"tıklım tıklım otobüs" tanımı ülkemize akp ile mi girmiştir acaba diye düşündürmüştür. uzun uzun düşünmeye gerekte yok esasen, ülkemizde toplu taşıma her zaman böyleydi. kaldı ki son yıllar da klimalı, konforlu ve yeni belediye otobüsleri kullanılıyor. diğer şehirler hakkaında bilgi veremem fakat bir istanbullu olarak bundan 10 sene önce traktörden bozma otobüslere bindiğimizi çok net hatırlıyorum. o yıllara oranla bence şuan ki durum mukayese bile edilemeyecek ölçüde. ha şimdi tabi "elbette 10 yıl önceyle şuan mukayese edilemez teknolojiye ayak uydurmak lazımdı" denilebilir ki madem değişimin farkındasın daha niye çemkirirsin diye sorarım bende.
zaten akp nin oy almasının bi sebebi de karşısında sayılan sorunları çözecek bir parti olmamasıdır.
chp de gelse bu sorunlar devam edecek mhp gelse de devam edecek. çünkü bu türkiyenin kaderi, çünkü bu durumu kabullenen bir halk var ortada.
başka lider burnumuzdan getireceğine dine yakın görünen lider burnumuzdan getirsin mantığı.
fakirliğin ve başkasına muhtaç olmanın kader olarak kabul edildiği bir ülkede onların bu inancını körükleyenlerin oy alması gayet normaldir. insanlar dini öğrenmeye üşendiği için başkalarının dayattığını kendi dini inançları olarak yaşıyorlar. sonuçta din dogmatiktir ve dinle ilgili dayatılanları kimse sorgulamaz. hatta o kadar teslim olurlar ki dinle ilgili dayatma yapanların dünya işlerini nasıl yaptıklarını bile sorgulamazlar.
yollar kötüymüş, toplu ulaşım araçları kalitesiz ve yetersizmiş, millet açmış, ygs ye şifre kpss ye kopya skandalı karışmış, tropil almış başını gitmiş bunların ne önemi var. kaderimizde varsa yaşarız.
tecavüzden zevk alinmaya baslandiginin ifade seklidir..
türkiye de millet onlara sunulan hizmet kalitesine bakmaz. türkiye de millet yıllardır süregelen din, milliyetcilik ve efendilik (ahlak namus, haya vs.) dayatmalari, kim tarafindan dillendiriliyorsa onlara yumulur. böylelikle de yasadiklari anlamsiz, kalitesiz, sikik hayatlarin dogrulugunu kanitlamis bir anlam kazandirmis olduklarini zannederler..
liderciklerin her allah in demokrasi demokrasi diye anirdigi bir ülkede, bireylerin devletin görev ve sorumluluklarindan, kendi kisisel haklarindan ve özgürlüklerinden bir haber olmasi hayret uyandiricidir... bu durumda da halkın kriterlerini sorgulamak anlamsız gelmektedir.
zamaninda adnan menderes tarafindan dile getirilen "ben odunu istesem, sectiririm" cümleciğini de anlayabiliyorum.. yeter ki odun din, milliyetcilik ve namus bekciliği yapabilsin.. yeter ki bu odunu sectiren din, milliyetcilik ve ahlak diktatörleri halkı manipule etsin, körleştirsin.. yeter ki halk dediğimiz kücük insanlar toplululuğu kendi sikindirik hayatlarinda soyut anlamlar bulabilsinler..yoksa ac gezmisler, otobüsde fortlasmislar, babalari 40 yasinda ölsün hesabini soramamislar; kimse siklemez..