dün arkadaşımdaydım. haberler çıktı ve u2 nun türkiye ye geldiği hayranlarının karşıladığı felan söyleniyodu. arkadaşım aynen şöyle dedi;
-Uiki ne kız?
-?!?!asfasdfasgda..
götverenler ekibi.
sen kalk insanların özgürlüğünden yanayım de, aylardır insanları açıklama dahi yapmadan esir tutan bir hükümetin başbakanına misafir ol hediyeler ver.
ibnesiniz amına koyim.
başbakana ipod hediye etmişler, ve de
''Bu bir kırmızı ipod. Her satıldığında ilaç alamayan AIDS hastalarına bağış yapılıyor''
demişler.
süpersiniz ve çok komiksiniz uiki.
yarın ki konserde kalabalığa dönüp; "özgürlük için evet diyecek misinizzzzz" , "daha adil bir hukuk sistemi için evet diyecek misiniz" şeklinde bağırmasını bekliyorum. olur da bağırırsa; "yeeaaahhh, ooohh yess" diye cevap verenin ağzına elimde ki bira bardağını sokarım şimdiden söyliyeyim. sonra ben bilmiyorum, ben duymadım olmasın.
daha birkaç yıl öncesine kadar ''yok biz türkiye'ye gelmeyiz sizde insan hakları çok rererö'' dedikten sonra şimdi hafız tayyip'le enseye tokat ipod'a parmak moduna giren samimiyetsiz bono'nun samimiyetsiz grubu. geçen yıllar türkiye'de neyi değiştirdi de karar değiştirdiniz diye sorarlar adama bono efendi.
ayşe armanın u2 ile yaptığı ropörtajda ülkeye gelmeme nedenlerinin insan hakları ihlallerinin olması değil, yalnızca yoksul olması olarak açıklamıştır bono bey efendi. yani "biz pahalıyız. prodüksiyonumu karşılayamazdınız. seyirci de gelmezdi. öyle bir kitle görmedik." şeklinde dillendirmişlerdi.
ayrıca aynı röportaj da mağdur ya da öldürülmüş şu anda hatırlayamadığım bir türkiyelinin adının yazmasının nedenin de o zamanlar birleşmiş milletlerle ortaklaşa çalışmalarda bulunmaları olarak açıklamakta.
bono egosu şişkin. devletin orta üst tabakasıyla bir devlet başkanışçasına görüşmesi de su götürmez bir samimiyetsiz ve sanki kendisini müziğin başkanı ya da dünya üzerindeki sözcüsü konumuna sokarak orada bir hiyeraşi ve burjuvazi yaratma çabası içerisinde.
görünen de müziğin artık dünyayı değiştirmek için yeterli olmadığı.
gelmeden önce istanbul için kostantinapolis'e gidiyorum diyerek büyük gaf yapan
solistin grubuyla beraber havaalanı önünde sevenlerine mini bir konser sunduğu
ünlü rock grubudur.
dünyanın en çok para kazanan grubu ama eşitlik için her şeyini verebilecek grup.Hiç bir şarkısı mükkemmel olmayan türkiye'de pek sevenide olmayan iğrenç bir irlanda grup.
recep tayyip erdoğan'a kırmızı ipod hediye eden grup. muhabirlere türkiye'ye daha önce gelmediğimiz için utanç duyuyoruz demişlerdir kendileri. hah, biz de yedik. türkiyeymiş oymuş buymuş çok umrunda sanki bonocum. gideyim rte ile görüşüp şov yapayım, iki güzel söz söyleyeyim falan da filan. kısacası, hipokrat bir gruptur efendim.
mide bulandırıcı "müzik" grubu. dediğiniz gibi siktirin gidin müzik yapın, paranızı da götünüze sokun. afrikadaki ölen çocukları, dünyanın bilmem neresindeki işçileri malzeme edip para kazanmaya çalışmayın. yerler sizi be. çok tatlısınız.
1997 yılıydı. U2 yeni çıkan 'Pop' albümlerine 1995'te 'kaybolan' Fehmi Tosun'a dair başlıktaki notu düşmüştü. Hikâyeyi, AiHM'e uzanan kayıplar mücadelesini yılmadan sürdüren eşi Hanım Tosun anlattı. Tosun ailesi Bono'yla tanışıp teşekkür de etmek arzusunda
PINAR ÖĞÜNÇ (Arşivi)
Takvimler 19 Ekim 1995i gösteriyordu. Beş çocuk babası, 36 yaşındaki Fehmi Tosun, istanbul Avcılardaki evinin önünde, ellerinde telsiz ve silah olan kişiler tarafından beyaz bir Renault araca bindirildi. Çocukları, eşi çığlık çığlığa bağırırken Fehmi Tosunun son lafı Beni öldürecekler oldu. Renault, etrafına tutunan çocukları sürükleyerek, gün ortasında, mahallelinin gözleri önünde uzaklaştı. O günden sonra Diyarbakır, Liceli Fehmi Tosundan bir daha haber alınamadı.
Eşi Hanım Tosun çalmadık kapı bırakmadı, altı ay içinde Türkiye sınırları dahilinde hukuki yollarla bir yere ulaşılamayacağı netleşince Avrupa insan Hakları Mahkemesiine başvurdu, güvence altına alınmış yaşam hakkının, ayrımcılık, işkence, kötü muamele ve insan onuruna ait muamele yasağının, etkin yargılanma hakkının hesabını sormak istedi. Bir yandan insan Hakları Derneğiyle (iHD) birlikte tüm kayıp yakınları her cumartesi Galatasarayda o malum noktada buluşmaya başladılar. Hanım Tosun, şimdiye dek sayısı neredeyse 300ü bulan Cumartesi Anneleri / insanları buluşmalarından çok azını kaçırdı. Çocuklarını o meydanda büyüttü. Kendisi de gözaltına alındı, tehditlerle karşılaştı. Eşinin akıbetini asla öğrenemedi ama peşini bırakmadı.
1997de faili meçhul cinayetlerden adlı adınca söz edilemez, az insan sesini çıkarabilirken, çok uzaklardan beklenmedik bir omuz gelmişti. O cumartesi buluşmasında Hanım Tosunun etrafında yabancı basından bir sürü kamera, fotoğraf makinesi vardı. Çünkü U2, yeni çıkan albümleri Popun kartonetine, Türkiyede kaybedilen Fehmi Tosunu hatırlayın yazmıştı.
Daha çok da bu mesaj üzerinden doğan, U2nun Türkiyeye insan hakları ihlalleri yüzünden gelmediği efsanesi seneler içinde büyüdü; sahne boyutları, stadyum konseri tertiplemenin müşkülatı falan gündeme gelmedi pek. Olsun, yine de başta niyetleri iyiymiş. 2000 yılında http://www.chivi.com un başlattığı madem öyle, U2 Diyarbakıra! imza kampanyasından haberdar olsalardı, belki işler değişirmiş.