cansen başaran bacımız "TÜSiAD a başkan bulmak niye bu kadar zor?" diye sormuş...
ne ilginç! bu soruyu bize mi soruyorsun? hesaplarınızda on milyonlarca dolar var ama bu sorunun cevabını bilmiyorsun demek? çünkü sen burjuva değilsin cansen, sen alt tarafı zengin bir bireysin.
neyse sorunun cevabını ben vereyim sana;
Bu örgüt, büyük sermayenin tek ve tartışmasız sözcüsü olmaktan çıktı, birbirini yiyen "grupların" hesaplaşma platformu haline geldi de ondan.
ilk on yılını anlatan iki kitap yayınlamışlar, bir de yemek düzenleyip tanıtmışlar, büyük şirketlerden ve gazetelerin ekonomi servislerinden elli kişiden fazlasının okumayacağı bu kitaplara basın elbette "reklamverenle iyi geçinmek" kaygısıyla bolca yer verecek, onlara "best-seller muamelesi" yapacaktır.
Anlatılan TÜSiAD'ın "folklorudur", 1979 yılında nasıl ilan kampanyası yaptırmışlar da Ecevit hükümetini düşürmüşler falan...
zırvalıkları bir kenara bırakıyorum, tusiad folklorunu çok merak eden tarihine bakar.
TÜSiAD, eski havasını yitirdi.
Bunda, iyice palazlanan belli bir grubun, açık söyleyelim doğan grubunun ona el koymak sevdası da rol oynadı. Kapalı kapılar ardında kavgalar çıktı, bazı sermaye sahipleri ayrılmaya kalktılar ( "En Hakiki Öz TÜSiAD" adında başka bir örgüt mü kuracaklardı acaba?), Sabancı grubunun sözcüleri tarafından "hele durun, az bekleyin, dışarıya renk vermeyelim" diye yatıştırıldılar.
Aslında bu örgüt hiçbir zaman büyük sermayenin ortak sözcüsü olamadı, o amaçla yola çıktı ama hep birtakım grupların "eline geçti", bir dönem Koç, bir dönem Sabancı, bir dönem Doğan, falan...
Çivisi de böyle böyle çıktı.
Çünkü bir yandan da büyük sermaye "istanbul" ağırlıklı "homojen" yapısını elden kaçırmıştı.
Artık "tek yumruk" olamıyordu. (Bugün benzer bir kampanya düzenleyip hükümeti düşürmeye kalksınlar, bakalım kaç babayiğit imza verir?) Anadolu kaplanları gelmişlerdi...
istanbul ile Anadolu arasında Osmanlı tarihi boyunca var olmuş çelişki artık buraya da yansıyor, 1979 yılında adam yerine konulup da kampanyalarda fikri bile sorulmayan Anadolu sermayesi artık kendi örgütünü kurdu. (MÜSiAD)
istanbul'u "takmıyordu" ... Bunların işyerlerinin ille Anadolu'da bulunması da şart değildi, kaplanlar istanbul'a fiilen girmişlerdi bile.
Genç işadamları ve CEO'lar da artık TÜSiAD'dan yüz çevirmeye başlamışlardı.
Yeni nesil ayrıca "mason olmayan" bir nesildi ve bunun da TÜSiAD'ı zorlayacağı belliydi! Bu örgüt, bugün Avrupa Birliği'ni istiyor ama demokrasiye pek fazla sahip çıkamıyor. Yani, kendi bindiği dalı kesiyor. "Paralar gelsin" demekten ötesini bilmiyor gibi bir havası var.
Ne iktidara, ne bürokrasiye karşı çok güçlü olduğu söylenebilir... Bu da bizzat "sermaye kavramının" utancı olsa gerek.
Herhalde bizlerin "siz ne biçim sermaye sınıfısınız amk" eleştirisinin de etkisiyle anayasa taslağı hakkında yorumlar yapıp, şişi de kebabı da yakmamaya çalışıyordu, hem hükümete hem de yüksek bürokrasiye şirin görünme çabasına giriyor, iki tarafı da idare etmek istiyor, höt denilince de pısıp oturuyordu.
Gene de yatıp kalkıp dua etsin, karşısında son derece sessiz ve pısırık bir işçi sınıfı var.
"Sermaye kendi kafasına göre anayasa hakkında atıp tutuyorlardı, işçi sendikaları neredeydiler?" diye sorulduğunda, bir de bakıyorsunuz onlar 1 Mayıs'ta Taksim'de tepişip polisten dayak yemek gibi kolay kahramanlıklar peşindeler.
Bu örgüte başkan bulmak zor değil ya, krizde en çok kim ağlıyorsa onu yapıverin gitsin!
Akape ile yıldızı gayet barışıktır. ANAP ile barışıktı zaten. Siyasal islamcilar zengini sever. Bu noktada siyasal islamcılara halen oy verip deniz kumundan yapılma evlerde kalan fakirlerin akıllarını başlarına devşirmeleri gerekiyor.
Bu ülkede yanlış terörle mücadele politikaları sonucu şehirlere yığılan zavallı Kürtlerin ucuz emeği ile semiren, Kuzey ırak' ta mal satabilmek için PKK üzerinden köprüler kuran; Barzani çetesine rüşvetler dağıtan, terörü besleyen ülkelerin bayiliğini üstlenip bugüne kadar onlara karşı bir kez dayılanmamış olan, Devlete verdiğin vergiden düştüğün paralarla finanse ettiğin kardelenlerle sözüm ona vicdanını rahatlatan, Bu ülkede asgari ücretin yükselmemesi için en sert lobileri yaparken; o asgari ücretle çocuklarını beslemeye çalışan analar için de "Analar ağlamasın" diyebilme iki yüzlülüğünü gösterebilmişlerin örgütüdür.
başkanlığını küçük kız arzuhan doğan yalçındağın yaptığı zenginler kulübü. memleket sathında bir boka yaradıkları zaman dilimini gören bilen varsa bana mesaj atsın şerefsizim yemek ısmarlayacağım. darbe olur darbecilerin kucaklarındalar, kriz olur aralarının peşlerindeler, halkın anası sikilir bunların zerre umrunda olmaz. başkanlıkları döner dolaşır aynı aileler içersinde gezer. onlar elitistir, hükümetlere emir verirler. son bombaları ilginç, imam hatiplerin din adamı ihtiyacını karşılayacak kadarı açık olsun diğerleri kapatılsın düz lise yapılsın. din eğitimi liselerde velilerin iziniyle ders saatleri dışında sınava ve nota tabi olmayan kursla verilsin.
bu ülkede liselerin büyük çoğunluğunun sabahçı akşamcı olduğunu bilmemeleri normal. zira piçleri ya robert kolejinde ya da avrupa da okuyor. ulan hangi ihlyi devlet yapmışta devlet el koyacak. lan yarın biri çıkıp tusiadın amına koyim hiç bir işe yaramıyor kapatın bu derneği dese, ya da doğan şirketleri asli amacından uzaklaştı onlara turgay ciner el koysun dese adamın anasını bellersiniz mahkemelerde.
kendilerini obama korkusu sarmış chp'nin arka bahçesi malum kuruluştur. şöyle ki: BARACK OBAMA'NIN gelir adaletsizliğini düzeltmek için süper zenginlere yüksek vergi getireceği ve dünya çapında 22 trilyon doları bulduğu tahmin edilen ve hiç vergi ödemeyen zenginlerin gizli hesaplarının ortaya çıkması için başta isviçre olmak üzere birçok ülkeyle pazarlıklar yürütmesiyle, vergi cennetlerindeki zulaları ortaya çıkaracağına dair açıklamalarından tedirgin olup mitt romney'i desteklediler. sebebi ingiliz Vergi Adaleti Kurumu'nun yaptığı Türkler'in yurtdışından 158 milyar doları var tespiti ile ABD'DE ESEN bu havanın türkiye'ye yansıması ihtimaliymiş ki Başbakan recep tayyip erdoğan'a Türkiye'de böyle bir konu gündeme gelebilir mi? sorusuna neden olmasın sözleriyle cevap vermesi üzerine iyice tutuşmuş bir yerleri. tüsiad üyesi sanayici ve finansçılar buluştukları hemen hemen her yemekte ya da toplantıda zenginlere gelecek ek verginin doğuracağı zararları konuşarak lobi yapmaya başlamışlar.