bu olaya "aşırmak" değil, "etkileşim" denir. yalnızca türkçede görülen bir durum da değildir, ingilizcede, türkçedekinden daha fazla başka dilden gelme sözcük bulunur. diğer milletlerle olan ilişkilerden kaynaklanır, bazı durumlarda da yalnız isimler alınmaz, isim ve isme sahip olan şey alınır; çünkü bizim dilimizde o "şey" yoktur.
kaldı ki, hiçbir dil yoktur ki, yalnızca kendi kendini büyüyüp gelişmiş ve kullanılmakta olsun.
o kelimeleri kullanmamak elimizde. bu, kişinin kendi kültürüne verdiği önemle ilgili kişi öykünürse o yabancı tilciklere elbette ki kullanır. yoksa onların türkçe karşılıkları vardır. sürücü sözcüğünü şoför yerine, üniversite yerine bilim yerleşkesi, kuaför yerine zaten ezeden beri berber deriz. dil; bir milleti millet yapan öğelerin başında gelir. ona sahip olmak ta, katmak karıştırmak ta bizim elimizde.
Teknolojik terimler yada başka kültürlere ait kavramların bir dile girmiş olması o dilin yoksul olduğunu göstermez. Sadece o dili konuşanların karşılığını bulmayacak kadar üşengeç olduğunu gösterir.
zaten fransızca, arapça, farsça o kadar kelime var ki arı türkçe oluşturmak çok zor. bu örnek verdiğim kelimelerin 3'ü fransızca'dandı mesela. kapitülasyonlardan sonra milletimiz fransaya ilgi duyuyor öğreniyor. bizimkiler fransızca konuştukça dilimize girmeye başlıyor. aynen bugünlerde olduğu gibi plaza türkçesi. öyle düşünün.