"türk milletindenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka türkçe konuşmalıdır."
mustafa kemal atatürk
dil bir ülkenin toprakla beraber gelen ilk varlığı ve hazinesidir. ülkelerin benzer ekonomi politikaları, benzer politikacıları, benzer dükkanları olabilir ancak sahip olduğu topraklar ve sahip olduğu dil kendine özgüdür. iste bu nedenle dil ve vatan toprağı o ülkenin vatandaşları için namustur. henüz yeni kurulmuş, henüz yeni bağımsızlığını ele almış daha düne kadar kendi dili olmayan, kendi hür iradesi olmayan bir millet, hiçbir yabancı dilden eksik kalmayan, çağdaş ve bilimsel bir dile sahip oluyor. ne büyük lütuftur bu!
ancak günümüze geldiğimiz vakit görüyoruz ki türkçe hem büyük bir yozlaşma içine girmiş bulunmakta hem de bazı etnik diller tarafından eş görülmekte. bir ülkenin tek dili, tek bayrağı olur. her birey kendi geçmişi ya da kendi geleceği ile ilgili istediği dili öğrenebilir istediği dili istediği gibi konuşabilir ancak yaşadığı devlet hangisi işe onun dilini öğrenmek zorundadır. bu bir vatandaşlık görevlerinden biridir. herkes farklı bir dil öğrenip sonra bununla ilgili devletten yaptırım bekleyemez.
türkiye'nin doğuşunda yoğun olarak geçmişten gelen dil : kürtçe. bu dilin kullanılması hiçbir zaman yasaklanmamıştır. resmi olarak olmasa da mahalle baskısı olarak yasaklandı lugatları artık çok komik ve demogoji içermekten öteye gitmemektedir. türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak birer türk iseniz, bu topraklar içinde başka hangi dili bilirseniz bilin konuşmanız ve anlamanız gereken dil türkçe'dır. bunu a'si b'si yoktur, olamazda.
her aile, her topluluk kendi kültürüne, geçmişine, farklılıklarına sahip olabilir. bunlar o ülkenin kendi zenginlikleriyle bütünleşip bir harman halını aldığında zaten o ülkenin güzelliği ortaya çıkar. bir ülkede sadece tek tip insan yapışı olabilir mi hiç? fakat bu farklılıkları günü geldiğinde kendi lehlerine avantaj olarak kullanmaya çalışıp, insanları bu farklılıklarla bölmeye çalıştığınız vakit, bu farklılıklara antipati ile yaklaşılması kadar doğal bir durum yoktur.
türkçe bilmek her vatandaşın görevi olduğu gibi elbette türkçe'yi öğretmekte devletin işidir. ancak türkiye'nin neresinde olursa olsun ayağına kadar gelen ve tek amacı oradaki çocukları eğitmek, onları ileriye umutla bakabilen, özgür bireyler yapmak olan gencecik öğretmenleri kalleşçe bir avuç şerefsize satmak ve daha sonra da kalkıp devlet bize eğitim versin demek, bu bölgeye öğretmenler gelmek istemiyor diye öğretmenleri suçlamaya çalışmak bilinçsizliğin, cahilliğin ve kendini bilmezliğin ta kendisidir!ayağına kadar gelen öğretmeni öldürmezsen eğer ve oraya öğretmen gelmezse ondan sonra senin nerede bu öğretmenler demeye hakkin olur ancak!
türkçe bu ülkenin tek dilidir. ne kadar yozlaştırılmaya çalışılsada bunlar modern hayatın getirileri olarak gelip geçici unsurlardır dikkat edildikten sonra. bugün yapılan deformasyon yarın temizlenebilir. her dil her ülkede deforme edilmektedir.
türkçeyi doğru öğrenip doğru şekilde kullanmak herkesin kendisinin yapması gereken ilk görevlerden biridir.
Edebiyatı insanı ayar eden dil... ama onu konuşabilmek ayrıcalıktır...
diğer dillerden farkı, hemen her şekilde konula bilmesidir.
mesela devrik cümle kurarsak bile yadırganmadan anlaşırız,
anlaşırız devrik cümle kursak bile yadırganmadan...
ve en önemlisi, kafadan laf türetme olayı... mesela buluşmaya arkadaşın geç geliyor 30 dakika gibi falan;
-abi nerdesin ya?
-abi trafik...
-ağaç olduk lan burda...
evet "ağaç olmak" vardır ama öfkeden dolayı mesela karşıdaki binayı göstermek ve o anın heycanıyla şu cümleyi kurmak da hemen hemen "ağaç olmak" kadar anlayışla karşılanır ve bekletilen kişinin size sövmek üzere olduğunu iyi açıklar...
türklerin dahi artık yabancılaşmaya başladığı, yeni jenerasyon tarafından sürekli yıpratılan, kemirilen, ayakta kalmaya ve tutunmaya çalışan, bütün kirliliklerin içinde temiz tutmayı başarabilirsek eğer hakkettiği mertebeye yükselebileceğine inandığım, dışından bakınca içi görülebilen berrak bir sudur türkçe. çok kızgınım sözlük, ulen insan kendi dilini çat pat konuşabilir mi! bu özentilik nedir? nasıl bir anlayıştır, nasıl bir cahilliktir bu!
çok zengin dil değildir. islamiyet ile arapça ve farsçaya karşı hep ezik olmuştur şimdi ise ingilizce ve fransızca. türkçeye en yakın dil moğolca, korece ve japonca gibi diğer ural-altay dilleridir.
Türkçe aldığı tüm dış etkilere karşın kendini yenileyebilen bir dildir. Evet, bugün Türkçe sömürülmektedir. Özgünlüğünü yitirir gibi görünmektedir. Ama bu dil yapısı itibariyle öyle güçlüdür ki, tüm çabaları boşa çıkarır. Dış dillerden alınan kelimeler doğrudan fiil olmadıkça pek de sorun yoktur aslında. Örneğin: "edit" Bu bir fiil gibi görünse de, Türkçe mantığı bunu bir isim olarak görüyor ve fiilleştirmek adına "edit-lemek" diyor. Bu da bir yüz yıl daha Türkçe'nin muhafaza edileceğinin garantisidir.
yabancı birine öğretirken ne kadar çok ek olduğunu anlayacağınız ancak yabancıya öğretim alanında kaynak bulmada sıkıntı yaşayabileceğiniz dildir. tömer yayın evinden Hitit adlı bir kitap serisi, bir kaç tane de yabancı yayın evlerinden çıkan kitap, bir de sanal dil öğretim setleri...
Türkçe Sözcük Dağarcığı
Türkçe Sözcük Dağarcığı köken tablo görünümü ; mavi öz türk sözcükleri, diğer renkler diğer dillerden Türkçeye geçen yabancı sözcükler
2005'te yayınlanan Güncel Türkçe Sözlük 104.481 sözcük içerir. Bu sözcüklerin % 14'ünün yabancı kökenli olduğu TDK tarafından tespit edilmiştir. 2005'te Almanyada yaygın olarak kulanılan Almanca "Duden Sözlükü" 120.000 Almanca sözcük dağarcığını içeriyor. Günümüzde çoğu dilbilimcilerin ve insanların bildiği ise Türkçe'deki orjinal türkçe kelimelerin sayısının %10'un altında olduğudur.
Her ne kadar Atatürk'ün dil devrimi ile Türkçe, kökeni Arapça ve Farsça olan sözcüklerden arındırılmaya çalışıldıysa da, dil devriminin politik etkenlerle aksamasından ötürü bu iki dilden sözcükler, Fransızca sözcüklerle birlikte Türkçe sözlüğün önemli bir bölümünü oluşturmayı sürdürmektedir.
Türkçede yer alan toplam sözcüklerin yaklaşık %14,33'ü (104.481 sözcüğün 14.973'ü) Türkçe kelimelerdir.
sondan eklemeli bir dildir. sanırım, moğolca'da böyle. ( iki dilde, ural-altay dil ailesine mensuptur. ) her neyse, son zamanlarda içine sıçılan güzelim bir dildir. özentiler tarafından, hatta özenti olmayanlar tarafından ağır saldırı altında olan dildir. dilin bir ulusun en önemli parçası olduğunu anlamayan zerzeklerin, oradan buradan çalıp çırpıp, haksızlık ettiği dildir. **
yabancı sözcükler bir dili zenginleştirir, diyenlerde vardır. türkçe de, her kavram için bir sürü karşılık vardır. bunun yerine gidip, yabancı sözcük kullanmak özentiliğin danişkasıdır.
bir magazin programında, muhabir kaya çilingiroğlu ile röportaj etmektedir. dediği aynen şudur.
+hülya hanımın şu anki boyfriend'i hakkında ne düşünüyorsunuz ?
yabancı kelimeler ile bozulmayan tersine zenginleşen bir dildir. ingilizce'de kelimelerin yarısından çoğu köken olarak farklı olan latince ve fransızca'den gelmiştir. çoğu kelime ingilizce'nin yapısına uydurulmuş ve sonunda içselleştirilmiştir. örneğin information için enformasyon demekte bir sorun yoktur. enformasyon türkçe'ye uydurulmuş bir kelime. türkçe'de tam karşılığı da yoksa alacaksın mecburen dışarıdan. fransız da çalıyor, alman da çalıyor, ispanyol da çalıyor hatta en büyüğü ingilizler de çalıyor biz niye çalmayalım?
tiki diye tabir edilen gençler sayesinde, kaybolmaya başlayan dil. sesli harflerden tasarruf etmenin bir marifet olduğunu zanneden bu gençlik, yazdıkları anlaşılmadığında bir de salakmışız gibi davranıyorlar, ne cesaretse artık! türkçe'yi turkche konuşmak marifet değil salaklıktır.