taraf tutmak değildir ezilen insanların yanında olması...sadece doğru bildiğini yani kendisine göre doğru olanı en iyi analiz edip düşüncelerini o şekilde dile getirmektedir.izlediğim en tarafsız ana haber bülteni uğur dündarındır.
tarafsiz gazeteci saçmalığını umursayıp doğrudan taraf olan bir gazetecidir. bunu söyleyen yazarı hiç anlamıyorum; ki adam her fırsatta unu diyor:
--spoiler--
ben doğrudan tarafım akp'yi de doğru işler yapınca herkesin gözünde ana haber de kutluyorum ve haberini veriyorum
--spoiler--
tekel işlerinin haklı eylemini göstermek mi taraflılık. neye göre taraflılık.
başbakan; tekel eylemi ideolojik dedi diye öyle mi olucak. yada ergenekon davasında bile uğur dündar'ın adı geçti. hemde özel hayata karışırcasına adi bir iftira ile.
gerçekleri yansıttığı için her zaman yalaka basının hedefi olmuştur. ülkede zaten bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar dürüst insan kalmışken uğur dündar a bok atmak gayet doğaldır. ama bok atanların kendi ellerinin kirlendiğiyle kalmaları kesindir.***
tarafsızlıktan meramın "o niye besili sürüye uymuyo" olduğunu düşündürten tespittir. birkaç basın organının iktidarı icraatlarından dolayı eleştiriyor olması tarafsızlığın yitirilmesi olmadığı gibi, bir kısım basının da kamu kaynakları ve halkın parasıyla beslenip semirtilerek ortalığa salınması sonucu ortaya çıkan eblehlik, tarafsız olmak değildir.
tarafsız olmak öncelikle ve evvela tabi olmamaktır, yandaş olmamaktır ve eşit mesafede durabilmektir.
ama ille de tarafsız haber almak isteyen varsa, taraf okusun. (bkz: yersen)
ne zaman tarafsız oldu ki, yaptığı yok bazı haberlerle ben halkın yanındayım imajını pompalamıştır. ikisinden de hazzetmemekle birlikte, zamanında tansu çiller hakkında yaptığı programlar, sonrasında rte e ile yaptığı programlarda sorduğu canak sorular, simdilerde rte ye karsı cıkısları, bi tutarlı ol be adam dedirtiyor.
"düşünmek taraf olmaktır" diyen ne idüğü belirsizlerin ağzından her çıkan her lafa "ayet" muamelesi yapıp goygoy yapanlar uğur dündar' ın taraflılığından muzdarip olmuşlar. ne ala ne alaa.
her gazeteci bozuntusu taraf tutar ve bunu bir şekilde gösterir.
bir de şunu söylemek istiyorum içimde ukte kalmasın amına koyim. trivium'un vokal/gitarı olan matt heafy'nin bir röportajdaki lafı aynen şu ya da hatırladığım kadarıyla bu:
''hangi ülke olduğu farketmez, tüm politikacılar pezevenktir!''
işsizlik rakamlarından hiç dem vurmayan samanyolu haber,
tekel direnişini es geçen kanal7 haber,
iktidar yandaşlarının nasıl köşe olduğunu gündeme getirmeyen atv haber,
üzücüdür.
bir zamanlar bir ugur dundar vardı yaptıgı temizlik operasyonlarıyla yüreklerimizi agzımıza getirir, 'vay be demek ki "personelden başkası giremez" yazılı kapıların ardında bunlar bunlar da oluyormus' dedirtirdi. fırıncılardan pastacılara kadar bircok kameralı baskınlarda bulundu arena ekibiyle. sadece temizlik mi gorunurde olmayan ama ulkemizin acı gercegi olan sorunları haberleriyle aydınlatırdı. iste bu donemlerde taraflı tarafsız, besiktaslı-fenerli(belki galatasaraylıların degil ama) bircok insanın sempatisini kazanmıs bir haberciydi zannımca. şıklığı ve düzgün türkçesi de beğenilen taraflarıydı mutlaka.
zaman geldi geçti tmsf sabah gazetesine el koydu. yilmaz özdil'e sabah gazetesi dar geldiginden ayrılıverdi(nerden cıktı simdi yilmaz özdil. dur bekle filmin devamını izle). gel zaman git zaman doğan star tv i alınca yilmaz ve uğur kardeşler anahaber bültenine getirildiler. sivri yazılarından mütevellit yilmaz kardeşi duyan ürküyordu ama olsundu yanında uğur ağabey vardı o duruşunu bozmazdı. malum o donemin flash ismi birand, dil sürçmelerinden bayağı sempatik bulunuyordu ama insanın kulagi da şöyle akıcı bir türkçe konuşan bir spiker aramıyor değildi. uğur abi tam zamanında gelmişti. tabi gündem yoğun,sert, karışık. iktidarda ak parti. ak parti bir yandan patron doğanı rahat bırakmıyor bir yandan da ergenekon meselesinin üstüne gidiyordu bir yandan yerel secimler. ugur abi yilmaz kardes yayın hayatına basladı ama maalesef bizim zihnimizdeki ugur abi yok. yayın politakasının tarafsız olmadığı belliydi. doğrusunu soylemek gerekirse once takım elbise, kravat, mendil renk-desen uyumsuzlugu irite etti beni. ya birgün uyumlu giyinmez mi insan yok arkadas ugur abinin kravatlarını kim tercih ediyorsa işini cok kotu yapıyordu(neyse ki şu günler kravat uyumu gayet iyi). yayın politakasını anladık ama hafızalarda hep tarafsızlıgı kalan ugur abiye yine de toz kondurmuyorduk. patron doğandandır, kardeş yılmazdandır dedik geçtik. gün oldu dengir mehmet fıratla kılıcdaroglu duellosuna hakemlik etti yine normaldi daha sonra medyanın hakemi edasıyla kılıcdaroglu -melih duellosuna hakem oldu( kurt melih dahi guveniyordu). vay baktık ki ugur abi pek iyi niyetli gorunmuyor. ardından iktidara yonelik sürekli sagdan soldan taraflı haberler ardından muhafazakar insanları incitecek goruntuler ve de hepsi de sanki fuhus cetesi cokertilmis de onu haber yapmislar misali yapılan incitici haberler(öğrencilerin namaz kılma görüntüleri). gün gün insanların zihnindeki tarafsız imajı silindi, güven azaldı ugur abiye karsı. halkin inancını da kaybedince eee bi de o arada eşinin ergenekon idddianamesine girmesiyle battı balık yan gider deyip tarafsızlık benim işim değil deyip iktidara sağdan soldan saydırmayı hızlandırdı. iktidar partisi ne diyorsa tersini soyleyen kokuşmuşları çıkardı. tamam programa da cıkarırsın ama anlattıkları karşısında ilkokul cocugunun sevmedigi arkadası yere dusunce sırıtması gibi pişmiş kelle sırıtışı yapamazsın, içindeki "aferin sabih", "hadi baykal" nidaları mimiklerine yansımaz.
ama olmadı tarafsız beyefendi ugur abi gitti. tarafsızlık elbisesi, medyanın hakemligi birkac numara büyük geldi. maalesef bir ugur abi vardı diyeceğiz artık...