salak bi uzaylının dünyalılara bakış acısıdır. zeki bi uzaylının sigara içen insanoğlunu anlayamaması ne kadar dogalsa, salak bi uzaylının da ucakta neden kitap okundugunu anlayamaması o kadar dogaldır.
bu başlığı okuyunca Türkiye neden gelişemiyor sorusuna yanıt bulmam hiç de zor olmadı.Boş boş etrafına veya camdan dışarı bakarak vakit öldürmek tebrik edilesi bir davranış ama boş kalmamak, kitap okumak, kendini geliştirmek artistlik oluyor.Gerçekten ilginç bir durum.
Dış ülkeler bilimde teknolojide ilerlerken biz yerimizde sayıyoruz.Başlığa bakıpta düşünürsek ilerleyememiş olmamıza neden şaşırıyoruz ki?
öncelikle kitap okumanın neresi artistliktir bunu sormak lâzım.kitap otobüste veya takside okununca daha mı fazla ya da daha mı az artist olunuyor ? kitap okumayan bünyelerin savunacağı cinsten bir iddiadan öte de bir şey değildir.
Japonya'da ayakta kitap okuma alışkanlığını tanımlayan bir kelime türemişken (bkz: taşiyomi), bir japon yılda 25 kitap okuya dursun 6 türk'e bir kitap düşüyorken bunları sineye çekememiş ve aradaki fakı kapatmak için kitap okuma seferberliği başlatmış bilinçli insandır. "japonlar yapıyor be" cümlesini sıklıkla sarfeden kesimlerden olmak yerine "neden biz de yapamıyoruz" sorusuna cevap arayan kişidir. Bir istatistik daha vereyim BM kalkınma raporuna göre bir yılda ispanyolca'ya çevirilen kitap sayısı arapça'ya son bin yılda evet yanlış okumadınız son bin yılda çevirilen kitap sayısına eşittir, ispanyolca'ya bir yılda çevirilen kitap sayısı 9000'dir efendim. bu rakam türkiye'de 3000-4000 civarındadır, fena değil. şimdi bu istatistikler ışığında japonya-ispanya-türkiye-arabistan sıralamasını göz önünde bulundurarak bir basamak düşmek ile iki basamak çıkmak arasında ki hayati farkın hayatınızda yaratacağı farkı hesap edin, lütfen.