o bölümde okumaya hak kazanmış, hatta layıkıyla bitirebilmiş insanların dötü bence tavanı hakeder. doğruya doğru. ama dötü tavana çıkaracak tıp kadar önemli, okuması zor bölümler de vardır tabi. gene doğruya doğru.
tıp fakültesine girildikten sonraki ilk bir kaç sene için muhtemel durum.
fakat ne zaman ki 4. sınıfa geçilir ve hastanede stajlara başlanır o g.tü öyle bir indirirler ki nasıl olduğunu hepimiz anladık sanırım.
sözlü sınavlarda hocanın karşısında ıkınıp sıkılırken
son sene eşek gibi çalıştırılırken bir postadan farksız olduğunuzu düşündüğünüz anlarda o g.t öyle bir iner ki sorma gitsin. *
doğal olarak, sayısal türünün en yüksek puanlı bölümlerinden biri olan tıbbı kazanmış olmasından dolayı gözlemlenen şeydir. fakat gözden kaçırılan 2 nokta vardır:
1- tıp, hayatta kalmak için canını verebilecek mantıksızlğa sahip, ne olursa olsun yaşamın zaten ölene kadar sürebileceğini, ilaçlara bağımlı olarak yaşamanın da bu yüzden her halukarda ölmekten daha da kötü olacağını kavrayamamış, günümüzde sağlıklı olmanın zaten mümkün olmadığını; sadece hastalığa kaçış yollarının tıkandığını çözememiş kişilerin çoğunluğu oluşturması sebebiyle çok önemli bir yerdedir... yoksa zaten hayatla arası iyi olmayan insanlar çoğunlukta olsa tıp da kaldırım mühendisliği olmaz mıydı?
2- tıp bir bilimdir. yani ara sıra ortaya çıkan küçük yanılmalar dışında bütün olguları artık sabitlenmiş durumdadır. bu yönüyle hiçbir platform üzerinde duramayan felsefe, edebiyat gibi bölümlerin öğrencilerinden daha zor değildir işleri. tabii bu durum türkiye'deki edebiyat bölümleri için kesinlikle söylenemez, o da ayrı konudur. ama şimdiye kadar tıp fakültesinden birkaç öğrenciyle tanışma şerefine nail oldum ve rahatça söyleyebilirim ki genelde öyle zekası ve yaratıcılığıyla ön plana çıkan arkadaşlar değildiler. hatta tam aksine normlara ve kalıplara son derece bağlı oldukları dikkat çekiyordu.
tabii ki bu tıpçıları bir küçümseme değildir. derslerin tümüne birden kafalarının basması ve erkenden edindikleri çalışma disipliniyle o bölümü kazandıklarını ve hala okumaya devam ettiklerini biliyoruz. tıp konusunda herhangi bir insandan daha bilgili olabilirler ama tıbbın kendisine hiçbir şey ifade etmediği bir kişi için sadece bilgidir bu...
onlar kompleks yapmasında kim yapsın. tıp fakültesine girmek bir dert mezun olmak apayrı bir dert. adamlar gençliğinin alazını bu yolda harcıyorlar, bırakında biraz havaları olsun.
insanlara daima insan üstü bir şeymiş gibi gelir doktorluk ve tıp fakültesi okumak. (abartmakta da haklı olabilirler kanımca, her yiğidin harcı değildir bana göre. okumaktan çok bu mesleği layıkıyla icra edebilmek.)
onun dışında; ülkemizde kıytırık bir bölüm (yanlış anlaşılmasın, okumak için okunan, ekmek su gibi diploma dağıtılan bölümler diyelim biz buna) bile okuyan insanın çıktığı kabuğu beğenmediği gerçeğini göz önüne alırsak, çok da yadırganmaması gereken tıp öğrencisi davranışıdır (tıp fakültesinin de iyisi kötüsü var tabii. bunların arasında da aşağılama/yüceltme/rekabet/bok atma olduğuna eminim). evet, bahsi geçen fakülteye girmek zordur, fakat orayı bitirip, diplomasını almak daha zordur pekala. her götü kalkık tıp öğrencisi de doktor olacak diye bir şey yoktur bu yüzden.
ancak genelleyecek olursam (kendi tecrübelerime dayanarak) tıp fakültesi öğrencilerinin az önce bahsettiğim kıytırık bölümlerde "okuyorum ban tmaaam mıa?" demek için bulunan çoğu organizmadan daha olgun ve mütevazi olduğudur.
yerini hazmedememekle alakalıdır. bu adam en sikindirik bölümü bile okusa üniversiteyi kazandım diye hava atacaktır. kaçışı yok. yoksa bizzat tıpta okuyan insanlar tanırım "lan oğlum o kadar da büyütmeyin." derler.
hani bir insan görmüş geçirmiş biri olur da "senin ciğerini bilirim ben" der ya, bu öğrenci de iki anatomi dersiyle insanoğlunu çözdüğünü sanıp kasım kasım kasılır. ondandır vesselam.
cok uzun surmeyecek olan. muhtemelen henuz 1. siniftadir. gotunun tavanda olacak bir sosyal ortami 2. sinifin ortalarina dogru derslerden oturu azalacagindan, gulumseyerek baktigimiz olaydir. lakin butun tipcilari seviyoruz, edinecekleri meslege ve bu meslegin zorluklarina katlanacaklari icin cok buyuk saygi besliyoruz. ondan bazilarina bu gibi durumlarda gidip kafa atmiyoruz. en fazla bir daha ayni ortamda bulunmamaya ozen gosteriyoruz. ama dedigim gibi, fakulte ozu itibariyle kutsal, saygi bizden agalar.
türkiye şampiyonu olduğunu altı ay saklayan, sonra bir hocanın söylemesi ile deşifre olan bir arkadaşa sahip olarak diyorum ki, yalandır. tıpçı kendisini üstün görmez, hele bölümü ile hava atmaya uğraşmaz. fakat dışarıdan bakılınca biraz götü kalkık görünebilir. tamamen göz yanılmasıdır. tanımak lazımdır.
edit:
yazar burda arkadaşından bahsediyor.
tıp fakültesini kazanmış olmakla birden sınıf atlamış gibi diğer bölümleri beğenmeyen, küçük gören kompleksli insan davranışı.
(bkz: ben bugün amfide bunu gördüm.)
edit:yazar tıpçıdır zaten.