adamın götünden şırıngayla kan alır, kendi aleyhlerinde gerçekleşen her şeyi sanki akp eliyle yapılan derin bir komplonun parçasıymış, kendileri vatan sevdasıyla hareket ediyormuş gibi lanse ederler, ellerindeki komplike medya ağı inanılmaz güçlü: https://www.youtube.com/watch?v=x-f3n6v5-vc
Akape ile yıldızı gayet barışıktır. ANAP ile barışıktı zaten. Siyasal islamcilar zengini sever. Bu noktada siyasal islamcılara halen oy verip deniz kumundan yapılma evlerde kalan fakirlerin akıllarını başlarına devşirmeleri gerekiyor.
tüsiad mevcut iktidar ile gücünü müsiad'a kaptırdı. onların arasındaki yarışın da günümüz siyasetinden farkı yok.
ülkeyi iş adamları yönetir, büyük güç savaşları.
akp ile pek yıldızının barışmadığını düşündüğüm kurum namı diğer patronlar-patroniçeler kulübü. nedendir bilinmez çaktırmadan akp'ye muhalif bir çizgisi vardır.
cansen başaran bacımız "TÜSiAD a başkan bulmak niye bu kadar zor?" diye sormuş...
ne ilginç! bu soruyu bize mi soruyorsun? hesaplarınızda on milyonlarca dolar var ama bu sorunun cevabını bilmiyorsun demek? çünkü sen burjuva değilsin cansen, sen alt tarafı zengin bir bireysin.
neyse sorunun cevabını ben vereyim sana;
Bu örgüt, büyük sermayenin tek ve tartışmasız sözcüsü olmaktan çıktı, birbirini yiyen "grupların" hesaplaşma platformu haline geldi de ondan.
ilk on yılını anlatan iki kitap yayınlamışlar, bir de yemek düzenleyip tanıtmışlar, büyük şirketlerden ve gazetelerin ekonomi servislerinden elli kişiden fazlasının okumayacağı bu kitaplara basın elbette "reklamverenle iyi geçinmek" kaygısıyla bolca yer verecek, onlara "best-seller muamelesi" yapacaktır.
Anlatılan TÜSiAD'ın "folklorudur", 1979 yılında nasıl ilan kampanyası yaptırmışlar da Ecevit hükümetini düşürmüşler falan...
zırvalıkları bir kenara bırakıyorum, tusiad folklorunu çok merak eden tarihine bakar.
TÜSiAD, eski havasını yitirdi.
Bunda, iyice palazlanan belli bir grubun, açık söyleyelim doğan grubunun ona el koymak sevdası da rol oynadı. Kapalı kapılar ardında kavgalar çıktı, bazı sermaye sahipleri ayrılmaya kalktılar ( "En Hakiki Öz TÜSiAD" adında başka bir örgüt mü kuracaklardı acaba?), Sabancı grubunun sözcüleri tarafından "hele durun, az bekleyin, dışarıya renk vermeyelim" diye yatıştırıldılar.
Aslında bu örgüt hiçbir zaman büyük sermayenin ortak sözcüsü olamadı, o amaçla yola çıktı ama hep birtakım grupların "eline geçti", bir dönem Koç, bir dönem Sabancı, bir dönem Doğan, falan...
Çivisi de böyle böyle çıktı.
Çünkü bir yandan da büyük sermaye "istanbul" ağırlıklı "homojen" yapısını elden kaçırmıştı.
Artık "tek yumruk" olamıyordu. (Bugün benzer bir kampanya düzenleyip hükümeti düşürmeye kalksınlar, bakalım kaç babayiğit imza verir?) Anadolu kaplanları gelmişlerdi...
istanbul ile Anadolu arasında Osmanlı tarihi boyunca var olmuş çelişki artık buraya da yansıyor, 1979 yılında adam yerine konulup da kampanyalarda fikri bile sorulmayan Anadolu sermayesi artık kendi örgütünü kurdu. (MÜSiAD)
istanbul'u "takmıyordu" ... Bunların işyerlerinin ille Anadolu'da bulunması da şart değildi, kaplanlar istanbul'a fiilen girmişlerdi bile.
Genç işadamları ve CEO'lar da artık TÜSiAD'dan yüz çevirmeye başlamışlardı.
Yeni nesil ayrıca "mason olmayan" bir nesildi ve bunun da TÜSiAD'ı zorlayacağı belliydi! Bu örgüt, bugün Avrupa Birliği'ni istiyor ama demokrasiye pek fazla sahip çıkamıyor. Yani, kendi bindiği dalı kesiyor. "Paralar gelsin" demekten ötesini bilmiyor gibi bir havası var.
Ne iktidara, ne bürokrasiye karşı çok güçlü olduğu söylenebilir... Bu da bizzat "sermaye kavramının" utancı olsa gerek.
Herhalde bizlerin "siz ne biçim sermaye sınıfısınız amk" eleştirisinin de etkisiyle anayasa taslağı hakkında yorumlar yapıp, şişi de kebabı da yakmamaya çalışıyordu, hem hükümete hem de yüksek bürokrasiye şirin görünme çabasına giriyor, iki tarafı da idare etmek istiyor, höt denilince de pısıp oturuyordu.
Gene de yatıp kalkıp dua etsin, karşısında son derece sessiz ve pısırık bir işçi sınıfı var.
"Sermaye kendi kafasına göre anayasa hakkında atıp tutuyorlardı, işçi sendikaları neredeydiler?" diye sorulduğunda, bir de bakıyorsunuz onlar 1 Mayıs'ta Taksim'de tepişip polisten dayak yemek gibi kolay kahramanlıklar peşindeler.
Bu örgüte başkan bulmak zor değil ya, krizde en çok kim ağlıyorsa onu yapıverin gitsin!
Ohal'in bir anca önce kaldırılmasını istiyorlarmış şu sıra. Para tarafından bakınca öyle ama bir tarafta da güvenlik var. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek.
araba fabrikalarında kaos çıkarmaya çalışıyorlar. işci ile sendikası arasındaki sorunu sanki işci-işveren sorunuymuş gibi yansıtarak bu bahaneyle üretime süresiz ara veriyorlar. akılları sıra ülkede ekonomik kriz tetiklemeye çalışıyorlar. unutuyorlar ki türkiye eski türkiye değil ve sermaye konusunda tekel değiller.