sınıf başkanlarının hoca gelmeden tahtaya konuşanları yazmasından sonraki yani ikinci konumdaki görevi.
bu ne biçim bir cümledir ya, ben bile anlamadım.
Her hafta başı yapılırdı. Gücünüz çocuklara yeter tabi. Çıkın dışarda tüm kafe ve lokantalarda fırınlarda yapın .Hemde her hafta .Tıpkı ilkokullarda olduğu gibi. O çocukların eli tırnağı kirli ise ne olmuş sanki. Çocuktur hastalanır, kirlenir, doktora gider, büyür ve unutur.Lokanta, fırın ve kafede çalışanların tırnak temizliğini kontrol etmeye, ne gücünüz, ne paranız, ne de vaktiniz yeter.
zamanın en büyük dertlerindendi. tırnak kontrolü yapılacak diye az çocuk kendi kendini telef etmedi. mendili yok diye ağlayanlar mı dersin, tırnağı uzun olduğu için eline vurulmasından korkan mı dersin. sonra ne oldu? yaş değiştikçe dertler de değişti. ortaokula geldik saç kontrolü başladı. saçı uzun olanlar kel müdür yardımcısı tarafından berbere yollandı. liseye geldik. saçın yanına sakal da eklendi. "bu sakal ne eşşek herif" diye okulun pis tuvaletlerinde tıraş olduk. bir şekilde biten liseden sora üniversiteye geldik. proje yetiştirmeye çalışıyoruz. alttan aldığımız derslerle beraber bir yığın haline gelen sınav sayısına proje ve ödevleri ekleyip bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. du bakali n olcek.
gayet mantıklı olsa da, mendile bir anlam veremediğim uygulama..
hadi tırnak tehlikeli. çocuktur, kavga ederler, birilerinin yüzü çizilebilir,*, gözü çıkabilir, hastalık, mikrop kapılabilir.
iyi de mendil ne ayaktı lan?.
bir sefer burnumu silmiştim o mendile, öyle kurumuş. ertesi sabah tırnak kontrolünde çıtır çıtır açınca yapışmış mendili, yemiştim zopayı..
burun da silinmiyorsa ne işe yarıyor kodumun şeyi?.