korkularımın üstesinden gelemeyerek daha önce de yazmış oldugum bir yazıyı kopyalayıp yapıştırma girişimimdir bu başlık.
şöyle ki;
yıl: 1965
"karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. nasıl bir edâ
takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum,
yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. üstümü başımı toparladım, kendinden
emin bir sesle akşam-ı şerifleriniz hayrolsun dedim.."
yıl: 1975
"karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. ne yapacağıma karar
veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum,
yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı..
üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle iyi akşamlar dedim.."
yıl: 1985
"karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. nitekim ne yapacağıma
hükûm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. amma ve lâkin kısa
bir süre sonra kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı..
üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle hayırlı akşamlar dedim.."
yıl: 1995
"karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. fenâ hâlde kal geldi
yâni.. ama bu iş bizi bozar dedim. baktım o da bana bakıyor, bu iş
tamamdır dedim.. manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle selâm dedim.."
yıl: 2010
"âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. oğlum bu iş
bizi kasar dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni.. ama
concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik.. sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. hav ar yu yavrum?"
yıl: 2026
"ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte birden.. off, ay dont nov
âbi yaa.. ama o da bana öyle baktı, if so âşık len bu manita.. `hay
beybi..`"
dil gelişen, yenilenen canlı bir şeydir diyorlardı hep, yanlış mıymış ki bu... Resmi dil - konuşma dili farkı anormal bir şey değildir, çok dert etmemek gerekir. Dilin gelişmesi için elbette yeni ve/veya yabancı kelimelere ihtiyaç vardır.
Git gide yozlaşmakta Türkçe'miz.. Evet, dünü çok güzeldi, özellikle de tamlamaları bir muhteşemdi. O sanat müzikisinde dinlediğiz şarkıdaki sözler gibi, muhteşem. Şimdi ise yozlaşdığını hissediyoruz dilimizin. O eski tamlamaları kalmadı günümüzde ve o güzel şarkıları. Evet, dilimizdeki değişmeyi en rahat görebileceğimiz yer bizim şarkılarımız.. Şimdilerde yapılan şarkılara bir göz atınca acıyorum dilimize.. Bugünü böyleyse, geleceğini bilmek istemiyorum.. Allah Türkçe'mizi korusun, en azından bu haliyle kalsın da daha vahim hallere bürünmesin..
o değil de alfabedeki seslileri yitiriyoruz günden güne.eklenen q w x'i de hesaba katarsak -5 ile yola devam.ileride sessiz harf kullanılmaması olasılığı beni çok korkutuyor.
Türkçenin geleceğinin karanlık olduğunu kimse iddia edemez. 6500 yıllık bir geçmişe sahip, dünyanın en sağlam yapılı dillerinden biri olan Türkçenin geleceğini ne internette kullanılan saçma dil, ne dizilerdeki ağız burun eğerek konuşulan dil karartabilir. Anadolu'nun hemen her yerinde Kutadgu Bilig'de, Divan-ı Lügâti't-Türk'te geçen binlerce kelime tüm canlılığı ile yaşamaktadır. Bu da dilin kendi geleneğini sürdürdüğünü göstermektedir.
Ayrıca Şükrü Halûk Akalın başkanlığındaki TDK de çok olumlu işler yapmaktadır. Örneğin 850000 kelime kapasiteli Büyük Türkçe Sözlük heyecanlandırmıştır ve bu sözlüğün prova çıktıları da alınmıştır.
Ayrıca Edebiyat açısından da son derece velut bir dönem geçiriyoruz. Dilimizi bu eserler geleceğe taşıyacaktır. Yazı dilinin tutuculuğu da dikkate alındığı zaman Türkçenin geleceğinin karanlık olmadığı görülür.
dünya, üzerinde tek bir dil konuşulan ve herkesin birbirini rahatlıkla anlayıp kendini ifade edebildiği bir mutlu sona döğru ilerliyor.
trend kalıplar her dile zaman zaman girip çıkmıştır. çünkü konuşma dilinin yapısı birebir toplumun o zaman dilimindeki kültürel içeriği, sosyo halet-i ruhiyesiyle ilgilidir. vesveseye gerek yoktur. insanoğlu üretir, geliştirir, kullanır ve tüketir.
türkçe dilinin hiçbir dille sentezlenmeden değişmeden kalmasının neden bu kadar şart olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. arapça ve farsçadan ziyadesiyle çimdirilmesine hiç değinmeden avrupa dillerinden geçişlerden veya modern kültürle paralel yuvarlamalardan bu kadar rahatsız olan kesimde beni şaşırtıyor.
önemli olan kullanılan dil hangi dil olursa olsun muhteviyatında nezaket, bolluk ve manevra kabiliyeti yuksek olsun.
türkçede cümleler büyük harfle başlar, nokta ile biter. bi, diil, ii, gelio, gelcem, ole türkçe değildir; bir, değil, iyi, geliyor, geleceğim, öyle denir. türkçede q, w, x harfleri yoktur dolayısıyla we denmez ve denir. soru ekleri kelimeden ayrı yazılır: oldumu denmez oldu mu? denir. dahi anlamındaki de ayrı yazılır. bende denmez ben de denir. yani "de" ekini cümleden attığınızda anlam bozulmuyorsa o zaman ayrı yazmanız gerekir. ayrıca mesajlarınızdaki vurgular da ifadelerinizle hayat bulur, parmağınızın bir tuşa basılı kalmasıyla değil. seviyoooommmmm yaaaaaaaaaaa denilmez, gerçekten çok seviyorum denir. klavyeniz ingilizce ayarlı değilse i, o, s, g, u, c harfleri ı, ö, ş, ğ, ü, ç yerine kullanılmaz. türkçede -bilite diye bir ek yoktur, bu tarz yazımlar türkçeyi yozlaştırmaktan başka bir şeye yaramaz.