tıp birincisinden acı itiraf

entry11 galeri0
    1.
  1. türkiye'deki eğitim sisteminin felç olduğunu ortaya koyan itiraftır. hala allah, kitap, hoca efendi, başörtüsü, darbe...
    habertürk'te çıkan haber aşaiıdaki gibidir.

    Tıp birincisinden acı itiraf
    "Anne-babamı doktor arkadaşlarıma emanet etmem"

    20.06.2009 09:42
    Dr. Tuğba Akın, mezuniyet töreninde acı konuştu. internlerin (stajyer hekim) sadece yüzde 2.'inin gelecekten umutlu olduğunu söyleyen Akın, sağlık ve eğitim
    sistemini kıyasıya eleştirdi

    Dün, Türkiye'nin sayılı okullarından olan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin mezuniyet töreni çok sarsıcı bir konuşmaya sahne oldu. Fakülteden birincilikle mezun olan Dr. Tuğba Akın, kürsüden yaptığı konuşmada acı itiraflarda bulundu. işte çiçeği burnunda doktorun eğitim sisteminin eksikliklerini gözler önüne seren konuşmasından çarpıcı bölümler:

    Hekime değer verilmiyor

    "internler arasında yaptığımız ankete göre arkadaşlarımızın sadece yüzde 2.'i gelecekten umutlu. Geri kalan kısım ise meslek yaşantısı ile ilgili beklentilerinin gerçekleşmesi konusunda umutsuz ve karamsar. Hekimlik gibi prestijli bir mesleğe birkaç adım kala hekimlerin karamsar olmasının nedeni çok açık. Çünkü bizler siyasi dengeleri hâlâ oturmamış, sağlık politikalarının sürekli değişiyor olduğu ve hekimine gereken değer ve imkanın verilmediği bir ülkede yaşıyoruz. Anket sorularından biri de şuydu: <Kendi döneminizden bir hekim arkadaşınıza anne babanızı emanet eder misiniz?> Çıkan sonuç aslında çok vahim. Sadece yüzde birimiz ailemizi tam güvenerek, aynı dönemde mezun olduğumuz hekim arkadaşına emanet ediyor. Burada hem kendi, hem de fakülte eğitimimiz adına ciddi bir öz eleştiri yapmalıyız. Aslında bu sorunun cevabı bir başka anket sorusunda saklı. <internlük döneminizde eğitiminizi kimlerden aldınız> intern arkadaşlarımız bu soruya, iş yükü zaten ağır, vakti kısıtlı olan ve zaten kendisinin burada bulunuş amacı eğitim almak olan asistan hekimler olarak cevap vermişler. Oysa ki tıp fakültesinde sadece bir sene sonra tek başına hasta bakacak olan hekim adaylarına eğitim vermesi gereken kişilerin öğretim üyeleri olması gerekli değil midir?"

    <Hoca yüzü görmüyoruz>

    "Bu fakültenin öncelikli amacı hekim yetiştirmek değil midir? O zaman neden bazı polikliniklerde hiç hoca görmeden, sabahtan akşama kadar sadece asistan hekimlerle hasta bakıyoruz? Neden bazı bölümlerde öğrenci pratiklerini öğretim üyeleri yerine asistanlar yaptırıyor? Bizler burada hastanenin iş yükünü azaltmak için mi varız? Bedava iş gücü olarak mı görülüyoruz? internlerin yüzde 74'ü öğretim üyelerinin tekrarlayan eğitici eğitimi almaları gerektiğini düşünüyor. Yine anket sonuçlarına göre, intern hekimlerin bir çoğu kendini birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışmak için yetersiz hissediyor. Birincil amacın pratisyen hekim yetiştirmek olduğu fakültemizde bu durumda amaç ile sonuç birbirine uymamaktadır. Öğrenciler internlük dönemlerinde, izin hakkı dahi olmadan çalıştırılıyor. Hastalanmaları yasak. Yakınlarının nişan, düğün törenleri gibi önemli olaylarda dahi izin alamıyorlar. Bu ankette amacımız birilerini üzmek değildir. Bunların hepsi düzeltilebilir."

    http://www.haberturk.com/...cat=220&dt=2009/06/20 adresinden alınmıştır.
    5 ...
  2. 2.
  3. akdeniz üniversitesinin kalitesiz eğitim vermesinden kaynaklanır. zaten türkiye'de sadece iki tane tıp fakültesi vardır. hacettepe tıp ve ankara tıp; bunlara annemi de babamı da emanet ederim. diğerlerini doktor bile saymıyorum zaten.
    3 ...
  4. 3.
  5. bütün doktorlara atfedilemeyecek kadar insafsız bir yargıdır. yok mudur acemi, yetkin olmayan, bilgisiz, cahil doktor? elbette vardır. Ama türk tıbbı da küçümsenmeyecek derecede başarılıdır, çok değerli uzman doktorlar vardır. inekleyerek okulu birincilikle bitirmek meslektaşa bok atmak için yeterli gerekçe olmamalıdır.
    1 ...
  6. 4.
  7. tıp fakültesinden herşey çıkar,arada bir doktor çıkar...
    (bkz: 1 2 3 tıp)
    0 ...
  8. 5.
  9. "bunu duyanlar bu kötü yönetimin farkında değiller mi?" sorusunu aklımıza getiren kızdır.
    0 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. 8.
  13. (bkz: beni türk hekimlerine emanet edin)

    kemikleri sızlıyordur. ama bu açıklama yüzünden değil, bu kızın buna söylemeye mecbur olması yüzünden. gelinen nokta yüzünden.
    0 ...
  14. 9.
  15. sağlık sektöründeki kötü gidişatın mezuniyet öncesi kısmına dikkat çekmiş, birincilerden duyulması alışık olmayan sözler olmuştur.
    tıp eğitiminin kalitesinin düşürülmesi öyle kazara olmuş bir şey değildir. zira tıp fakültelerinin sayıları plansızca artırılmış (15 yeni tıp fakültesi) ve öğretim üyesi yetersizliği diğer fakülte hocalarından geçici süre ile mecburi görevlendirme ile giderilmeye çalışılmaktadır. yetersiz fiziksel olanaklar denildiğinde pek somut olmuyor aslında. bir örnekle ifade etmek gerekirse kendi hastanesi olmayan tıp fakültesinin eğitim kalitesi nasıl olabilir ki zaten? (burada bahsedilen akdeniz tıp fakültesi değildir yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermeyelim)

    bir de bu yıl tıp fakültesi kontenjanlarının artırılması olayı var ki sormayın gitsin. zaten kalabalık olan sınıfların kontenjanları 2013'e kadar iki katına çıkarılacak. daha somut örnekler olarak istanbul tıp fakültesi 800, uludağ tıp fakültesi 400 kişi olacak. bu kadar kişiyi alacak amfi bile yok. ama çözüm olarak önerdikleri ise gülünç;
    "çift tedrisat"a geçiş, yani ilkokul gibi sabahçı ve öğleci olması.

    özet olarak:
    kontenjan artırımı: niteliksiz eğitim, yetersiz doktor,
    15 yeni tıp fakültesi: altyapı yetersizliği, niteliksiz eğitim, yetersiz doktor, çok sayıda mezun,
    yetersiz doktor: fazla ve gereksiz tetkik, sağlık harcamaları artışı, özel görüntüleme ve özel laboratuara kaynak aktarımı,
    mantar gibi türeyen özel hastaneler: sağlık harcama artışı, çok sayıda doktor ile hekim emeğinin ucuzlatılması,
    sağlığın alınır satılır bir meta haline getirilmesi, sağlıktan tasarruf: ölüm.

    ana tablo: sağlıkta dönüşüm *
    3 ...
  16. 10.
  17. genel olarak tüm tıp fakültelerindeki internlerin sorunlarını dile getirmiş hekim adayı... tıp fakültelerinde son sınıfta ders olmadıgı için hocaları ancak ya vizitlerde ya da poliklinikte görebilirsiniz...poliklinikte ancak konsültan hocayı görebilirsiniz ki o da günün sonunda asistanların danışacakları hastaları sormaya 5 dakikalığına sormaya geldiğinde olur. serviste ise konsültan hocalar dışındakiler zaten sadece kendi özel hastalarına bakmak için gelir ve giderler, farkına bile varmazsınız... konsültan hocanın viziti ise ister beş dakika isterse üç saat alsın olay asistanla hoca arasında gecen sunu aldık bunu yapacaz taburcu mu etsek acaba diyalogundan öteye gecmez... internün bulundugu serviste kendi eğitimi açısından faydalanabilmesi için hasta takip etmesi gerekir ki bu da imkansızın ötesidir... servisin bütün angarya işlerini yaparsınız, kan almaktan hasta tartmaya, yapılacak bütün işlemleri kağıda dökmekten sonuç işlemeye kadar hatta bazı servislerde hastaları alıp dısarıda gezdirmeye kadar * aklınıza gelecek bütün boktan işler internlerin üzerindedir... bu angarya işlerin çokluğundan ve çoğu serviste 3 veya 4 güne bir gece nöbeti tutup ertesi günü de aktif olarak hastanede geçirdiğiniz için hastalar sizin için genelde bir dosyadan fazla birşey ifade etmez... kendinizi geliştirip hekimlik yaptıgınızı hissedeceğiniz tek yer acil servis olmasına rağmen orda da 2 ay boyunca 12-24 çalışma peryodu iflahınızı keser ama yine de ben birşeyler öğrendim dediğiniz tek yer acil servistir... işin kötü yanı bütün bu çileyi çekip, tüm pisliği yutmanıza , yaptıgınız 36 saatlik iş bırakma eyleminde hemen hemen bütün hastanenin felç olmasına rağmen, hocanız karşınıza geçip ''bu internler birgün olsun bir işe yaradı mı'' der.. çünkü siz asistanlarla çalışırsınız, siz işi bırakırsanız olay asistana patlar, hocanın keyfine kimse dokunmaz... bu şekilde 1 yılını geçiren bir öğrenicinin de kendisine ya da sıra arkadasına güvenmesi mümkün değildir, boş teorik bilgiyle son sınıfa gelir, teorik bilgilerin yarısı silinmiş olarak, pratikte hiçbirşey kazanmadan mezun olur çıkar... ayrıca ankara ya da hacettepe mezunları dışındakileri doktor saymayan zihniyete de tek bir sözüm var, neyse vazgectim söylemeyecem...
    1 ...
  18. 11.
© 2025 uludağ sözlük