ezber bozacağım naraları atarak meclise giren şahsiyet. şimdi ben de kendisine karşı ağzımı bozacağım olmayacak "şahsiyete(!) hakaretten" sözlüğün başını ağrıtabilirim.
daniel cohn-bendit, sirri sakik ve murathan mungan'in bulundugu toplulukta; daniel cohn-bendit'in "ab'ye girerseniz, paris'in ve berlin'in belediye baskanlari gibi, istanbul'un da belediye baskaninin gay olmasina hazir olun" lafini destekleyerek yeterince ezber bozabilmis sahistir. zira bu bozdugu ezber, turklere yirmi sene yeter.
fikirleriyle bir zamanlar uyuştuğumu gördüğüm ancak politikasının son zamanda değişmesinden dolayı yani dtp' ye kardeşimiz gibi bir sözcük sarfetmesinden dolayı pek de aynı fikirde olmadığımı gördüğüm kişi.
son günlerde hakkında "ya, ne iyi adamdı, ama sustu noldu, yeni ufuklar getirecekti, meclise ufuk gelecekti, hadi ufuk uras haydi ver herkese ağzının payını, bekliyoruz" şeklinde köşe yazıları okuduğumuz, haberler dinlediğimiz kişi. herkes ufuk uras'ın yarattığı hayal kırıklığından söz ediyor. solu toplayacak kahraman olarak lanse edilirken şimdi nerde bu adam deniliyor.
herkes bu adamı çok beğeniyordu. bütün aydınlar(!) bu adama oy verdi. dtp destekledi bu adamı. ne oldu? nerde farklı görüşler, hani kravatları çıkarmak falan. zaten dtp'yi grupsuz bırakmayacağını açıklayan bir adamdan da ne beklenebilir ki? ben yeni bir siyaset beklemem en azından.
meclise girince sevindiğimiz meclisteki tok sosyalist millet vekili olması itibariyle de bizi dahada mutlu eden er kişi ama üzüyor şimdilerde bizi ses yok soluk yok (bkz: ah ulan ah)
yaptıkları ve söylediklerini takip etmeyip arkasından atıp tutanlarca sesi soluğu çıkmıyor denilen sosyalist milletvekidir. solu bir araya toplamak gibi bir amacı yoktur, ödp çatısı altına ve ödp çizgisinde siyaset yapmaya devam etmektedir. takip edenler zaten bilirler.
türk telekom grevi, işkenceye karşı vb. verdiği soru önergeleri ile; tek başına sürekli dillendirdiği barış sesi ile siyasetin don kişot'u ilan edilebilecek olan siyasetçidir.
ödp genel başkanı olarak ki, önceliğinde sosyalist bir birey olarak bunun doğrultusunda siyasi tavrını her daim göstermektedir uras. katıldığı programlarda, yaptığı basın açıklamalarında, meclisteki konuşmalarında kimi siyasetçiler gibi siyasi çizgisinin dışında bir söylemi olmayarak takdirleri de toplamıştır.
enerji ve tabii kaynaklar bakanı mehmet hilmi güler tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere tbmm'ye elektrik zammına ilişkin bir soru önergesi vermiştir:
"türkiye büyük millet meclisi başkanlığı'na,
aşağıdaki sorumun enerji ve tabii kaynaklar bakanı sayın dr. mehmet hilmi güler tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 02.01.2008
ufuk uras
ödp genel başkanı
istanbul milletvekili
bakanlar kurulu toplantısında imzaya açılan kararname ile elektriğe, konutta yüzde 15, sanayide yüzde 10 zam yapılmaktadır. oecd ülkelerindeki 2005 yılı dolar bazında konut elektrik fiyatları karşılaştırıldığında türkiye'nin yunanistan, çek cumhuriyeti, abd, kanada, meksika, kore ve norveç'ten daha pahalı hizmet sunduğu görülmektedir. sanayide ise türkiye, 22 oecd ülkesi içinde avustralya, italya ve japonya'dan sonra en pahalı elektrik hizmeti sunan 4. ülke konumunda bulunmaktadır.
ülkemizde elektrik üretimi, yaklaşık yüzde 48 EÜAŞ ve bağlı ortaklıkları ile yüzde 52 oranında yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devir, mobil, üretim şirketleri, otoprodüktörler yoluyla elektrik üretimi yapan özel kuruluşlar tarafından sağlanmaktadır. (2006 yılı eüaş verileri)
buna göre 2007 yılı sonu itibariyle;
1- eüaş'ın, tetaş'a ve tedaş'a sattığı elektrik ortalama birim fiyatları nedir?
2- yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devri, mobil, üretim şirketleri, otoprodüktör gibi elektrik üretimi yapan özel kuruluşların ayrı ayrı tetaş'a sattığı elektrik birim fiyatları nedir?
3- eüaş'ın sattığı elektrik fiyatı ile yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devri, mobil, üretim şirketleri, otoprodüktör gibi elektrik üretimi yapan özel kuruluşların tetaş'a ve de tedaş'a sattığı elektrik birim fiyatı arasında fark var mıdır? varsa bu farkın nedeni nedir?
4- tedaş'ın özelleştirilmesiyle elektrik enerjisi fiyatlarının daha da artacağı ifade edilmektedir. dağıtım özelleştirmeleri elektrik fiyatlarında ne oranda artış meydana getirecektir? bu artışa rağmen özelleştirmelere devam etmek kararlığını nasıl açıklıyorsunuz?
5- imf personeli tarafından hazırlanan 4 Mayıs 2007 tarihli raporda, "imf personeli programlanmış fiyat uyarlamalarını yerine getirmesi için baskı yapmış olmasına rağmen, yetkililer devlet girişimlerinin yatırımları da dahil olmak üzere harcamaların kısıtlanmasını telafi edici önlem olarak önermişlerdir" ifadesi yer almaktadır.
ülkemizde enerji alanına kamunun yatırım yapmama kararını nasıl açıklarsınız?"
bir seçmeni olarak, bir solcunun olabildiği en tarafsız noktada kalabildiğini düşünüdüğüm mebbusumdur, kafatasçı devletçi sol! partilere nazaran insanın kafasının içindekiyle değil yaptıklarıyla değerlendiren, başını açana da kapayana da, ülkesini sevene de sevmeyene de eşit mesafede olabilmiş aydın bir insan, bir sosyalist olarak kendini tabir eden bir insandan da bundan farklısını göremezdik zaten.
Bizim için Che Guevara tişörtü giyen de türban bağlayan kadın da birdir diyerek nezdimde bir helal olsunu haketmis olan insan.
herkesin soyledigi sozleri unutup (bkz: mesut parlak), vurun abaliya mantiginda davrangigi su gunlerde dik durmustur. ha onu anladim da ozgurluk diye bagiran sol tandansli arkadaslara ne oldu onu anlamadim ben. hani ozgurluk vaad ediyordunuz bize. simdi cikar ufuk uras'da cia ajani dersiniz.
ufuk urasin siyasi goruslerine katilmam, kendisine hayranligim yoktur ama delikanli durusu takdiri hak ediyor.
son 22 temmuz seçimleri ile meclise girmiş ve mecliste kendilerini sol parti veya sosyalist olarak görenlere gerçek sosyalizmin rüzgarlarından savurmuş ve onlara sol demenin ne olduğunu gösteren kişidir.ne yaptıda böyle konuşuyorsun diyenlere belgelerle cevap verebilirim.burda bahsedersem propaganda deyip dehlerler beni.
"ülkemizin bir sorunu daha akp, mhp ve chp'nin toplumu kutuplaştıran tutumları nedeniyle içinden çıkılmaz bir hale geldi.
ödp, kurulduğu günden bu yana özgürlükleri savunmuş ve bu uğurda mücadele etmiştir. din ve vicdan hürriyetini de bu bağlamda ele almış, özgürlükçü laikliği siyasal tezlerinin önemli unsurlarından birisi olarak belirlemiştir. eğitimin herkes için eşit bir hak olarak tanımlanması da ödp programı'nın belirleyici noktalarından birisidir.
üniversiteler, düşünce ve inanç özgürlüğünün, ileri demokratik normlarla ve yasaklama olmaksızın yaşanabildiği bilimsel mekan ve ortamlar olmalıdır. bunu ortadan kaldıracak veya yaralayacak girişimler, hangi gerekçeyle olursa olsun, kabul edilemez.
bu çerçevede, üniversitelerde eğitim alma fırsatını bulan insanlarımızın başörtüleri nedeniyle bundan mahrum edilmelerini de; 'gata fiyongu, çene altı bağlaması vb.' biçimlerle yasa dayatmasıyla örtünmeye zorlanmalarını da özgürlükçü laiklik anlayışımıza ve demokrasiye aykırı bulmaktayız.
bizim için che guevara tişörtü giyen de, türban bağlayan kadın da, saçı uzun ve küpeli erkek de aynı eğitimden yararlanma hakkına sahiptir. bireysel özgürlükler, başkasının özgürlüklerini engellemediği sürece yasaklanamaz. kaldı ki, saçları değil ama 'beyinleri örtülü erkekler' her yere gidebilmekte, hatta eli satırlı saldırganlar üniversite koridorlarında dolaşabilmektedir.
ne var ki, akp-mhp ittifakıyla gerçekleştirilen bu girişim kapsamlı bir özgürlükçü anlayıştan uzaktır. kapsamlı bir demokratikleşme çabasının ifadesi bir paketin anlamlı bir parçası olabilirken, akp-mhp ikilisinin getiriş biçimiyle yeni ve daha riskli gelişmelerin tetikleyicisi haline gelen bu anayasa değişikliği samimi bir kabulü hak etmekten uzaktır.
akp-mhp ittifakının politik sicili parlak değidir.
üstelik bu ittifakta yer alan siyasi partilerin politik sicili de bu söylediklerimizin kanıtıdır.
mhp'nin temsil ettiği politik hattın gerçek demokrasi ve özgürlükten yana olmadığı yıllardan beri demokratikleşmeyle ilgili her girişimin karşısında yer almalarından, 301. madde karşısındaki tutumlarından, 'ya sev ya terk et' anlayışlarından, yandaşları tarafından farklı düşünce ve kültür sahiplerine yönelen önyargılı ve saldırgan tutumdan bellidir.
topluma çağdaş kriterlere uygun bir demokrasi, barış ve kardeşlik vaat ederek iktidar olan akp ise siyasal pratiğiyle bu vaatlerini tutmadığını göstermektedir. bütün kritik karar konularında geri adım atmaktadır. 301. madde, kürt sorunu, tüm çalışanlara grevli-toplu sözleşmeli sendika hakkı, insan hakları, alevi yurttaşlarımızın ihtiyaçları, sosyal güvenlik hakkı vb. konularda taleplerini duymazdan gelmektedir.
imam hatipleri arka bahçesi, türbanı en önemli siyasal kozu olarak gören bir geleneğin içinden doğan akp, attığı bu adımla demokrasi konusundaki tutarsız ve samimiyetsiz, 'kendine müslüman' tavrını tescil ettirmiştir. akp-mhp ittifakı bu ülkeye özgürlük ve demokrasi değil, olsa olsa türk-islam sentezinin çok iyi bildiğimiz baskı ve şiddet dolu anlayışını getirecektir. hangi nedenle olursa olsun bu ittifakı destekleme eğiliminde olanlara, bu yanlışa düşmemeleri çağrısını yapıyoruz.
akp-mhp ittifakı türbanı gerçekten özgürlükler için savunuyorsa, aşağıdaki sorulara cevap vermelidir:
-alevi ve gayrimüslim yurttaşlara yönelik ayrımcı politikaları değiştirmeyi, alevilik başta olmak üzere tüm inançların örgütlenmesi ve kurumlaşması önündeki engelleri kaldırmayı ve özgürlüklerini garanti altına almayı düşünüyor musunuz?
-laik bir devletin tüm inançlar karşısında tarafsız ve eşit uzaklıkta olması ilkesi ile, diyanet işleri başkanlığı'nın kamu kaynaklarının önemli bir bölümünü kullanarak tek bir mezhebe hizmet etmesini değiştirme niyetiniz var mı?
-orta ve yüksek öğrenimdeki tüm yasakçı yönetmelikleri ve yasaları değiştirmeyi, zorunlu din derslerini kaldırmayı istiyor musunuz?
-301. Madde başta olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki yasal engelleri kaldıracak mısınız?
-kürt sorununun barışçıl çözümü ve kültür/kimlik taleplerinin gerçekleşmesi için dile getirilen taleplere yönelik olumlu adım atacak mısınız?
-kamu çalışanları başta olmak üzere tüm çalışanların grevli toplu sözleşmeli sendika hakkına sahip olması konusunda ne yapacaksınız?...
chp sorunu çözmek yerine büyütmektedir.
öte yandan chp de, türbanın siyasal kuşatılmasında rol kapan ikinci siyasal odaktır. chp yönetimi, toplumsal özgürlükleri genişletmek yerine, demokratik bütün reflekslerini yitirip, 12 eylül darbe rejiminin ve '82 anayasası'nın ısrarlı savunuculuğuyla türkiye'nin demokrasi ve özgürlük güçlerini, darbe heveslilerinin peşine takmak istemektedir. demokratik içeriği boşaltılan laiklik, chp'nin elinde bir tehdit sopasına ve siyasal korkuluğa dönüşmüştür. kullanılan dil ve politika sorunu büyütmüştür.
başı açık olanların örtünme konusunda baskı görmeleri olasılığına karşı mücadele doğru bir biçimde verilmelidir. türkiye toplumu, demokratik yollarla bu sorunla başa çıkacak olgunluktadır.
chp yönetimi, siyasetin dinden bağımsızlığının laikliğin en önemli unsuru olduğunu da unutmuş gözükmektedir. chp lideri, meclis çatısı altında din alimliği yapmakta, örtünmenin dindeki yerini tartışmaktadır. sayın baykal'a sormak istiyoruz: parlamentoda dini referanslarla bir tartışma sürdürmek laikliğe ne derece uygundur? dini kurallar örtünmeyi zorunlu kılıyor ise 'türbana evet' mi diyeceksiniz?
bugün karşı karşıya kaldığımız tablo yanlış politikaların bir sonucudur. böyle bir yanlışta sorumluluğu almak, toplumdaki yeni çatışmaların ve gerilimlerin artmasında rol oynamak istemiyoruz. akp-mhp ittifakının toplum üzerinde bir hegemonya oluşturmaya, güç gösterisi yapmaya yönelik tavrına da; chp'nin vesayetçi, demokrasi ve özgürlük karşıtı tutumuna da karşı çıkıyoruz. iki taraftan birini tercihe zorlanmayı reddediyoruz.
akp-mhp ve chp'nin özgürlük ve demokrasiyi geliştirmekten uzak politik hatlarına karşı bir tutum; kendi politik hattımıza, özgürlüklere ve eşit koşullarda yüksek öğrenim görmek isteyen gençlere bir saygı ifadesi olarak konuyla ilgili anayasa oylamasında 'boş oy' kullanacağımı kamuoyuna duyururum."
kendisine çok fazla umut bağlanan şahsiyet. meclise girmesi garantileştiği anda, destekleyenlerinde çok büyük bir heyecan yarattı. şahsi fikrim, bu adamın bir şekilde sivrileceği, adını çok daha büyük bir kitleye duyuracağı, kendisini insanlara tanıtmasıyla birlikte, malum oy potansiyeline sahip olan ödpninde en azından ivmesine hareketlilik kazandıracağı...ne diyordum, evet, kendisine çok fazla umut bağlanan şahsiyet.
k.rtten daha fazla k.rtcudur ki, bazi akillilar bu azinlik irkcisini hala solcu zannederler. insan dusunuyor turkiye de k.rt sayisi kadar bantu olsa idi, kendisi bir numarali bantu milliyetcisi olup tamtam calardi.
