27 Mart 1977'de, Kanarya Adalarının Santa Cruz Havaalanı, yolcu dolu iki Jumbo jetinin çarpışması sonucu, dehşetten tüyleri diken diken eden bir facia yaşadı. Yoğun sisin ve hava trafiğinin neden olduğu faciada, 582 kişi hayatını yitirdi.
Kaza, Santa Cruz'da haftanın en kalabalık günü olan Pazar günü oldu. Bu tatil beldesinde pazar günleri, günde 180 uçak inip kalkmaktaydı. Bu Pazar günüde, Tenerif'deki eski volkanın çevresinde, her zaman olduğu gibi, hava sisliydi. Santa Cruz Havaalanında trafik o gün epey yoğun, ortalık karışıktı. Komşu Gran Canaria adasının Las Palmas Havaalanında, Kanarya Adaları Özgürlük Hareketi teröristlerinin yerleştirdiği bir bomba patladığı için Las Palmas Havaalanı kapatılmıştı; uçaklar Santa Cruz'a indiriliyordu. Bunların arasında iki Boeing 747 jumbo jetide bulunmaktaydı: Amsterdam'dan kalkan Hollanda KLM uçağı ile, New York ve Los Angelas'ten gelen PAN-AM uçağı.
Öğleden hemen sonra Santa Cruz Havaalanı beklenendende kalabalıktı. Pistte, uçuş izni bekleyen 12 uçak vardı. Terminal binası yanındaki kulede görevli üç hava trafik kontrolörü, bu karmaşıklığı çözmeye çalışıyorlardı. Sis de giderek yoğunlaşıyor, ana pistin ışıkları yanmıyordu.
Diğer bir sorunda, havaalanının üç radyo frekansından ikisinin çalışmamasıydı. Uçaklar bir tek frekanstan kalkış izni beklemekteydiler. Kısacası felaket için ortam hazırdı.
PAN-AM uçağında 370 Amerikalı yolcu sabırsızlanıyordu. Las Palmas'tan başlayacak olan turustik sefer için adam başına 2000 dolar ödemişlerdi. Bomba haberi duyulduğu ve uçakları Santa Cruz'a indirildiği zaman, kendileri için ayrılmış olan yolcu gemisi limanda beklemekteydi. Havaalanının tüm uçaklara yetecek merdiveni bulunmadığı için iki saattir uçakta oturuyorlardı.
KLM uçağında da, 229 Hollandalı yolcu sabırsızlık içindeydi. Onlar da aslında Las Palmas'a ineceklerdi.
KLM'in kaptan pilotu Jaap Van Zanten, ünlü bir kişiydi. KLM'in kadrolarının işinin ehli olduğunu ve uçakların güvenliğini belirten reklamlarında, hep onun yakışıklı yüzü yer almaktaydı. Van Zanten gerçekten deneyimli bir pilottu. 27 yıldır KLM şirketinde çalışıyordu. Havayollarının en kıdemli üç pilotundan biriydi. Van Zanten, bu deneyimliliği nedeniyle, izin verildiğinde Las Palmas'a inip orada yakıt almak için kuyrukta bekleyeceğine, daha sonra ihtiyacı olacak yakıtı Santa Cruz'dan almaya karar vermişti... Bir süre sonra tüm uçağı alevden bir cehenneme çevirecek olan yakıtı...
PAN-AM'in kaptan pilotu ise ikinci Dünya Savaşının yıldızlarından 56 yaşındaki Victor Grubbs'dı. Önünde yakıt almakta olan Hollanda uçağının yanından geçip piste çıkamadığı için canları sıkılan yolcularını gruplar halinde pilot bölmesine alıyordu.
Görüş mesafesi artık 500 metreye inmişti. Ancak bu da kalkış için yeterliydi. Ne var ki, sisin giderek yoğunlaşacağı anlaşıldığından ve kimse geceyi Santa Cruz'da geçirmek istemediğinden, iki jumbo jetin mürettebatı, bir an önce Las Palmas'a gidebilmek için sabırsızlanıyordu.
Santa Cruz'un ana pisti, iki mil uzunluğunda olup denizden 700 metre yüksekliktedir. Pist doğudan batıya doğru uzanır. Buna parelel olan ikinci pist, terminal binasına gelip giden uçaklar tarafından kullanılır. Bu iki pist, iki uçta ve ortada dört ara yolla birleşir.
Saat 17:00'den birkaç dakika önce Van Zanten ile Grubbs, kuleden uçuş için hazırlanma talimatı gelince derin birer soluk aldılar. ikinci pist çok dolu olduğu için, her iki pilotada, uçaklarını ana piste çıkarmaları söylenmişti. KLM ile PAN-AM jetleri, ana pistin doğu ucuna aynı anda vardılar. Kontrol kulesi, iki jetin batıya doğru gidip öteki uçtaki kalkış noktasına ilerlemelerini istedi. KLM uçağı önde olmak üzere iki uçak hareket etti.
Bu manevralar, üç hava trafik kontrolörü tarafından görülmüyordu. Sis havaalanını iyice örttüğünden ve Santa Cruz'da yer radarı bulunmadığından, kontrolörler yerde ağır hareket eden uçakların ne yaptıklarını seçemiyorlardı. Bunun için, yalnızca tek kanaldan çalışan telsizleri vardı.
Kontrol kulesi KLM uçağına 'Doğruca pistin sonuna kadar git ve dön' buyruğunu verdi. Van Zanten'in dev jeti ağır ağır yola koyuldu.
Grubbs da kuleden talimat almıştı. ileri gidecek ve soldaki arayola saparak pisti terk edecekti.
Santa Cruz'un ana pistinden sola ayrılan üçüncü arayol, C-3 diye anılır. Buradan 130 derecelik bir dönüşle terminal binasına gidilir. Bu, bir PAN-AM jumbo jeti için epey ağır ve güç bir manevraydı. Dördüncü arayol C-4 ise bir daire çizip ana pistin baş tarafına geliyordu ki, burada KLM jeti, şimdi kalkış için dönüşünü tamamlamaktaydı.
Kaptan Pilot Van Zanten manevrasını tamamladı ve uçağın burnunu, önündeki iki millik uçuş pistini kaplayan sise çevirdi. Ancak sisin ardında da ağır ağır kendisine doğru gelmekte olan PAN-AM uçağı vardı.
PAN-AM jeti C-3 yolunu geçip C-4'e doğru yol alıyordu. Kaptan Pilot Van Zanten'in ikinci pilotu da o anda kontrol kulesine şu mesajı iletmekteydi: 'KLM 4805, Kalkışa hazır. Kalkış izni istiyoruz.'
Kule:'Anlaşıldı.Kalkış için beklemede kal.Haber vereceğim.'
Kule bunun üzerine PAN-AM uçağına pistten çıkıp çıkmadığını sordu. PAN-AM'dan henüz pistten çıkmadığı yanıtını alınca da, PAN-AM ikinci pilotuna pistten çıktığının hemen bildirilmesini söyledi. Ancak birkaç dakika sonra KLM uçağı harekete geçmişti.
Bir jumbo jeti 240 ton ağırlığındadır, kanat açıklığı 60 metre, uzunluğu 75 metredir ve kuyruk bölümü yedi katlı bir bina yüksekliğindedir. O Pazar günü saat 17:07'de bu boyutlarda iki uçak, biri çok ağır, diğeri saatte yaklaşık 270 km hızla, birbirlerine yaklaşıyorlardı.
Hollanda jetini ilk gören, PAN-AM ikinci pilotu Robert Bragg oldu. 'Sisler arasında bir ışık gördüm. Önce bunu pistin ucunda duran KLM sandım. Ama birden ışıkların üzerimize doğru geldiğini fark ettim.'
'Pistten çık, pistten çık!' diye bağırdı Bragg. Kaptan pilot Grubbs ise, 'Pistte biz varız! Pistte biz varız!' diyordu.
Grubbs, gelen uçaktan kaçınmak için, uçağını 30 derecelik bir açıyla çevirmeye girişti. Ama çok geç kalmıştı. KLM çok hızlı geliyordu. Ne durabilir, ne de herhangi bir yana sapabilirdi. Dönüşü olmayan noktayı aşmıştı.
Kaptan Pilot Van Zanten, son anda uçağının burnunu havaya dikti. PAN-AM jetinin üzerinden sıçramak isterken, Hollanda uçağının kuyruğu pistin bir parçasını koparmıştı. Ama çabası boşunaydı. Havalandıktan iki saniye sonra KLM uçağı saatte yaklaşık 300 km hızla PAN-AM'a bindirdi. KLM'in burnu diğerinin pilot bölmesine çarptı, pilot bölmesi ile birinci mevki bölümünün tavanını parçaladı. Kanatların altındaki dev motorlar, hemen ardından Amerikan uçağına çarptılar. iskele motorları arka bölmeleri parçalarken yolculardan çoğu o anda öldüler.
KLM uçağı PAN-AM'ın üzerinden geçip piste düşerken binlerce parçaya ayrıldı. Hollanda uçağından kimse kurtulamadı. PAN-AM'dan kurtulanların çoğu ya en önde, yada çarpışmanın aksi yönü olan solda oturuyorlardı. Çarpışmanın şiddetiyle uçağın sol yanı da parçalanınca yolcular ya yere atla****** yada darbenin şiddetinden dışarı fırlayarak kurtuldular.
Bu birkaç saniye süren felaketten kulenin haberi olmamıştı. Tenerif üzerinde uçan bir ispanyol uçağı kulenin konuşması arasında araya girerek iniş izni istedi. 'Lütfen araya girmeyin!' diye azarladı kule, uçağı. 'KLM'i çağırıyorum.' Ama KLM diye bir şey kalmamıştı.
Birden esen rüzgar sisi aralamıştı. Kontrol kulesindekiler karşılarında alevler içinde bir jumbo jet gördüler. Birkaç saniye sonra ikinci bir aralıktan Boeing'in enkazı görüldü.
Telsizlerde karmakarışık sesler vardı şimdi: 'Bir jumbo yanıyor...' 'Hayır iki tane.'... 'PAN-AM 1736 ile konuşabiliyor musun?'... 'Kontrol kulesi, pistteki yangını gördünmü?'... 'itfaiyeler!itfaiyeler!'. Havaalanında görevli küçük kurtarma ekibi hemen olay yerine koştu. Ancak yapabilecekleri birşey yoktu. KLM, parçalanmış bir enkazdı. PAN-AM ise, cayır cayır yanıyordu. Kaçabilen herkes, ilk bir iki dakikada kaçmıştı.
Kazanın kahramanı PAN-AM hosteslerinden Doroty Kelly idi. Felaket konusunda şunları anlatmaktadır: 'Büyük bir gürültü oldu, ortalık uçuşan şeylerle doluydu. Eski haline benzeyen hiçbir şey kalmamıştı çevrede. Herşey yalnızca kırık maden parçaları ve döküntüydü. Ortalık biraz yatışır gibi olunca, başımın üzerinde gökyüzü olduğunu gördüm ve hala uçakta olduğumu anladım. ilk önce kimseyi göremedim. Arkamdan patlama sesleri gelince tek çıkış yolunun tavandan olduğunu düşündüm. Ben çıkarken döşeme çöküyordu.'
Bayan Kelly, yedi metreden aşağı atlayıp bir süre koştuktan sonra arkasında alev alev yanan uçağa baktı. Bir dizi patlamadan sonra uçağın içinden çığlıklar geldiğini fark edince yeniden uçağa koştu. 'Kaptan Pilot hiç kıpırdamadan dizleri üstünde duruyordu. Bacaklarının kırıldığını sandım. Çevrede bacakları kırılmış pek çok insan vardı. Pilotu kollarından yakalayıp çekiştirdim. Tavanın üzerimize çökeceğinden korkuyordum. Çok şiddetli bir patlama oldu. Çabuk gidelim buradan dedim. Pilotu itip çekerek kenara getirdim ve aşağı piste attım.'
Bayan Kelly, Pilot Grubbs'un hayatını kurtarmıştı. Patlamalar birbirini izlerken kadın içeri doğru koşuyor, önüne geleni yakalayıp enkaz dışına çekiyordu. Canlı kimsenin kalmadığına emin olana kadar bu işi sürdürdü.Daha sonra yüzü yara bere içinde, kolları alçılanmış, gözleri mosmor yatarken, 'Muhammed Ali ile 20 raund yapmış gibiyim,' diyordu. Kendisine bu yürekliliği yüzünden kahramanlık madalyası verildi.
Yolculardan çoğu çarpışmadan sonra bile, şaşkınlıktan donakalmışlar ve güvenlik kemerlerini çözmedikleri için alevler içinde can vermişlerdi. PAN-AM'ın 370 yolcu ve 16 mürettebatından 300'den fazlası, çarpışmanın ilk birkaç dakikasında ölmüşlerdi, 60 da ağır yaralı vardı. Ama KLM'in 239 yolcu ve 15 mürettebatından tümü ölmüştü.
yüzünün halini görenlere uçak kazası geçirdiğini söyleyen bir adam doğru söylermi söyler.birlikte olduğu kadının kocası son anda trenden vazgeçip uçakla dönmüşse doğrudır.
uçak kazası raporlarını izlemekten, her bindiğimde olacağını düşündüğüm. döt korkusundan bütün uçuşta gazetelerin her köşesini okumama nedendir aynı zamanda.
son istatistiklere göre bir insanın uçak kazasında ölme ihtimali yüz milyonda bir fakat benim gibi yükseklik korkusu daha doğrusu düşme korkusu olanların halen kullanmadığı ulaşım aracı.
youtube de ara ara uçaklarla ilgili videoları izliyorum. vuuuff falan yapıyorum, asla da binmeyi düşünmüyorum. bineceksem de uyku ilacı falan almalıyım yoksa kalpten giderim.
başımıza gelme ihtimali, PlaneCrashinfo.com sitesinin 1993-2012 arasındaki tüm kaza datalarını girerek yaptığı araştırmaya göre, eğer güvenilir ve büyük bir havayolu şirketiyle uçuyorsanız, her uçuş için kazada ölme ihtimaliniz 4.7 milyonda 1 dir.
Güvenlik açısından sicili kötü bir havayoluyla uçuyorsanız bile ölme ihtimaliniz 2 milyonda 1 olan hadise, Piyango gibi mirim ama kötü piyango.
Bakımlı bir uçağın Bir kaza geçirmesi hem çok küçük bir ihtimaldir hem de değişilen bir vidanın 1 mm daha kısasıyla değiştirilmesiyle bile oluşabilecek bir olaydır.