1- kriminalizasyon. yani dünyanın bir yerinde bir kitleyi önce potansiyel suçlu olarak ilan ederler. ne bileyim mesela batıda söylendiği gibi: "hispanikler suç işliyor. zenciler hırsızdır." gibi aslı astarı olmayan iftiralar atılarak ve bunu da yaygın medyada gönderilen bilinçaltı mesajlarla destekleyerek yaparlar. mesela nasıl bilinçaltı mesaj gönderir? örneğin bir şehirde semtlere göre hırsızlık istatistiği haberi yapar. eee bu haberde de zenci mahallesini de en başa koyar tabi. kısaca bu işler önce bir iftira ile başlar.
2- zorunlu göç. ekonomik, politik veya başka sebeplerden ötürü bir göç olur. bu öyle bir göçtür ki bir iki valiz hazırlayıp geride her şeyini bırakarak insanlar başka yerlere göç ederler. işte "ne iş olsa yaparım abi" için uygun zemin oluşmaya başladı. ücret konusunda pazarlık yapamayacak kadar zayıf bir statü. ne versen kabul edecek.
3- dışlanma. birinci maddede anlatılan süreç bu sefer yeni yerleşim biriminde daha şiddetli devam eder. bu da ucuz işçiliği sürdürülebilir kılmak içindir. bu sayede potansiyel suçlular, iyi makam ve mevkilere gelemezler. gelseler bile ayakları kaydırılır. böylece akrabalarına bir faydaları da olmaz. fakir kalırlar. ucuz işçi olmaya devam ederler.
4- mülksüzleştirme. çalıştı kazandı. bir ev filan aldı. ne bileyim bir arabası var. malı filan oldu işte. bunlar bir şekilde payi mal edilir. yani değerden düşmesi için çeşitli ekonomik hamleler yapılır. evi varsa oturduğu semtte ev fiyatlarının düşürülmesi sağlanır. mesela bankalar oraya kredi verirken daha fazla zorluk çıkarır. böylece değerden düşer. zamanla kazandığını da geri satar ve yer. mülksüzleşir ve ucuz işçilik sürdürülebilir olur.
5- mirastan gelen zenginliğin önlenmesi. çok çocuk yoksullar içinde yaygınlaşmalıdır. bu sayede miras çok bölüşülür ve ilk sermaye namına bir şey elde edilemez.
özet olarak "ne iş olsa yaparım." "ne verirsen tamam abi sorun değil" gibi çaresiz durumlara insanlar sürüklenir. bu da o süreçtir.