güzide bir arkadaşımızın da dediği bir tırtıl daima bir gün kelebek olacaktır. üstelik bir tırtılın bir kelebeğe dönüşeceğini kestirmek için muhteşem sezgilere ihtiyaç yoktur, ya da filozof olmaya gerek yoktur mesela.
hayatta bazı şeylerin gerçekleşeceğini herkes bilir, tahmin gerektirmez, tahmine ihtiyaç da yoktur zaten. olacaktır, kesindir.
şu an bu yazıyı okurken nefes alıp vermeniz kadar kesin. aksi halde ölürdünüz değil mi ? hah ölüm demişken, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayacağımız ama bir gün mutlaka öleceğimiz kadar kesindir işte.
tırtılın öyküsü böyledir. içgüdüleri ve sezgileriyle bekler, bekler, bekler...
kanatlanmayı, uçmayı ve sonsuz bir özgürlüğü...
ve bir gün daima uçar.
tarım ve hayvancılığın anasını sikip atmış hayvandır. Bu yıl ığdır'a trilyonlarca zarar vermiştir. Küçücük hayvan yonca ve hayvan piyasasını alt üst etmiştir. 15 bin liralık hayvan 10bin, 10 lira olan yonca balyası 15 lira olmuştur.
Sebebine gelirsek ilk bahar yoncaların ilk biçimini tamamen yemiştir. Böylelikle yonca fiyatı yükselmiş inek fiyatı düşmüştür. Artık ilaçlama da bir işe yaramamaktadır.
eğer birinin tırtılı olabiliyorsanız bu hayatta, bir şeyleri doğru yapmışsınız demektir.
o sizin tosbiğiniz, siz onun tırtılı olduktan sonra, etraftaki olaylar ve kişiler birer teferruat olarak kalır sadece.
ne yer önem taşır ne de zaman.
Metamorfoz geçirerek bambaşka bir görünüme bürünen canlı. bunun bedelini kısıtlı ömürleri ile ödüyorlar sanırım. doğa ananın büyüleyici bir olayı gerçekten.
insanlar tarafından çok büyük haksızlığa uğrayan zavallı hayvandır. neymiş, kelebeğin ömrü bir günmüş. ulan tırtıl iken yaşadığı ömrü nimetten saymıyor musun he? biz senin ergenliğini yaşadığın yılların toplamından çıkarıyor muyuz hee? bu büyük yanlışa bir son vermeli, tırtılların yaşamlarına saygı göstermeliyiz. şimdi diyeceksin ki kanatları götünden çıkınca kelebek oluyor, bir gün derken o evrim geçirmiş halini kastediyoruz. bre densiz! senin de çeşitli organların her daim büyüyor hatta çapından büyük işlere kalkışıyor. bu büyüme anında da senin adın ergen iken, sonrasında yetişkin oluyor. genç tırtıllar çok rahatsız bakın demedi demeyin.
geçen yerleri süpürürken bir de baktım ki yerde bir adet tırtıl, avare olmuş salonun ortasında fink atıyor. "Gel ulan buraya!" dedim oralı olmadı, haliyle sinirlerim oynadı aldım elime gazeteyi, kaldırdım tam indiriyorum kafasına gözüm önce onun o hırbo vari surat ifadesini tamamlayan gözlerine ardından elimde gazete sandığım şeyin çizim kağıtlarım olmasında kaldı. Bir an duraksadım elimi indirdim gelip bana demez mi tırtıl çakması velet "Ulan ibiş sen değil misin elmalarımı yiyen, bana geriye çekirdekten öte bir şey bırakmayan,şimdi böyle mi oldu ha iblis!" Bu sözler karşısında hezeyana uğradım ne diyeceğimi bilemedim. Eksik etek bir tırtıldan azar yiyordum ama ağzımı açıp laf edemiyordum ben konuşamadıkça o üstüme geldi, ben konuşamadım o geldi sonunda durdum "pardon elma mı dedin?" dedim. Tırtıl durdu ve "adım hayrettin kısatop bana hayır derler dedi" algılama güçlüğü çektiğim o dakikalarda üzerine durduk yere ismini söyleyişi de beni dehşete düşürmüştü. Tam diyalogumuzun ortasında telefon çaldı, kız arkadaşım arıyordu ilişkimizdeki pürüzlerden sıkılmış olduğunu son kez buluşup çözmemizi istediğini söyledi tam o sırada tırtıl bozması bana "nah barışırsınız" deyince "hayır bak alıcam ama ayağımın altına" dedim ve dingil kız arkadaşım o dakika suratıma kapatmak suretiyle ilişiğinde ilişkimizi de bitirdi. Tam " Hay.." derken adımımı attım arkasından bir ses geldi cırk diye. Hayır, Hayır'ın hayrını göremediğime mi yoksa göt gibi ortada mı kaldığıma yanayım bilemedim...