günün birinde bi adamın başına çok büyük bi hastalık gelir. doktor doktor gezerler bütün ilaçları denerler. bakarlar olcak gibi değil bi üfürükçüye giderler...
üfürükçü gelir, adama bakar "muayene" eder. bi liste yapar bu listede yetimden alınmış tüy yazar. hasta adamın ailesi çok şaşırır bu duruma. derler üfürükçüye: "hocam nasıl olcak yetimden koparcaz mı nedir ne değildir." üfürükçü açıklar: "yok kuzey diyarlara gidin orda kadim bi pazar yeri vardır cuma pazarı olarak da geçer. heh orda bi kaç yetim olacak onlar tüy satıyor onlardan alın gelin."
hasta adamın biricik oğlu alır çıkınını çıkar yola... az gider uz gider dere tepe düz gider. arada bi kaç güzel hatun görür alayına gider. velhasılı kiram kuzey diyarındaki kadim cuma pazarına varır. sora sora bi yetim pazarcı bulur. şans bu ya çocuk "bitti abi" der. sonra bizim oğlan diğer yetimleri de bulur hepsi bitti derler.
gel zaman git zaman hasta adamın oğlu civataları yakmaya başlar. artık meczuptur, garibandır. pazarcıların verdiği üç beş yemekle idare eder, sokakta yatar hale gelir. yılmadan yetimlere tüy sorar. artık konuşmayı da unutur. tek söyleyebildiği şeyler
"tüyü bitmemiş yetim" olur.
bu sürede hasta adam ölür, üfürükçü de hasta adamın karısıyla işi pişirir, adamın malına konar. paranın abura kor. üfürükçü erdi muradına bize de siktir olup gidelim kerevetimize...
daha doğmamış kuşakların hakkına gasp etmektir. bir örneği ormanları bilerek bilinçli olarak yakan insanoğlu ya da devleti yiyip dolandıran adamlar ileride miras olarak bir şey bırakmamakla birlikte doğacak çocukların da hakkını yemektedirler.
bir gün çıkıp yeter lan benim üstümden prim yapmalarınız diyip her an tatar ramazan edasıyla ortalığın amına koyma potansiyeli olan şey. diyecek bir şey bulamadım. şayet yetimden kasıt ney? amına koyayım harbiden biz yıllardan beri ne yavrusundan söz ediyoruz o bile belli değil.
2. bir alternatif tanım olarak bir bilinmeyendir kendileri.
yapmadım, yapmak istemedim. sadece tek söylemek istediğim severim kendilerini. bu yazıyı ona yazmak istedim ben. hava kapalı şuan. tek bir yıldız görünmüyor. hoparlörden aptal bir ses yükselerek kulağımla seks yapıyor. sense tüysüz bir vaziyette birinin ağzında sakız olmayı bekliyorsun. aslında anlıyorum seni. hayat bazen böyle şerefsizliklerle dolu olabiliyor. diyorsun artık yeter, emekliye ayrılayım. ama hayır, sana ihtiyacımız var. duygu sömürüleri sensiz aptalca oluyor, sanki dipsiz bir kuyu gibi aksediyor insanların duygu dünyalarına.
heyhat! ne aptal bir yerde varoluş çabalarını sürdürüyorsun? kirli, kokuşmuş, güçsüzün etiyle dolmuş diş aralarında senin işin oldukça zor.
mö 1205 yılının ilk çeyreğinde; sosyal hizmetlere bağlı sçhek yurdunda yetim çocuklarca ''tüysüz piç'' diye lakap takılan ve isyanlara sürüklenip esrar eroine başlayan adı sanı belli olmayan yetimin intikam almak için öğle yemeğinde fare zehiri ile yurdu telef etmesinin ardından ''tüysüz piç'' in argolu olmasından dolayı yerine daha kibar olan ''tüyü bitmemiş yetim'' diye anılan çocuğun lakabıdır.
