Bazı canlı türlerinin, yüz milyonlarca yıldır gelişmediklerini, değişmediklerini veya evrilmediklerini biliyoruz. Bir örnek vermek gerekirse, lingula, 450 milyon yıldır, istiridye ise 150 milyon yıldır aynı şekilde görünüp, muhtemelen bugün restoranlarda yenilenleriyle aynı tada sahipler.
Bununla beraber, değişmez bir kimyasal yapılanma ve örgütlenme planına sahip modern hücrenin, 2 ila 3 milyar yıldır var olduğunu düşünebiliriz. O zamandan beri hücre, işlevsel tutarlılığını sağlayan moleküler ve sibernetik güçlü bir ağa sahiptir.
Bazı türlerin inanılmaz derecede sabit oluşlarını, evrimin milyarlarca yıla yayılmasını ve hücrenin temel kimyasal "planının" değişmezliğini, ancak teleonomik sistemin aşırı tutarlı olmasıyla açıklarız. Hem rehber, hem de fren rolüne sahip olan bu sistem, doğanın şans oyununun ona sunduğu astronomik rakamlara varan olasılıklar arasından, yalnızca çok az bir kısmını tutup, süzgecinden geçirip, çoğaltıp, kendisine dahil etmiştir.
Kopyalama sistemine gelince, kaçınılmaz olarak maruz kaldığı mikro ölçekli düzen bozukluklarını elemek şöyle dursun, onları kaydedip oldukları gibi geri vermekten başka bir şey bilmez. Son aşamada eldekiler süzgeçten geçirilip, seçilimle ayıklanınca, sundukları da çoğu zaman boşa gider.