'bizim bi arkadaş var tıpta okuyor' cümlesinde bahsi geçen arkadaştır.
birçok kimsenin vardır bunlardan. genelde cümle içinde kullanılırlar pek ortamlarda görükmezler.
yabanda gezen arkadaş çeşididir. evlere kapanık olduklarından tenha bölgelerde yaşarlar denir. çok ders çalışırlar gibi efsanelerle anılır, diğer bölümler onu örnek göstererek yeni nesili tp okumaktan soğuturlar. tıpçıyım ulen.
genellikle ders çalışan, bir yerlere çağırdığında gelemem diyen, gelemem derken ''hele şu okul bitsin. sizin açlıktan nefesiniz kokarken...'' bakışı atan arkadaştır.
Bugün tıpçı arkadaş işe buluşarak yaptığım çılgınlıktır.
Tıpa girmiş, birkaç sene takmış ve hâlâ mezun olamamış tıpçı arkadaşIm aradı ve "akşam buluşak" dedi. Tamam dedim, erkek erkeğe kaynatacaz ne güzel. Neyse dedim işte "kızılay'da, karanfil sokak'ta, dost kitabevi'nin önünde buluşalım." (Açık açık söylüyorum ki başka bir yere gitmesin, tıpçı ya, kafası karışıktır.)
Neyse akşam oldu işten çıktım, haber de verdim. Yarım saate dost'un önüne geldim. Arıyorum, cevap vermiyor. iki kere aramanın sonunda mesaj attım. Sonra cevap geldi; "dost'un önündeyim." Bakıyorum, bakıyorum göremiyorum. Eğer görüşmediğimiz 1 ayda saçını uzatıp zayıflamadıysa etrafımdaki kadın kişilere benzer biri olamazdı. Aradım, açmadı. "Bekliyorum..." Diye mesaj attı. Yine aradım, açtı, neden açmadığını sorduğumda bir arkadaşla karşılaştığını söyledi. "Neyse, neredesin? Ben de dost'un önündeyim" dedim. "Ben de dost'un önündeyim, geç kaldın yine yalan söylüyon işte" dedi. Vurucu soruyu sordum; "dost'un karşısında ne var lan?"
"Eylül* döner" dedi.
Yumdum ağzımı, açtım gözümü; bir şey diyemedim. Daha sonra açtım ağzımı, yumdum gözümü; "lan ben sana ne dedim? Karanfil dedim, orası karanfil mi? Gitmişsin konur'a 'bikliyirim' diye mesaj atıyorsun. Bekle lan bekle geliyorum."
Yanına gittiğimde sakalını sıvazlıyordu. (bkz: Selam ben tıp okuyorum sakalı)
Selamlaştıktan sonra "yarın nöbetim var" dedi, biraz konuştuktan sonra konur'dan yukarı doğru yürüdük. ikimizde tok olduğumuz ve fazla neşeli olduğumuz için (sadece ben neşeliydim, o tıpçıydı) fifa 15 oynamaya karar verdik. Konur 2'de bir yere girdik oturduk. Ardından tıpçı arkadaş Ayaklarını tv sehpasına uzattı ve bir güzel yayıldı. iyi dedim, hafiften ben de yayıldım. Sonra maça başladık. Ben yerimde duramıyorum, çıldırıyorum. Kaçan goller, voleler, rövaşatalar... Kan çekiyorum. Ama tıpçı arkadaşIm yayıldığı gibi duruyor. Ne bir ses ne bir hareket. Ben bağıra bağıra stres atarken onunda yarın ki nöbeti için uyku depoladığını düşünüyorum.
Zaten iki de bir start tuşuna basarak oyunu duraklatıyordu ve "pes'de böyle, pes'de şöyle" diyerek beni daha da çıldırtıyordu.
Oyundan sonra metroya ilerlerken sanki cenaze evinden çıkmış da ölümünü düşünür gibi tek kelime etmeden yürüdü. Tabi ben "oyun şöyle güzeldi böyle güzeldi" diyerek kritik yapmaya çalışıyordum.
Vedalaşırken de "yarın nöbetim var" diyerek gitti. Giderken bütün yaşam enerjimi de götürdü...