6 yıl diye zor sanma tıp okumayı yiğenim,
al kitabı ezberle bu kadar senin işin,
bir makina bir inşaat okuyanı sakın ha küçümseme,
kız bile yok sınıfta ulan ötüp durma ordan.
tamam sizinkide zor bir şey demedik ağlama,
ama biz de kala kala bitirdik 6 yılda,
aha bak eşit oldu hani tıp zordu,
bas git ulan burda asabımı bozma.
kız getir bizim sınıfa 8 sene okuyalım,
siz tıp bayramı kutlarken biz proje okuyalım,
biz yeni yıla girerken betonarmede bize girdi,
hala tıp zor diyorsan ağzına çok pis sürerim. **
bana şu ata sözümüzü hatırlatan saçma başlık.
'' okumak cahilliği alır, münasibetsizlik * baki kalır.
sen tıp okuyorsun diye emek veren, yılarca adam gibi çalışıp mezun olan o kadar üniversite mezunu insana ne hakla bu şekilde hitap edebilirsin?
silkinde kendine gel! yarın öbürgün doktor çıktığında hastalarını da ayır o zaman, yaftala onları da bu şekilde ve hatta senin gibi doktor olmayanları muayene etme sosyete doktoru ol olur mu? *
"kullandığınız malzemeleri ebeniz mi tasarlıyor?" adlı soruyu duymamışlar muhtemelen tıpçılar. mühendisliğinden, öğretmenliğine kadar hangi bölümü okumak kolaydır acaba? tıpa girince rahatlamışlar mı yani?
tıpçı olup tus sınavını kazanamayıp anadolunun ücra bir köşesinde ücra bir sağlık ocağında hayatını idame ettirmeye aday bir bünyenin ishal şeklinde ağzından çıkıveren cümleler öbeğidir.
üniversite Eflatun ve Aristo'nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak "universitas" üniversite adını almışlardır. üniversite felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır.
şimdi bu tanımın üzerine daha ne denebilir ki? üniversiteli olmak okuduğun bölümle bağlantısız birşeydir. önemli olan o felsefi tartışma ortamında aklını ve düşünce boyutunu geliştirebilmektir. hayata artık o kadar sığ bakmamaktır. kısacası ufkunu genişletebilmektir. tıp, işletme, radyo-tv vb. hiç fark etmez. fark eden insandır.
geçenlerde tayad ile ilgili tartıştığım bir tıpçı kişisini anlatmak isterim. facebook milliyetçilerinden olduğunu düşündüğüm bu kişiye tayadla ilgili ne bildiğini sorduğumda ben kendimi ülkesine allahına milletine adamış bir tıpçıyım dediydi. tıpı referans verince her boktan üstün olacağına inanan zihinlere şunu demek isterim ki latinceyle yaktığınız balatalarınızı başka yerde kokutun. üniversiteli olmak zamanı tutmaktır. gündemi yakalamaktır. ziraat mühendisleri mahmut tuncer show'a katılsın, besyo öğrencileri toplu taşımada indirimsiz bilet bassın. ee başka? hadi aslanım sen git dökülen saçlarının hesabını başka yerde sor.
Üniversite havasını değil de daha çok kütüphanelerin havasını soludukları için beyinlerine oksijen gitmeyen ve böyle önermelerle karşımıza çıkan garip kişiler
bizimde oylarımız bunlarla aynı değerde sayılıyor..
neremle gülsemki... tıp için fazla kasmış, kendi egosunda ilerleyen birinin açabileceği bir başlık olarak değerlendiriyorum. mesela sana üniversiteli denilmez ; çünkü daha o olgunluğa erişememişsin ! bu arada bir psikoloğa gitsen iyi olur , ileride doktor olmayana insan denmez gibi düşüncelere kapılabilir hatta doktor olup tus'ta derece yapamayan doktor olmaz da diyebilirsin. durum vahim. hadi bakalım annenin elinden tut doğru psikoloğa.
okan ın programına çıkmak isteyen bir tıpçı moron ile karşı karşıyayız sanırım.. al çık aq okan ın programına ..bi bok var sanki aq okan ın programnda.. o programa çıkınca ne oluyo yani götün mü kakıyo aq...*