yani ne bileyim beden eğitimi okuyan da ben üniversiteliyim diyor, ziraat okuyan da sonra okan'ın programına üniversiteli diye katılıyor.
komik be.
üniversiteli olmak bu kadar ucuz olmamalı. tıpçı dışındakileri üniversiteli saymamalı bence. pre-universiteli demek daha mantıklı geliyor. ohh ne güzel, git inşaat oku, işletme oku, oyumuz aynı sayılsın.
tıpçılar bu duruma rahatsız oluyorlarsa, kendilerini tatmin edicek bir şeyleri yok demektir ki, böyle ufak tefek şeylere kafa yoruyorlar. Tıp ı tıpçı seçti, sonuçlarına katlansın. Aynı maaşımı alıyorsun diğer üni. mezunlarıyla, çoğu mezun zaten işsiz , ayrıca tıpçı dedin mi şöyle insanların gözünde bir büyüyorsun. Yetmiyor mu arkadaş.
''bana mı okuyorsun tıpı? tıp okuyorsun diye sadrazamın sol taşşağı mı oldun?'' diyerekten cevaplandırılması gereken gubidik tespit.
(bkz: negatif ayrımcılık)
tıp okuyanların gece gündüz ders çalışıyorum tribi takındıkları bölüm.madem öle bu satte burada ne işin var git dersini çalış denilesi durum. bu ülkede okumak zor kardeşim iki yıllık okuyanda kendini üniversiteki sayıyor git onlara bulaş
ayrıca yolu iletişim fakültesinden geçmeyen üniversite hayatını da üniversiteli olmayıda bilemez... herkes çalışır kasar ne bileyim yapar bişey tıp okur ama iletişim okuyamaz be güzel kardeşim
hatta tıp okuyanlara tapılmalıdır . dışkılarından bereket tanrıçası heykeli yapılmalıdır . üniversitenin girişine konulmalıdır ki bizde kendimizi üniversiteli hissedelim .
güney afrika kıyılarında insanım diye yaşayan tropik bir canlı türüdür. **
şimdi; tıpçı olanların kendilerine üniversiteli demesi daha garip birşeydir fikrimce, zira tıpçı dediğin şahsiyetin üniversite hayatı mı vardır, yat ders çalış kalk ders çalış son sınıfa gelince nöbet tut, sonra uzmanlık yap, üniversite hayatı iibf lilerin yaşadığı şeydir, yani üniversiteli kelimesinin anlamını niteler iibfli, eğitim fakülteli
tıpçıya üniversiteli denmez, kısaca inek denir, zira söylemesi kolaydır ve gerçeği yansıtır. *
bu arada içinden söylenme sevgili tıpçı sen olmasan kesin ölürdüm yaşayamazdım canı sen veriyorsun nasıl olsa allah değil di mi çok zekisin.
hatadır.. bi yanda odtü elektrik elektronik mezunu , master için mit'ye giden adam bi yanda edirne tıp fakültesindeki mezuniyeti gelmiş tus dershanesine giden tıpçı..
lise hayatı boyunca dersane patronlarının pohpohladığı test odalarına hapsediln asosyal bir ergenlikten sonra zorlu üniversite hayatına atılan gece yarılarına kadar kütüphanelerde sabahlayan altıncı sınıfta beş kuruşsuz çalışan ezilen,bide uzmanlık yapmak için 3 sene sürünen dostların haklı serzenişi.kolay gelsin valla ne diyim.
eğer üniversiteli olmak böyle bir başlığı açmaya yarıyorsa hepimiz pre-üniversiteline * olmaya razıyız. ayrıca tıp okuyanlar okulda özellikle 4. sınıfa kadar hiçbirşey öğremezler. hatta birisi bayıldığında bile mal gibi donup bakar. halbuki bir hemşire çatır çatır yapar müdahelesini. hem soğuk kanlıdır hem bilgili hem de pratiktir. bu sırada bizim üniversiteli ve kel beyinli arkadaşlarımızın karizması yerlere giriverir.
üstelik tıpçılar ne kan alır ne de adam gibi enjeksiyon yapabilirler. zar zor kan şekeri ölçerler. artık saçları dökülmüş bir intörn ün kan alamayıp henüz hemşirelik birinci sınıftaki benim gibi pre-üniversitelilerden yardım alıp da yerin dibine girdikleri tarafımdan çok görülmüştür.
çok yanlış bir davranış. tıpta okumayan bir eziğin üniversitede okuyorum diye söylemde bulunması nasıl bir densizlik, nasıl bir kendini bilmezliktir. bir an önce yanlıştan dönüp, tıpçıların kral oluşunu tasdikleyip onların hizmetine girelim.
aksine bence tıpçıların kendisine üniversiteli demesi saçmadır. üniversitede okuduğunu anlayabiliyorlar mıdır acaba bu kişiler? gece gündüz ders, sosyal aktiviteye katılma olasılığı yok denecek kadar az.. artık onlar mı tıpı bitirir yoksa tıp mı onları belli değildir.
tıp okuyan kişilerin, diğerlerini küçük görme hakkı olduğunu sanma durumu.
--spoiler--
-tababet ilmi almış kişilerin 8 ay bir hastalığa teşhis koyamaması
-kanda mikrop seviyesinin yüksek olduğunu söyleyip bunu araştırırken yeni bir test ile öyle olmadığını anlayıp
neden böyle değil diye bu seferde bunu araştırmak
-çok rahat bir şekilde kanser bu ilerlemiş yapacak birşey yok deyip o insanı mükemmel motive etmek sonunda kanser olmadığı ortaya çıkınca neden kanser olmadığını araştırmak
-acil serviste bekleyen hastaları yanlışlıkla unutup gece 00:00 da kendi güruhundan bir arkadaşlarının doğum gününü pasta ile yaklaşık yarım saat kutlamak.bu sırada acilde bekleyen kişinin annem olası ise tesadüftür.
--spoiler--
(bkz: sıçılanlar ile doğanlar arasındaki farklar)
öncelikle bu başlıktan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalıştım. fakat girilen entrylerin bu başlığı açan arkadaşın tüm tıp fakültesi öğrencilerini temsil ettiği gibi bir sanıya sahip olduğunu gördüm. başlık adeta tıpçılara kin kusma platformu haline gelmiş. kimisi kendisini kaybedip intern' lerin bir şey bilmediğini, kendisinin karşısında rezil olduğunu bile dile getirmiş. olay öyle olsa bile tek bir internün hatası tüm internleri bağlamaz. tıpkı bu başlığı açan kişinin beni bağlamaması gibi. konuya uygun ben de bir örnek verebilirimi hemşire olduğu halde ven ile arterin ne olduğu bilmeyen insan tanıyorum. bu tüm hemşireleri cahil mi yapıyor?
toplumda oluşan doktor nefretinin tıp fakültesi öğrencilerine kadar indirgenmesi gerçekten korkunç. ayrıca bu nefretin haklı bir sebebi de yoktur. kimisi çok çalıştığımızdan bahseder, kimisi hiç çalışmadığımızdan. kimisi çok para kazandığımızı iddia eder, kimisi çok az kazandığımızdan. peki bunların senin ile ne ilgisi var? seni ilgilendiriyor mu? hayır.
tıp fakültesi öğrencisinin sosyal hayatı olmadığını iddia edenler sanırım hiç tıp fakültesine uğramamış. bu konuya hiç değinmek istemiyorum.
biliyorum entry başlığı tamamlamıyor. kişilerin doktor nefretini düşünmeden kusmalarını sağlamak için kurnazca bir tartışma konusudur. tanımımızı yapıp bitirelim.
ancak hiçbir sosyal hayatı olmayan, üniversiteyi ders çalışarak ya da çok çok en büyük zevki batak oynamak olan tıp öğrencisinin etmiş olabileceğini düşündüren cümledir. öyle ki bunlar en yüksek puanla girilenin en zor olduğunu sanır. üniversite onların hakkı, "okumuş adam" sıfatı yalnızca onlar için söylenmiş olmalıdır. onlara göre diğerleri üniversiteli falan değildir(!), çünkü üniversiteli kavramını da literatüre tıpçılar kazandırmıştır, gerisi de kahrolsundur. *
kalın kitaplar her bünyede aynı etkiyi yapmıyor tabiki. bünyeye bir gece ansızın bir haller olabiliyor. biz altıncı nesil çok renkliyiz lan aramızda neler neler var görüyorsunuz..
tıpa girmesi diye buna denir sanırım. tıpa giren bu bünyeye sormak gerekir sen sınıf arkadaşlarına, okul arkadaşlarına ( sadece tıpa girenler tabiki) hastalandığında kendini, aileni emanet edermisin diye.
üniversiteli olsa ne olur, olmasa ne? tıp okusa ne olur, ziraat okusa ne? insana insan olarak değer vermeyip harcadığı emeğe dahi saygı duymadan okuduğu üniversiteyi adamdan saymayacak kadar ayrımcılık yapabilen kişi tıp okusa ne olur, okumasa ne? "yarın bir gün hastalanıp karşısına çıkacak kişiye de bu gözle bakacak ve kendisini bir üst model -über süper- insan olarak görüp karşısındakini aşşağılıyacak doktorlar var demekki" şeklinde bir önerme ile kendi meslektaşlarını dahi töhmet altında bırakarıp, tedavi amaçlı hastaneye gelen insana okuduğu bölüme göre mi muamele edeceksin? afedersiniz ama bu hastalıklı zihniyetin hipokrat yeminini sikeyim ben. *
tıp fakültesinde okumayanların da gittikleri yerin adının "üniversite" olması zaten bu önermeyi çürütmektedir.bu durumda zaten direkt olarak üniversiteli olmaktadırlar.yoksa gittikleri üniversitenin bölümünün kişiden kişiye zor ya da kolay adlandırılması göreceli bir kavramdır.bir kere en başta "tıpçı" diye bir tabir kabul görmemelidir..sonuç itibariyle tercih listesi yapılırken kimse kimseye zorla tıp fakültesi yazdırmadığına göre tartışması gereksiz konudur..her insanın yeteneği farklı olduğuna göre tıp okuyabilen bir kişinin atıyorum finansta da süper başarılı olacağı kesin değildir..fazla ders çalışmaktan bunalmış tıp fakültesi öğrencisinin isyanını anlatan başlık..geçer, beklenmelidir.