burdakilerin ter kokusundan bile rahatsız olacağı insanlara rektal tuşe yapmak zorunda kalanlara bu kadar bok atmak niye anlamadım.bi gün bi hastanenin aciline gidin ordaki tek hekimin çektiklerini görün ondan sonra burda yazabiliyosanız yazın.dr onlara analarının ak sütü gibi helaldir.haftada 3 saat derse girip burda ağlamayın.
tıp fakültesinden mezun olanlar hekim anlamında dr sıfatı alırlar fakat doktora denilen uzmanlık ihtisasında tezin Allah'ını yaparlar yaptırırlar efendim.
adam beyinle oynuyor lan neyin tezini istiyorsun ki sen. tıpçılar standarttan 2 yıl daha fazla okuyorlar diye serzenişte bulunan 4 yıllık lisans mezunu vs görmek istiyorum ben.
tıp fakültesi mezunlarının akademik olarak doktor oldukları yoktur. onlar yukarıda da belirtildiği gibi hekim olurlar. bu durum sadece sesteş kelimelerden ileri gelmektedir. hekimler tus sınavı ile kazandıkları uzmanlık alanlarında tez ile 4 yıl okuduktan sonra akademik doktorluk ünvanını alırlar. ki burada atlanan sadece yüksek lisanstır ancak diğer bölümlerde de yeterli not ortalamanız var ise master yapmadan doktora yapma şansınız vardır. sadece bu şans hekimlere not sınırı olmadan verilmiştir.
bunun yanında zaten ülkemizdeki lisans ve lisansüstü eğitim süreleri malumdur. lisans için en az 4 yıl yüksek lisans için 2 yıl doktora için 4 yıl yök tarafından sınır olarak belirlenmiştir. Yani toplam 6 yıl okuyan birisine akademik doktor ünvanı verilmemektedir. Bunun yanında bu durumu anlayabileceğimiz bir nokta da hekimlerin pratisyen olarak göreve başladıklarıda aldıkları kadro derecesidir ki bu herhangi bir lisans mezunundan 2 kademe fazladır yani okuduğu fazladan 2 yıl için birer kademeden ibarettir; ancak; doktora mezunları 1 derece ve 1 kademe yani 4 kademe alarak görev yaparlar.
6 yılın her yılını en az yüksek lisans yapan ve doktora tezi yazan kadar yoğun+yorucu geçirdiği ve de bazılarının bu emeğin 10da 1'ini göstermeden dr ünvanına sahip olduğu düşünülürse tıpçılara haksızlık yapıldığı anlaşılabilir.
hiç kimsenin bu durumdan gocunmaması gerektiğini küçük, günlük, sıradan bir kaç örnekle açıklayabiliriz. sözlü sırasında ilk cümlende diz bükmek yerine diz kırmak dediğin için devamını dinlemeye tenezzül bile göstermeyen, ağzına gelen her şeyi sana sayan sayan (küfür, aileye hakaret) ve senin tek kelime edemediğin(edin vs demeyen bu başka bi konu), ağlatana kadar uğraşan hocalar, 36 saat nöbet...
6 yılın her yılını yaklaşık, kimya okuyan bir öğrenci kadar yoğun+yourucu geçirdikleri için, zaten normal olarak doktor ünvanını elde edemeyen tıp fakültesi öğrencilerinin; bu ünvanı elde edememelerini, olmayan ergi yöntemiyle ispat etmeye çalışan önerme*.
fazladan iki seneye gelince, ağır dediğiniz o iki seneyi... ihmal ediyoruz. doktoranın yanında ihmal edilebilir kaldıkları için ve doktora gibi bir şey kimi zaman öğrencilik ve yüksek lisans haricinde fazladan 10 yıl alabildiği için.
edit: öğretmenlerim doktor oldukları dönemde*, hep insanlar ünvanlarını sorduklarında, ünvanlarını söyledikten sonra altı çizili olarak "...ama kesinlikle tıp fakültesi mezunu olanlardan değiliz." demişler.
bu elbette pratisyenlerin lehine çekilebilir bir önerme. neyse ki sonradan şunu da yapıştırdı: ben öyle 6 yıl okuyup da hak etmediğim bir ünvanı kazanmadım. okudum, yüksek lisansın haricinde 10 yıl harcadım.
(bkz: oha sanırım tıp fakültesinin puanının yüksek olmasının nedenini anladım) (bkz: zahmetsizce ünvan verilir)**.