tektipleştirmeye çalışanlar, toplumu betonlaştırmaya çalışanlar. deniz baykal'dan bahçeli'sine aslında bu ülkeye en büyük zararı veriyorlar. çünkü türkiye'nin o çeşitliliği ve çok renkliliğini tektipleştirdiğinizde toplumu deli gömleğine sokuyorsunuz. delirdiğimiz için deli gömleğine sokmuyorlar, deli gömleğine soktukları için bu 12 eylül anayasası ve yasalara biz deliriyoruz aslında.

askerin siyasete müdahelesinden yana bir eğilim hiçbir zaman olmadı. tam tersi kim muhtıralara yakın bir tutum alırsa her zaman seçimlerde en büyük faturayı o kesimler ödedi. ben türkiye insanının siyasetin sivilleşmesinden, gerçek bir demokratikleşmeden yana olduğunu düşünüyorum. o yüzden cumhuriyet mitinglerini düzenleyenlerle katılanların farklı kaygılarını ayrıştırmak lazım. o katılanlar farklı arayışlar içerisindeydi ve bir adres arıyordu. bunun çözümü demokrasinin bölünmez bütünlüğünden yana olmak. çağdaş yaşamın kendisi demokrasidir. demokrasi ve özgürlükleri genişleterek biz siyasal islam, dini gericiliğe karşı mücadele edebiliriz. dini gericiliğin en büyük ayağı olan yeni liberal politikalara karşı mücadele edebiliriz ama yeni liberal politikaları zaten kod adı derviş olan daha önce dsp'de daha sonra chp'de uygulayan politikaları akp uyguladığı için ve akp'nin bir sosyal programı olmadığı için esas açmaz orada oluyor. o yüzden akp güç kazanıyor. bugün cumhuriyetin bütün kazanımlarına sahip çıkarak demokrasinin kazanımlarıyla birleştirmemiz ve asayiş devleti, korku devleti değil asayiş cumhuriyeti korku cumhuriyeti değil. demokratik sosyal bir cumhuriyet. demokratik sosyal bir devletten yana tutum almamız gerekir. sol o zaman büyüyecek, gerçek laiklik o zaman yerine oturacak, demokrasi o zaman kurumsallaşacak ve toplumu kutuplaşmaya çalışan milliyetçilik eğilimi yerine birarada yaşama, linç kültürü değil, birarada yaşama kültürü ön plana çıkacak. ahmet kaya tişörtü giydi diye gençlerimizi linç etmek isteyen bu kültür karşısında bir biraradalığımızı bu topluluğun teminatı olan bir kanal olarak yaygınlaştırmamız gerekiyor. bu tasnifleri yaparsak bence hiçbir sorun yok. türkiye'nin anayasasında türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir diyor ama bu kağıt üzerinde. gelin bunu demokratik yapalım, gelin bunu sosyal yapalım, gelin gerçek bir hukuk devleti yapalım. adalet mülkün temelinde diyoruz, t'si düşünce adale mülkün temeli oluyor. adale yani güçlü olan, silahı elinde tutan kuralı koyduğu zaman işte yurttaş merkezli siyaset değil, devlet merkezli siyaset, din merkezli siyaset, sermaye merkezli siyaset oluyor. esas olan yurttaş, esas olan birey. bireyi esas aldığımızda ne dini gericilik kalır, ne milliyetçi çatışma ırkçı milliyetçilik kalır, ne de işte yoksulun daha yoksul olduğu, zenginin daha yoksul olduğu bir zemin olur. insanca bir yaşam için mücadele edersek ne mutlu işim var diyene, ne mutlu bir konut altında yaşıyorum diyene, ne mutlu demokratım diyene."

mehmet ufuk uras
istanbul 1.bölge bağımsız sol aday
bu gece * sayın özlem türköne ile beraber skyturkte aykırı sorular isimli programa konuk olacak bağımsız vekil adayı.

edit: lan böyle bi şey görmüştüm ama zamanla ilgili bi şeyi yanlış algılamışım sanırım. neyse..
ÖDP (öZGÜRLÜK VE DAYANIŞMA PARTiSi) genel başkanlığını iki kere yapmış, ikinci döneminde bağımsız aday olduğu için genel başkanlığı bırakmış onurlu, yürekli, temiz, vicdan sahibi, sosyalist, anti-militarist, çevreci, hümanist....... insan. MECLiSE UFUK GEREK...
an itibariyle özlem "özlem siyasette yeni" türköne ile beraber sky turk'teki bir programda söyleşmekte olan istanbul bağımsız mv adayı. (keşke bursa'da olsaydı)

sky turk'e erişiminiz yok ise,
(bkz: sky turk/#1935627)
halkın iradesine barajla karşı çıkan gerici zihniyete karşı bağımsız aday olduğuna inandığım, çıktığı her programda 12 eylül idaresinin tez elden yok edilmesini savunan insan. Bu ülkenin insanı işleri rayında gitsin diye hep belirli tezlerle ilgilendi, aynı partilere oy verdi; oysa üniforma değişik olsa da amaç iktidardı. Demokratik bir oluşuma katılmak için bir partiyle seçime girmesi solculuğun gereğidir; ancak önce solculuğu anlatacak ve meclise gerçek solcu olarak girecek bir güç gerekir ki ufuk uras bunu denemektedir. ufuk uras'ın değişik söylemleri ve eşitlikçi tavrı 600 yıl bu topraklarda kardeşçe yaşamış iki halkı birleştirmiş çok mu? kürt değilim; ancak istanbul'da olsam oyum kendisineydi; çünkü neci olduğu belli olmayan iktidar ve anamuhalefet ile neci olduğu açıkça ortada olan mhp halkın değil zümrelerin partileri olmuşlardır. ufuk uras eşcinsel'e, kürt'e , ermeni'ye ve herkese kucak açtığından bu kadar yok sayılıyor belki ya da acıtılmak isteniyor. seçim sonuçları beklediği gibi olacaktır ve meclise girecektir, bu ülkede hala olaylara hakim insanlar var.
erken kaybedilen,geç farkedilen insanlardan...
sorun çıkaran değil sorun çözen bir kişi olmak istediğini her ortamda vurgulayan ödp li insan. son dönemde chp nin yapamadığı veya terk ettiği sosyal demokrasi kalesine talip olmaları ile bilinir.