ne yaygara ne yaygaradan niagara ya ulaşmak.amma uzunu amazon yapmak ve bunlara gülüp geçmek.fuzuliyi bakiyi nabiyi öğrenmek ama öğretmen olunca öğretememek.sunumlarla uğraşmak vakit harcamak hep aynı yerde saymak.materyal yapmak dramaya katılmak.bol bol ezber yapmak.osmanlıca köktürkçe bilmek.tüm kelimeleri ekine köküne ayırmak.etkinliklere katılmak topluma hizmet etmek.işte böyle bir şey türkçe öğretmenliği.
matematik öğretmenlerinin taşak kebabı yaptığı üniversitelerde okunmaması gereken bölümdür.
yoksa bir anda diğer meslektaşlarınızı kötülerken bulabilirsiniz kendinizi.
şöyle söyleyeyim okulda matematik öğretmenleri bile taşak kebabı yapıyorken siz deli gibi bilmem kaç yılının bilmem ne konulu dergilerinin makalelerinden sorumlu oluyorsunuz,bir dersten 20 tane kütük kitabı okutturulup içinden sadece 1-2 soru sorulur,noktalama hatası lüksünüz olamaz,bütün kelimeleri bilmek zorundasınız.okuması zevkli bölüm derler ya bu işte onun tam tersi.tiyatro dersi alırsınız 4 yıllık eğitimde belki en zevkli ders budur.
alınacak öğrencilerin tüm öğrenim hayatı boyunca türkçe notlarının en az 4-5 olması gereken bölümdür. ayrıca diksiyon dediklerinden sözlü bir sınav da gerekir. olmadı bir de hitabet gücü eklenmelidir. inanın öyle türkçe öğretmenleri gördüm ki türkçeyi resmen katlediyorlardı. reva mı türkçeye?
ikincisi "osmanlıca" dersleri kalkmalıdır. "osmanlıca" dediğiniz türkçenin arap harfleriyle yazılmasıdır, bir dil değildir. o tarzda yazılmış eserler türk abecesine çevrildiğine göre ve hali hazırda o şekilde yazan olmayacağına göre ve öğrenciler de tarihçi olmadığına göre bu derse gerek yoktur. ( bu bölümde var mıydı ya osmanlıca, şüpheye düştüm şimdi, tde de var ama burada var mı hala bilmiyorum.)
üçüncü husus.. bugün ilköğretimdeki ingilizce öğretmeni sayısı türkçe öğretmenlerinden fazladır. kaldı ki ingilizce öğretmenleri ingilizceyi ve ingiliz-amerikan kültürünün hakkını fazlasıyla verirken türkçe öğretmenleri için bunu söylemek güçtür. istisnaları müstesna tutuyoruz. bu konu çok önemli ve çözüme kavuşması gerekendir. türkiye'deki okullarda türkçe öğretmeni sayısı ingilizce öğretmeninden az. geçen bir okula yazdım: kraliçeye bağlanmadık değil mi? dedim. cevap gelmedi. bir de buradan sorayım: elizabeth e bağlanmadık değil mi?
3-4 sene öncesine kadar atanmak için kpss'den alınan 70'li puanların yeterli olduğu, son yıllarda ise 85 ve üzeri kallavi puanların gerektiği öğretmenlik bölümü.
dönem itibariyle resmen istatistik dersi gördüğüm bölümdür. sanki not hesaplamasını bilgisayarlar yapmıyormuş gibi formüllerle matematikle uğraştırıyorlar. gereksiz ve kalıplaşmış bilgileri öğrencilere vermeye çalışmak yerine kişi gelişimine katkı sağlayacak nitelikte eğitim verilse bence daha iyi olacaktır. mesela diksiyon dersi tadında mutlaka bir ders olmalıdır. neleri var ki iki kelimeyi bir araya getiremiyor, getirse de anlaşılmıyor.
istemeyerek okumaya başladığım bölüm. Kesinlikle dışarıdan görüldüğü kadar kolay değil. insanı dilinden soğutacak kadar ayrıntılara iniliyor. Tavsiye etmediğim bir bölüm.
okulda en çok işi yapan öğretmendir; törenler, provalar, okul gazetesi ve yarışmalar... nedense bu görevlerin tamamının türkçe öğretmenlerine ait olduğu düşünülür.
türkçe derslerine giren öğretmen. üniversitede saçma sapan dil dersleri gören ama okulda üniversitede 2-3 saat gösterilen dilbilgisi dersini öğreten güzide bölüm. okuldaki bütün angarya işleri yaptırılan öğretmendir.
zamanında atanma ihtimalimiz banko diye düşünerek yazdığımız ancak şimdi atanma ihtimalimizin gs'nin feneri kadıköyde yenme ihtimalinden*düşük olduğu bölümüm.bu bölümün en zor olduğu üniversite ise kesinlikle bizim okuldur.*
(bkz: egitim fakultesi mezunu polisler)
türkçe öğrenicem diye girip şili'nin dağlarını öğrenerek mezun olduğunuz bölüm. öğretmen olduğunuzda şili'nin dağlarını bi tarafınızda hissetmeniz büyük bir olsılıktır...