türkçe altı binlik bir tarihe sahip eski bir dildir. türkçe'nin yetersiz olduğunu söylemek biraz dayanaksız olur, havada kalır. çünkü bir dilin içindeki kelime hazinesi o dilin coğrafyası ile ilgilidir. örneğin arapça'da kar kelimesinin çeşitliliği yokken, devenin yaşına cinsine ait bir çok kelime karşılığı mevcuttur. nedeni ise cografyalarında kar yağmaması ve devenin ise kullanılan bir hayvan olması. peki gözünüzün önüne türk cografyasını getirin. uzakdoğudan başlayıp, iç asya'ya, anadolu'dan balkanlara, ukrayna'dan tutunda , surıye'ye kadar konuşulan dilde ki kelime hazinesini hayal edin. iklimler farklı şehirler farklı, hatta kültürler farklı ve her çoğrafya kendi sözcüğünü eklediği kocaman bir sözcük hazinesi.
bunların yanında sondan eklemeli yapısı ile, tek sözcükte bir çok şeyi anlatma kolaylığı verir, uzun cümleleri kısaltarak kullanabilirsiniz. örnegin sobayı yak derseniz, kişi sobanın içinde bulunan odunu kömürü yakacağını anlar. bu anlatım için sobanın içinde bulunan odunu kömürü yak demenize gerek yok. dilbilgisine bakarsak, bir çok dilden farklı olarak geçmiş zamanı, bilinen geçmiş zaman ve öğrenilen geçmiş zaman olmak üzere ikiye ayrılır ki bu iki geçmiş zaman da gene kendi aralarında hikayesi şartı ve rivayeti olmak üzere kollara ayrılır. gene gelecek, geniş ve şimdiki zamanda hikayesi, rivayeti, şartı olarak kollara ayrılır. bunlara ek olarak birde dilek şart kipleri, istek kipleri, gereklilik kipleri mevcut olup hepsi gene kollara ayrılır. hatta bir çok dilde olmayan hangi gruba dahil edeceğimi bilemediğim, bir çok farklı anlatım şekilleri de vardır. tek kelimede kocaman bir cümleyi anlatabilmek gibi, değiştirebilemediklerimizdenmisiniz ? başka bir dilde bunu herhalde beş altı kelimeyle anlatabilirsiniz...
bu kadar bolluğun içinde sen hala türkçe yetersiz diyorsan, o türkçe'nin yetersizliğinden değil, senin türkçe'ye hakim olamadığından dolayıdır.
Saçmadır. Herşeyin karşılığı türkçe'de vardır. En basit karşılaştırmalı örneğini paylaşayım; türkçe'de: hala, teyze, yenge, gelin, görümce, elti vb.
ingilizce'de aynı kavramlar: aunt.(paternal,maternal)
Bizim dilimiz dünyanın en zengin dillerinden biridir. Kullanmasını bilene.
Göçebe hayatın sonucudur. Her şeyin çabuk olması gerektiği bir dönemde kelimeler ve eylemler de kısa ve çabuk olduğu için bu durum dile yansımış ve dil bu anlamda kısır kalmıştır. Bu kısıtılı kelime haznesi eski dönem Türkleri için yeterli olmuş ve tüm hareketlerini açıklamada yetersiz kalmamıştır.
Türkçenin yetersiz olduğunu iddia eden arkadaşlara birkaç kelâm etmek gerek ki kelâmın ne olduğunu bilmeyene kelâmı anlatmak gülü bilmeyen bülbülü gülistana götürmektir (Yine sonda söyleyeceğimi başta söyledim). Neyse efendim, gelelim kelâma:
Yetersiz olduğunu iddia ettiğiniz dil, geçmişiyle ve birikimiyle taptığınız ingilizceden çok daha ileridedir. Burada kafa karıştıran zatı muhteremler, internete girip biraz araştırsa gerçeği görecektir.
Bir dilin zenginliği mecaz gücüyle ölçülür. Türkçedeki deyim, atasözü ve mecaz zenginliği diğer birçok dilin üstündedir.
Türkçe, zengin içeriği ve özgün söz dizimiyle diğer dillerden farklı olduğu için öğrenilmesi zor bir dildir ancak Türkçe tınısı olan bir dildir. Tek problem onun yeni nesil tarafından hor kullanılmasıdır. Başlığı açan da muhtemel onlardan biri.
Türkçe, karakteristiktir. Şiire uygundur, söz varlığı açısından dünya dilleri arasında üst sıralardadır. Bazı sözcüklerin diğer dillerde karşılığı yokken Türkçe birçok kavramı kolayca özetlemeye yardımcı öğeler içerir.
Yapmayın, kendinize de dilinize de haksızlık etmeyin.
Anadili Türkçe olan bir kişinin kısa cümlelerle düşündüğü, konuşma anında ise bu kısa cümleleri çeşitli yollarla birbirine bağlayarak karmaşık yapılar kurduğu görüşündeyim. Bu “cümle bağlama eğilimi” bazı konuşurlarda zayıf, bazılarında ise adeta bir hastalık derecesinde güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çıkan dilsel yapılar, insan zihninin üstün olanaklarını en güzel şekilde yansıtıyor. Farklı dil gruplarına ait birçok dili incelediğim halde şimdiye kadar hiçbir dilde beni Türkçe’deki karmaşık cümle yapıları kadar büyüleyen bir yapıya rastlamadığımı söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz, bazen kendime “keşke Chomsky de gençliğinde Türkçe öğrenmiş olsaydı… “, diyorum. Eminim o zaman çağdaş dilbilim ingilizce’ye göre değil, Türkçe’ye göre şekillenmiş olurdu…"
Teknoloji üretememek dilin yetersiz kalmasının bahanesi değildir. iyi çalışan bir dil kurumu yeni çıkan bir ürünün adı yerleşmeden ona bir isim bulursa sorun çözülür. Buna en iyi örnek buzdolabı ve bilgisayar kelimeleridir. Yeni çıkan bir ürüne isim bulunamadığı zaman ise yapılması gereken o ürünün ismini ingiliz gibi değil türk gibi telaffuz etmektir. Televijın demiyoruz televizyon diyoruz ne güzel.
bilim üretemediğimiz için mi dilimiz yetersiz, dilimiz yetersiz olduğu için mi bilim üretemiyoruz?
bence bilim üretemediğimiz için dilimiz yetersiz. o treni kaçırmışız.
adam televizyon üretmiş, internet icat etmiş. ne diyem mahmut mu diyem? adamlardan aldığımız gibi kullanıyoruz bu kavramları. bu sadece türkçe'nin değil arapça'nın, farsça'nın hatta o orjinal ama çirkin denilen avrupa dili almanca'nın bile sorunu.
türkçe'nin dünya üzerindeki en zengin dillerden biri olduğunu bilmeyen troll beyanıdır. türkçe dışında bir dilden türkçe'ye çeviri çok rahat yapılabilir. türkçe'den türkçe dışı bir dile çeviri yapmak zordur. bu da türkçe'nin değil, diğer dilin yetersiz olduğunun göstergesidir.
Vatanını seven dilini, dilini seven konuşmayı sever. Yetersiz olsa bir Türk kendini ifade edemezdi şu zamana kadar. Ki Türklerin yıllardır kendini nasıl kanıtlayıp durduğuna şahit olan bizler için direk sallamasyon bir tespittir.